Artık yalnızca görevleri değil, ilişkileri de şekillendiren bir teknolojiyle karşı karşıyayız. Ve bu teknoloji, sadece işin verimliliğini değil, insanın varoluşsal bağlarını da etkiliyor.

Birlikte çalışıyor, birlikte öğreniyor ve her geçen gün biraz daha dönüşüyoruz. İnsanlık tarihi boyunca teknolojiye hep mesafeli bir hayranlıkla yaklaştık: önce makineler, sonra yazılımlar, şimdi ise yapay zekâ… Artık yalnızca görevleri değil, ilişkileri de şekillendiren bir teknolojiyle karşı karşıyayız. Ve bu teknoloji, sadece işin verimliliğini değil, insanın varoluşsal bağlarını da etkiliyor.

Peki, bu yeni çağda yapay zekâ ile kurulan ilişkiler yalnızca araçsal mı kalacak? Yoksa yeni bir duygusal, düşünsel ve hatta sosyal çağ mı başlıyor?

İnsan + Zekâ (Yapay) = Yeni İlişki Biçimi

Yapay zekâ ile kurduğumuz bağlar artık bir “komut-ver-işlem-yapsın” düzeyinde değil. Biz, onunla konuşuyor, cevaplarını merak ediyor, bazen gülümsüyor, bazen düşünmeye dalıyoruz. Çünkü karşımızda artık bir algoritmadan çok daha fazlası var: yansıtma alanı.

İtalya’da bir kadının ChatGPT tabanlı bir yapay zekâ ile “duygusal bağ kurup evlenme kararı alması” sadece magazinsel bir başlık değil, aynı zamanda sosyolojik bir kırılma. Bu olay, dijital varlıklarla duygusal ilişki kurma fikrinin gelecekte nasıl daha doğal karşılanabileceğine dair ipuçları veriyor.

Yapay zekânın iş dünyasındaki etkisi, yalnızca üretkenlik ya da otomasyonla sınırlı değil. Aynı zamanda insanların işyerindeki bağlılık, stres ve yalnızlık gibi temel duygularını da etkiliyor. Son yayımlanan büyük ölçekli raporlar bize bu konuda net sinyaller veriyor:

· Gallup 2025 Küresel İşyerinin Durumu Raporu’na göre, çalışanların %21’i günlük olarak yalnızlık hissi yaşadığını bildiriyor. Bu oran, geçtiğimiz yıla kıyasla artış gösterdi. İş arkadaşlarımızla kurduğumuz bağların azaldığı, fiziksel temasın yerine dijital iletişimin geçtiği bu dönemde, yapay zekâ sistemleriyle olan etkileşim bazen “dijital yoldaş” gibi algılanıyor.

· Aynı raporda, çalışanların %41’i bir önceki gün çok fazla stres yaşadığını ifade ediyor. Burada dikkat çeken unsur şu: bağlılık oranı yüksek çalışanlarda stres seviyesi daha düşük. Yani teknoloji, insan ilişkilerini tamamlayan değil, dönüştüren bir faktör olduğunda; çalışan refahı olumsuz etkilenebiliyor.

· Deloitte 2025 Global Human Capital Trends Raporu, yöneticilerin %74’ünün yapay zekânın iş yapış biçimlerini temelden değiştireceğine inandığını ortaya koyuyor. Ancak yalnızca %8’i bu dönüşüme tam anlamıyla hazır. Bu, yalnızca teknolojik hazırlık değil; aynı zamanda kültürel ve duygusal hazırlık eksikliği.

· LinkedIn Learning 2025 Workplace Learning Raporu ise çalışanların %90’ının “öğrenmenin kariyer başarısı için vazgeçilmez” olduğuna inandığını söylüyor. Artık çalışanlar yalnızca iş yapmakla kalmıyor, aynı zamanda anlam arıyor, gelişim bekliyor. Bu bağlamda yapay zekâyla kurulan ilişkiler sadece işlem odaklı değil; öğrenme, gelişme ve bazen de destek alma ihtiyacını da kapsıyor.

Yapay zekânın gelişimi, duygusal zekâya olan ihtiyacı ortadan kaldırmıyor. Aksine, onu daha da kritik hale getiriyor. Çünkü duygusuz bir teknolojinin insanı anlama kapasitesi sınırlıdır. Oysa biz artık sadece işleri değil, hisleri de yönetiyoruz.

Profesyonel dünyada, yapay zekâyı bir "yardımcı" olarak değil, bir “partner” olarak görmek isteyenlerin sayısı artıyor. Bu, özellikle koçluk, eğitim, mentorluk ve liderlik gelişimi gibi alanlarda daha görünür hale geliyor.

Biz profesyoneller olarak, bu dönüşüme hem etik hem de insani bir pencereden bakmak zorundayız. Yapay zekâ ile kurulan bağların yönünü biz belirliyoruz. Onu bir yalnızlık yamağına mı dönüştüreceğiz, yoksa insan potansiyelini büyüten bir kaldıraç mı yapacağız?

· Bu yeni dönemde, kendimize “Hangi boşluğu dolduruyoruz?” diye sormamız gerek.

· Teknolojiyle temas kuran insanların duygusal ihtiyaçlarını daha çok konuşmamız gerek.

· Yapay zekâyı insan gelişimini hızlandıracak bir ortak-kurucu olarak görmemiz gerek.

Yapay zekâ ile insan ilişkileri arasında artık bir duvar değil, bir köprü var. Bu köprüden birlikte geçerken, duyguları kaybetmeden teknolojiyi kucaklamayı başarabiliriz. Ve belki de tarih, bu çağı “insanlığın sadece zeki değil, daha bilinçli olduğu dönem” olarak hatırlayacak. Çünkü biz yalnızca teknolojiye değil, birbirimize bağlıyız.

Aaraf Yatay Haber Altı Buyuk

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

[email protected]

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

#yapayzeka #insanilişkileri #duygusalezeka #kurumsalgelişim #çalışanbağlılığı #geleceğinliderliği #teknolojiveinsan #etkiliiletişim #işyeriwellbeing #geleceğinbecerileri #etikteknoloji #liderlikvezeka #aiveinsan #dijitalempati #yapayzekakültürü #dönüşenişhayatı #psikolojikgüven #takımkültürü #işyerindestres #yalnızlıkveçalışma