Özgür Özel, freni patlamış kamyon misali, salmış gidiyor. Kendisinin ve partisinin tek gündemi var: ‘Ekrem Başkan’…
Sanırsınız ki, Ekrem İmamoğlu, bir millî şairin yazdığı kahramanlık şiirini miting meydanında okuduğu için tutuklanmış ve belediye başkanlığından azledilmiş.
Bunca hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat, haraca bağlama, maaşa bağlama, terör örgütüne finans aktarımı iddiaları, zinhar ‘Ekrem Başkan’la ilgili değil. Hatta savcıya ne demiş, suçlandığı bir konuda İmamoğlu? “Ben bu soruyu muhatap almıyorum.”
Sonra da kıdemli meslek büyüklerimiz makaraya sarmıştı, sabık Başkanı: “Elbette ona İstanbul’daki yolsuzluk ve suiistimal konuları sorulamaz. Bu sorular; Patagonya, Seul, Tokyo, Johannesburg belediye başkanlarına sorulabilir…”
Özgür Özel’in, ‘bayram değil, seyran değil’ atmosferindeki mitinglerini ve kendisinin tuhaf celallenmelerini izledikçe, acaba diyorum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekseninde yürütülen bunca yolsuzluk-hırsızlık soruşturmaları, Türkiye’nin dışında, mesela bir ‘beşinci dünya ülkesinde’ mi gerçekleşiyor? Ya da biz bir rüyada mıyız?
TEFLON GİBİ, MÜBAREK
4 gizli tanık ifade vermiş; olan biteni olduğu gibi anlatmış. Özgür Özel çıkıyor, o gizli tanıklara verilen ağaç isimlerinden mülhem, “Bunlar odundur, odun…” diye ünlüyor. Ve tüm iddialar, bu 4 gizli tanığın ifadelerine dayanıyormuş gibi konuşuyor.
Sonra MASAK raporları diyor… Yok efendim, raporlarda Bakan imzası yokmuş, bilmem kimin ismi ve imzası yokmuş… Yazılan raporlar gerçeği yansıtmadığı için, hiçbir yetkili, rapora imza atamıyormuş…
Yahu, her kurumun kendi kurallarına göre işleyişi var. Ama Özel için fark etmez. Değil Türkiye tarihi, dünya tarihinin bile görmediği boyuttaki bunca yolsuzluk-hırsızlık olayı hiç yaşanmamış gibi davranıyor.
Efendim, 4 gizli tanığa karşılık, 100 kadar alenî tanık varmış, kimin umurunda?
Sonra başlıyor itiraflar… İmamoğlu’nun atadığı Genel Müdürler, belediye üst düzey memurları –ki onlar da soruşturmanın zanlılarıdır- etkin pişmanlıktan yararlanmak için savcılığa başvuruyor. Şu ana kadar en az 8 zanlı, itirafçı olarak, soruşturmayı aydınlatacak çok kıymetli bilgiler verdi.
Özgür Özel, önce ‘meczuplar’ dedi. Sonra da “Bunlar itirafçı değil, iftiracıdır…” dedi. İyi de, bu itirafçıları Ekrem İmamoğlu göreve getirmişti. Birçoğu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığından beri kendisinin sır küpü ve para kasası olarak biliniyor. Yeni mi meczup ve iftiracı oldular?
AHTAPOT Kİ NE AHTAPOT
İBB’deki yolsuzluk-hırsızlık suçlamaları eksenindeki soruşturma, Adana’ya kadar uzandı. Şimdi insanın aklına bir yığın soru üşüşüyor: Hatırlayın lütfen… 14-15 ay kadar önce, CHP’deki en önemli tartışmalardan birisi, sadece İstanbul’un ilçelerinde değil; birçok Anadolu kentinde de CHP’nin belediye başkan ve meclis üyesi adaylarını Ekrem İmamoğlu belirlemişti.
Hatta bu yüzden, özellikle Çankaya ve Etimesgut adayları üzerinden, İmamoğlu ile Mansur Yavaş arasında soğuk rüzgârlar esmişti. Neticede İmamoğlu’nun dediği olmuştu.
Sonra, başta İzmir ve ilçeleri olmak üzere, CHP açısından kazanılması garanti olan ‘kupon’ belediye başkanlıkları için de adayları İmamoğlu belirlemişti.
Şimdi Adana’nın Seyhan ve Ceyhan belediye başkanları da İBB soruşturmaları kapsamında gözaltına alınınca, bu soruşturmanın, başkaca hangi Anadolu il ve ilçelerine uzanacağı sorusu yâdımıza düşüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tanımlamasıyla, ortadaki yolsuzluk-hırsızlık meselesi, ahtapot gibi her yere uzanıyor. Hatta belki ahtapottan öte, bir virüs gibi, CHP’nin yönettiği her yere yayılmış gibi görünüyor.
Ama Özgür Özel’e sorarsanız, ‘Erdoğan’dan sonraki Cumhurbaşkanının’ önü kesilmek için bunca suç ‘uydurulmuş’. Tabi ortada bulunan yüzlerce tanık, en az 8 üst düzey itirafçı, belediye çalışanları ve namlı müteahhitlerin itiraf içeren ifadeleri bir önem taşımıyor.
KILIF TAMAM DA, YETMİYOR
Demek ki, olmayan bir seçim için yapılan gayriresmî ve bir o kadar da gayrimeşru önseçim tiyatrosu, kelimenin tam manasıyla bir ‘ön alma operasyonu’ imiş. Fakat CHP, bunu da yüzüne gözüne bulaştırmayı becerdi.
Yahu, gerçeklikle bağınızı bu kadar koparmayın. İmamoğlu için kurduğunuz 5 bin adet ‘destek oyları sandığına’ 15 milyon oy sığdırmayı başardınız. Ki, Yüksek Seçim Kurulu, 5 bin sandığa 1.5 milyon oyu bile zor sığdırıyor.
Geldik bugüne… CHP’li belediyelerin döşediği onca lağım borusu patlamış. Ortalık yolsuzluk, rüşvet, haraç, irtikâp, teröre finansman gibi onlarca iddianın pis kokusuyla kaplanmış.
Ama Özgür Özel’e sorarsanız, ortada hiçbir suç unsuru yok. Hatta sütte leke olur, ama Ekrem İmamoğlu’da asla leke olmaz. Yapılanlar da bir sonraki Cumhurbaşkanının önünü kesmek üzere ‘tezgâhlanmış’ bir siyasî operasyondur.
Tabi, yerseniz. Siz yemeseniz de senelerdir efsunladıkları bir CHP’li kitle var; onlar, hem de tabağı sünnetleyerek yer.
ÖZGÜR ÖZEL DE HAZIRLIK YAPMALI
Sayın Özel, biraz daha böyle devam edebilirsiniz. Lakin deniz bitiyor. Birkaç ay sonra iddianame mahkemeye sunulduğunda… Yüzlerce, binlerce delil, belge, ifade, itiraf, HTS kayıtları, MASAK raporları gözünüze sokulduğunda ne söyleyeceğinizi de şimdiden biraz çalışın.
Şakayla karışık sormuştum: Ya İmamoğlu da itirafçı olursa?
Bence Özgür Özel de bu itirafçılık meselesini bir güzel düşünüp, yakın çevresiyle istişare etmeli. Zira, 30 Haziran’daki duruşmada, CHP kurultayı için önemli bir karar verilirse, ‘etkin pişmanlıktan faydalanma’ mevzusuna ihtiyacı olabilir.
Benim Özgür Özel’e ‘danışman’ olarak tavsiyem; DSP eski Genel Başkanı Dr. Masum Türker’dir. Zira kendisi hiçbir soruya cevap vermese de, her suçlamaya bir çentik atmakta hayli mahir.