Kedi ve köpekleri yatağına alacak, yemek sofrasına oturtacak ve ağzını yüzünü şapır şupur öpecek kadar ileri gitmenin sebebi ya da sebepleri acaba nedir, hakikaten merak ediyorum.

Toplumumuzda şu anda kedi ve köpeklere karşı, tarihte benzeri görülmemiş olağanüstü bir ilgi var…

Bu ilginin nedenleri konusunda, geciktirilmeden bir doktora çalışması yapılmasının şart olduğu kanaatindeyim…

Kedi ve köpekleri yatağına alacak, yemek sofrasına oturtacak ve ağzını yüzünü şapır şupur öpecek kadar ileri gitmenin sebebi ya da sebepleri acaba nedir, hakikaten merak ediyorum.

Üstelik çok tehlikeli hastalıkları kapma riskine rağmen!...

Ortalık, adı “pet” ile başlayan işyerleri ile doldu taştı…

- Pet shop, pet market, pet kuaför, pet butik, pet oyuncak, pet kasap, pet şarküteri… Pet kreş, pet otel ve pet okul gibi sayamadığım daha nicesi…

Benim evcil hayvanlara karşı elbette bir merhamet duygum var…

Onların aç kalması, sokakta eziyet görmesi veya hastalanması halinde ben de duyarsız kalamıyorum…

Tüm hayvanları Allah’ın bize bir nimeti ve emaneti gibi görüyorum…

Ancak bir hayvanı kendi tabiatından koparıp, ona insan yavrusuymuş gibi muamele etmenin de normal olduğunu düşünmüyorum…

Kedi annesi, kedi babası, köpek annesi, köpek babası… Sözünü ettiğim kitle artık öyle tuhaf sıfatlar ve adlar kullanmaya başladı ki; bu iğreti hitapların sonu nereye varacak bilmiyorum!...

Evinin içinde kedi barındıran bir tanıdığım, kedisi için harcadığı paranın ayda 8 bin lirayı bulduğunu söylüyor...

Dünya “pet” pazarı bu yıl 150 milyar doları geçmiş… ABD’deki rakam 57 milyar dolar…

Türkiye’de sadece mama ve aksesuar için dönen para 2024 yılında 1 milyar dolar civarında!...

Buna göre “pet” sektörünün ülkemizdeki toplam cirosunu varın siz tahmin edin!...

Bizim de aralarında bulunduğumuz gelişmekte olan ülkelerde evcil köpek sayısı son yirmi yılda yüzde 60 oranında artış göstermiş… Evcil kedide bu oran daha yüksek…

Euromonitor isimli araştırma şirketine göre, gelişmiş ve zengin ülkelerde evcil hayvanlara karşı ilgi seviyesinde geçmiş yıllara göre bir anormallik yok…

Fakat; Endonezya ve Türkiye başta olmak üzere Müslüman ülkelerin; Hindistan, Güney Kore ve Meksika başta olmak üzere gelişmekte olan diğer ülkelerin ortalaması dünya ortalamasının hayli üzerinde!...

Romanya’da her 100 evden 48’inde kedi varmış!...

Ülkemizde evlerde beslenen kedi sayısının 4 milyon, köpek sayısının ise yaklaşık 2 milyon olduğu söyleniyor…

Bunun haricinde sahipsiz kedi sayısın 8 milyon, sahipsiz köpek sayısının da 6.5 milyon dolaylarında olduğu TBMM tutanaklarında sabit…

Bu sayılar, bizim için kabul edilebilir” veya “başa çıkılabilir” sayılar değil…

Durumu, “hayvan sevmek” ya da “hayvan sevmemek” bağlamından çıkartarak, akılcı ve bilimsel yaklaşımlarla değerlendirmek zorundayız…

Bir yandan evcil hayvan popülasyonu giderek artıyor; bir yandan da gecikilen her gün sorunun çözümü daha da zorlaşıyor…

Toplu barınaklar inşa ederek sokakları hayvanların yaşam alanı olmaktan çıkarmak; onları belli ölçüde kısırlaştırmak ve sahiplenildikten sonra terk edilmelerini önlemek amacıyla derhal bir şeyler yapılmalı…

Meselenin iç siyasete malzeme edilmesi yangına körükle gitmekle aynı!...

Sahipsizler açısından sorun sadece sağlık ve güvenlik sorunudur…

Sahiplenenler açısından da; İnsanların artık birbiriyle değil de, evlerinde hayvanlarla birlikte bir yaşam kurmaya çalışması görmezden gelinecek mevzu değildir…

İnsanları böyle davranmaya sevk eden neden, giderek artan yalnızlıkları mıdır?

Yoksa iyice kaybolan ve artık sevgi ile beslenmeyen aile bağları mıdır?

Bunun akabinde, insanlarda bulamadıkları o sevgi ve samimiyeti hayvanlarda arama çabası mıdır?

Veyahut, bugün hayatın her alanına hükmeden teknoloji karşısında, kendisinin de bir şeylere hükmetme arzusu mudur?

Çünkü “iktidarlık kurma” güdüsü, kadın erkek fark etmiyor, hepimizin fıtratında olan bir şey!

Homo homini lupus” sözüyle özetlenen şu meşhur rekabet mi mesele?

Herkes yanı başında emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getirecek birini istiyor…

İnsanı insandan uzaklaştırıp, hayvana doğru yakınlaştıran bu içgüdü acaba nereden çıktı?

Kişisel kanaatim, zamane insanı güç kullanmayı ve gücünü göstermeyi seviyor… Kendisine koşulsuz itaat edecek, onun “efendilik” ruhunu okşayacak objeler istiyor!...

Evcil hayvanları çekici kılan iki özellik var: Estetik ve sadakat…

Sanıyorum “estetik” kısmı kediler, “sadakat” kısmı da köpeklere mahsus…

İnsanoğlu bu konulardaki noksanını veya ihtiyaçlarını, galiba artık en kolay şekilde kedi ve köpeklerle karşılayabiliyor…

Mevzunun başka bir boyutuna da dikkat çekip, bitireyim…

Tv dizileri de buna kanıttır; toplumumuzda önce “çakallık” popüler olmuştu, şimdi de “köpeklik”…

Kendi kazanmadığı bir şeyi, zorbalık ve hile ile ele geçirmeye çalışan çakallara alıştık ama; bakalım, “sadakatini” sadece sahibine sunan milyonlarca köpeğe nasıl alışacağız?