Tam 13 ay geçti; MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli’nin, ‘Öcalan PKK’nın lağvedildiğini açıklasın’ çağrısının üzerinden…

Neler söylenmedi, ne olumsuz yorumlar yapılmadı ki!...

“AK Parti bu çağrıya karşıdır…”

“Cumhur İttifakı’nın tükendiğinin resmidir…”

“Öcalan böyle bir çağrıyı yapmaz…”

“PKK Öcalan’ı dinlemez; ne silah bırakır, ne de kendini fesheder…”

Bir yıldır ne tezviratlar dillendirilmedi ki!... Her ay ‘Cumhur İttifakı’nda çatlak’ replikleri tekrarlandı.

Dr. Bahçeli’nin ezber bozan her çıkışını müteakip, “Hah, şimdi Cumhur İttifakı dağılır…” diye heyecan yaptılar.

MHP Lideri’nin 22 Ekim 2024 tarihli ‘tarihî’ çıkışının ertesi gününden bu yana hep aynı hakikat çizgisine işaret ettik.

Üniversite yıllarımızdan beri tanıdığımız, hatta ‘hocamız’ olan Dr. Bahçeli’nin, böylesi önemli konularda ‘boş yapmayacağını’ çok iyi biliyorduk.

Devletin ve milletin bekasına dokunan hiçbir konuda, Dr. Bahçeli’nin, ‘devlet kararı’ olmayan bir ‘ezberbozan’ı dile getirmeyeceğinden emindik/eminiz…

SAĞLAM İRADE

Bildiğimiz bir şey daha var: Dr. Bahçeli, gündelik siyasetin akıntısına kapılmaz. ‘Siyaseten doğru’ların peşinden gitmez. Hayatî meselelerde sözünden ve kararından bırakınız dönmeyi, esneklik bile göstermez.

Bilge Lider Dr. Bahçeli, dünkü TBMM Grup Konuşmasında, ‘Terörsüz Türkiye’ çıkışından bu yana geçen 13 aylık süredeki tavır ve söylemlerini, bir kez daha ve kararlılıkla yineledi.

Dr. Bahçeli’nin sözlerinden cımbızladığımız cümleleri ve o sözlerin ‘işaretlediklerini’ sıralayalım:

“Siyasi hayatları boyunca devamlı istasyon değiştirerek, ne kemiksiz menfaat düşkünü olduklarını belgeleyenler fitnenin silahına sarılmışlardır.”

Kulaklarınız çınladı mı, milliyetçiliğin ‘eyyam’ tahtına talip olanlar?

“Ne zaman birlik ve beraberliğimizi kaybettiysek, ne zaman birbirimize düştüysek bunun vahim sonuçlarına katlanmadık mı? Balkanlar'ı kaybettiysek bunun yegâne nedeni birbirimize girmemiz, birbirimizden kopmamızdır.”

Dr. Bahçeli, “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin…” diyen ihanet yolcularının bugünkü takipçilerinin de kulaklarını çınlattı.

“Terörün bitişiyle eşzamanlı olarak barış ve huzur kuşağının iç cephemizi saracak olmasından da aşırı derecede rahatsızlık duyuyorlar. Türk ile Kürt’ü düşman etmek üzerine kurulmuş 1,5 asırlık emperyalist komplo yerle yeksan ediliyor. Bundan dolayı, uyuşmuş vicdanlarıyla son kozlarını oynuyorlar.”

Eminim, katil Netanyahu’nun kulak çınlamaları, uykuyu haram etmiştir.

‘DEVLET KARARI’ DEMİŞTİK

“Türk milletinin bağımsız ve onurlu yaşaması için, bir gül bahçesine girercesine kara toprağa giren kahramanlara minnet duyuyoruz. Hiç kimse minnet duygumuzla boy ölçüşmeye yeltenmesin.”

Bir zamanlar Dr. Bahçeli’nin arkasında boynu bükük ve takvalı pozlar kesen, sonrasında da Meral Hanım’ın çantasını taşıyan ‘Milliyetçilik taciri’nin kulakları delinmiş olmalı.

“Terörsüz Türkiye, Türk Milleti’nin ve Türk Devleti’nin tavizsiz kararıdır. Bu karar ve kararlılığı sekteye uğratmaya, sabote etmeye hiçbir hayâsız hamakat ve hamaset siyasetçinin takati yetmeyecektir.”

Evet… Daha ilk günden itibaren, Terörsüz Türkiye çıkışının bir ‘Devlet kararı’ olduğunu vurgulamıştık. Dün, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de bunu, tam adını koyarak teyit etti.

“Neymiş, bizi yargılayacaklarmış. (…) Bakınız, şu yaşımda mertçe ve dürüstçe haykırıyorum: Yeter ki Türkiye ve Türk Milleti barış, huzur ve sükûnet bulsun; yeter ki terör hayatımızdan kalıcı olarak sökülüp atılsın; bizim sonumuz da varsın darağacı olsun. Biz korkuyu korkutalı çok oldu.”

Bu söz bir hamaset değildir. Türk Milleti’nin bekası ve nizam-ı âlem davası uğruna nice hakanlar, nice şehzadeler, nice beyler can vermiştir. Dr. Bahçeli de en azından akademik kariyerini ‘Prof.’ zirvesine taşımak yerine ‘Dr.’ sıfatıyla yetinmek suretiyle, bedelin bir kısmını ödemiştir. Anlayan anlamıştır

TARİH HAKKINI VERİR; LAKİN BUGÜN YÜREK İSTER

“Kurt izine karışmış çakal izinin sahte meydan okumalarına aldırış etseydik ya ülkümüzden ya da ülkemizden çoktan şüpheye düşerdik. (…) Bizim tarafımız asil Türk Milleti’nin yeridir. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinin en ciddi muhataplarından birisi İmralı’dır. (…) MHP, AK Parti ve DEM Parti'den birer milletvekilinin adaya gitmesi tarihî bir gelişmedir.”

Sular durulup, toplumsal barış tesis edildiğinde, birilerinin peşine ‘Sayın’ diyerek düşen çok olacak. Oysa şimdi, kor ateşi elinde taşımak kolay değildir. Evet, tarih bu cesur liderliğin hakkını verir; fakat bugün o liderliği göstermek yürek ister.

CHP ve komisyonda bulunan diğer partiler İmralı’ya gitmekten sarfınazar etmiştir. Varsın etsinler, hiç sorun değil. Ondan bundan medet umarak, ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini takip etmiş olsaydık, onun bunun ağzının içine bakarak izin ve icazet arasaydık böylesi ağır bir sorunu bırakınız konuşmayı, yerimizden bile kıpırdayamazdık.”

Kendilerini ‘yalnız bıraktıkları’ için İngilizlere sitem eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanısıra, 6’lı Masa’nın seçim programını hazırlayan ve bunun için de Avrupa’dan ‘aferin’ uman DEVA Genel Başkanı Ali Babacan’ın da kulakları zonklamıştır.

“Biz seyirci değiliz, hayatın yönünü değiştirme iradesi taşıyan, zamanın ve zeminin müşahidi Milliyetçi Ülkücü hareketiz. (…) Yüreğimizle, gönlümüzle ‘Terörsüz Türkiye’nin yanındayız.”

Siyaseti, ‘durumu idare etmek’ zanneden sabun köpüğü lidercikler, her sabah gazete manşetlerine bakıp, ona göre ‘günlük söylemlerini’ belirleyebilir.

Fakat tarihe altın harflerle yazılacak ‘Lider’ ve ‘Devlet Adamları’, olayların seyrine göre vaziyet almaz; tersine, milletin bahtını değiştirmek uğruna yüreğini de canını da ortaya koyar.

Vesselam…

Diplomat Travel 860X300 Haber Alti