‘Terörsüz Türkiye’ çabalarının en büyük emekçisi, kuşkusuz, MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’dir.
Dr. Bahçeli, bulunduğu konum itibarıyla, çok büyük bir siyasî riski omuzlamıştır. Türk Milliyetçiliği Kalesinin doğal komutanı olan Dr. Bahçeli, Türk Devleti’ne pranga vurma gayretindeki Batılı ve Doğulu çakalların üzerimize saldığı etnik temelli bölücülüğe karşı büyük bir mücadele vermiştir.
Burada gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir nokta var: Konu milliyetçilik olduğunda, etnik farklılıklar genellikle ‘ayrıştırıcı’ sonuçlar doğurur. Sözkonusu Türk Milliyetçiliği olduğunda, Batının formatladığı klasik kalıplar durumu izah edemiyor.
Ne demek istediğimizi biraz daha açalım…
AYRIŞTIRAN DEĞİL KAVUŞTURAN MİLLİYETÇİLİK
Demokrasi ve milliyetçilik fikrinin ‘membaı’ kabul edilen Batı kavramlaştırmasında, bir etnik kimlik adına oluşturulan milliyetçi bakış açısı, ülke içindeki farklı etnik kökenden gelenleri ayrıştırır.
Geçmiş tecrübeler, Batının milliyetçilik yaklaşımının, ‘kendisiyle aynı kökenden olmayanı’ dışlamaya, hatta bazen yok etmeye yöneldiğini göstermektedir. Bunun en bariz örneklerinden birisi, İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında kurgulanan NAZİ ırkçılığıdır.
Burada örneği Almanya üzerinden vermiş olsak da Avrupa’nın diğer kavimleri de onlardan geri kalmamaktadır. Aradaki fark, NAZİ uygulamalarının aleni ve kaba saba olmasına karşılık, ötekilerin ırkçılığı biraz daha usturuplu ve ‘bağırtmadan’ yürütmesidir.
Türk Milliyetçiliği ise, Batının bilinen kalıplarına asla uymamaktadır. Her şeyden önce Türk Milliyetçiliği, mayalandığı Müslümanlığın gereklerine de uygun olarak, ‘kavmiyetçiliği’ değil; hangi kökenden olursa olsun, ‘üst kimlik şemsiyesi’ altında tüm etnisitelerin birlik ve eşitliğini esas alır.
Türk Milleti’nin, tarih sahnesine çıktığından bu yana oluşturduğu milliyetçilik anlayışı, hâkim olduğu coğrafyalardaki tüm etnik kimlikleri eşit tutan ve aynı düzeyde koruyup geliştiren bir seyir izlemiştir.
BİN YILDIR ASİMİLE EDİLMEYEN KİMLİKLER
Türk Milliyetçiliği fikrinin sistemleştirilmesinde büyük emekleri olan merhum Prof. Dr. Osman Turan’ın, aynı adı taşıyan hacimli eseri ‘Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi Tarihi’, bu mevzuda fevkalade ufuk açıcı tarihî bilgiler sunmaktadır.
Yine, Selçuklu ve Osmanlı Türk İmparatorlukları, ‘kurucu temel’ olarak Türk/Türkmen kimliğine dayanmakla birlikte, hiçbir zaman farklı etnik kökenden gelen diğer vatandaşlara karşı dışlayıcı veya ayrımcı bir muamele yapmamıştır.
Nitekim Osmanlı Devleti, hâkim olduğu coğrafyalardaki toplam Türk nüfusu genellikle yüzde 10 civarında olmasına rağmen, uyguladığı âdil, kapsayıcı ve hoşgörülü siyaset sayesinde, imparatorluğu bir ve bütün olarak tutmayı başarmıştır.
Bu mevzuda altı çizilmesi gereken bir husus da şudur: Selçuklu ve Osmanlı egemenliğinde yaşayan farklı etnik kökenliler, neredeyse bin yıla yaklaşan Türk hâkimiyetine rağmen, kendi dillerini, dinlerini ve kültürlerini korumuşlardır.
Elbette bu, Türk Milliyetçiliğinin kapsayıcı, koruyucu ve bütünleştirici bir anlayışa sahip olmasıyla doğrudan bağlantılıdır.
DR. BAHÇELİ DİYARBAKIR’A
Bunca ayrıntıyı vermemizin sebebi, Dr. Devlet Bahçeli’nin Terörsüz Türkiye sürecini başlatan çıkışının, Ülkücü Hareketin temel tezleriyle hiçbir şekilde çelişmediğini izahtır.
Nitekim Dr. Bahçeli’nin, büyük siyasî riskine rağmen omuzladığı bu ağır yük, başta Kürt kökenli Türkler olmak üzere, ülke genelinde olumlu ve anlayışla karşılanmıştır.
Başta Diyarbakır olmak üzere, bölgedeki şehirlerdeki vatandaşın nabzını tutan gazetecilerin duyduğu ve yazdığı şeyler de, bugüne kadar PKK’nın siyasî uzantılarına oy vermiş vatandaşlar tarafından bile büyük bir memnuniyetle karşılandığını ifade etmektedir.
Nitekim bazı il ve ilçelerdeki büyük caddelere ‘Dr. Devlet Bahçeli’ isminin verilmesi de bu hüsnü kabulün bir işaretidir.
Esas meramımıza gelince…
Hem Terörsüz Türkiye sürecinin selametle ve sükûnet içinde yürütülmesi, hem de bölge halkında oluşan hoşnutluk ve güven duygusunun pekiştirilmesi bağlamında, Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin, vakit yitirmeden yapacağı bir Diyarbakır çıkarmasının fevkalade yararlı olacağı inancındayım.
Türk Milliyetçiliği fikrinin doğal lideri olan Dr. Bahçeli’nin, bu kimliğiyle birlikte yürüttüğü samimi girişimler, kendisine karşı, Kürt kökenli vatandaşlarımızda büyük bir teveccüh oluşturmuştur. Yapılan söyleşilerde, Dr. Bahçeli’den bahsederken, ‘Devlet Ağabey’ sıfatının sıklıkla kullanılması, bu teveccühün bir nişanesidir.
DİYARBAKIR ANNELERİ ÖNCELİKLİ
Dolayısıyla Dr. Bahçeli; en kısa zamanda Diyarbakır’a, siyasî dildeki betimlemeyle, ‘görkemli bir çıkarma’ yapmalıdır.
Bu ziyaret, resmî kurum ve temsilcilere yönelik programlar bir yana; başta evlat nöbeti tutan Diyarbakır Anneleri olmak üzere, Diyarbakır’ın sivil temsil odaklarını da kapsamalıdır. Hatta Dr. Bahçeli, PKK terörüne aleni destek vermemiş olan farklı siyasî görüşteki Kürt vatandaşların sivil temsilcilerini de ziyaret etmelidir.
Kimsenin kuşkusu olmasın; Dr. Bahçeli, Diyarbakır’ın tamamınca coşku, hoşnutluk ve konukseverlikle karşılanacaktır.
Elbette terörden nemalanan veya sırtını Batılı kemirgenlere dayayarak Türk Devleti’ne kafa tutmaya heveslenen bazı ayrık otları, akıllarınca protesto yapacaklardır. Bunların bir kıymeti harbiyesi yoktur.
Bir de Ülkücülüğün ‘Türkçülük dozunu’ yeterli bulmayan, çoğunun da yuları İsrail-ABD ekseninin elinde olan çıkıntılar da Dr. Bahçeli’yi ‘Türkçülük penceresinden’ eleştirecek, hatta bir yığın iftira üretecektir.
Önemli olan, hangi etnik kökenden gelirse gelsin, ‘Türk üst kimliği’ şemsiyesi altında, eşit vatandaşlar olarak yaşayan/yaşayacak olan bütün bir halkın göstereceği olumlu yaklaşımdır.
Şunu herkesin anlaması lazım: Türk’ün yararına olan her şey, aynı zamanda Kürt’ün de yararınadır. Türk’ün aleyhine olan her şey, Kürt’ün de zararınadır.
Bu gerçeği idrak etmek için daha kaç sene geçmesi ve kaç bin canın yitirilmesi gerekecek?
Lafın özeti; MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin, hiç zaman kaybetmeden yapacağı Diyarbakır çıkarması, hem ülkenin birlik ve bütünlüğüne katkı sağlayacak, hem de Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu eşgüdümünde yürütülen çalışmaların önünü açacak ve ivme kazandıracaktır.
