ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı ‘Gazze Planı’, Gazze’nin ne olacağına ilişkin, kafaları hayli karıştırdı.
Bardağın dolu tarafını görmek istediğimizde; en azından Filistinli mazlumların akan kanının duracağını… Terör örgütü İsrail’in Gazze’den çekileceğini… Kimsenin zorla yerinden yurdundan edilmeyeceğini… Gazzelilerin artık açlıktan ölmeyeceğini… İlaveten başkaca olumlu beklentilerin de gerçekleşebileceğini umuyoruz.
Bardağın boş tarafına bakınca; bugüne kadarki tüm ateşkes ve barış müzakerelerinde olduğu gibi, Gazze Planı’nın da ciddi tuzaklar içeriyor olabileceğini düşünmek için sebepler görüyoruz.
En büyük kuşku, Gazze’den ‘kademeli’ olarak çekileceği iddia edilen İsrail terör örgütünün bunu gerçekten yapıp yapmayacağı. HAMAS’ın elinde bulunan esirleri geri aldıktan sonra, Netanyahu katilini kim, nasıl durduracak? Başkan Trump’ın ‘etkisiz tehditleri’ dışında, bunun bir garantisi var mı?
Yine, HAMAS’ın silahsızlandırılması ve dağıtılması… İyi de HAMAS dediğimiz bir siyasî parti. Gazze’deki Filistin halkını, yasalara ve uluslararası anlaşmalara göre yönetiyor. Doğal olarak o yönetimin bir silahlı gücü var.
DAYATMALI DEMOKRATİK MÜZAKERE
Bu silahlı gücü ortadan kaldırınca, Gazze’deki Filistin ‘devleti’ nasıl ayakta duracak? Silahsız ve savunmasız bir devlet mi olur? Geride kalan 2 senede en az 100 bin Filistinli masumu katleden terör örgütü İsrail mi Gazzelilerin güvenliğini sağlayacak? Kuzu, kurda mı teslim edilecek?
Tam da bu noktada, akla şöyle bir soru gelecektir: “Adamlar, ateşkes müzakereleri için Katar’a çağırdıkları HAMAS temsilcilerine, müzakerelerin devam ettiği süreçte suikast düzenliyor. İş bu kadar alçaklığa indirgenmişken, neyin güvencesi nasıl olacak?”
Haklı bir soru… Terör örgütü İsrail’in, Katar’da HAMAS müzakere heyetine yönelik giriştiği suikastın çıkardığı toz-duman henüz dağılmış değil.
Netanyahu alçağının, Trump’un ittirmesiyle Katar Başbakanını arayıp, yarım ağız bir özür dilemesi, bu meseleyi sübuta erdirmez.
İşin başka bir saçma yönü de, Gazze’nin geleceğinin ‘pazarlık masasına’ yatırıldığı bir yerde, Gazeliler yok. ABD Başkanı Trump ile İsrail eşkıyası Netanyahu oturup birkaç saat konuşuyor, ortaya ‘Gazze Planı’ çıkıyor.
Sonra da HAMAS’a dönüp, “3-4 gün içinde kabul ettin ettin; değilse başına çok kötü şeyler gelecek…” minvalli tehditler savruluyor.
Yahu, anlaşmazlığın asıl tarafı olmadan ‘çözüm müzakeresi’ mi olur?
ESİRLER ALINDIKTAN SONRA
HAMAS’ın elindeki İsrailli esirler teslim edildikten sonra, Gazze’ye saldırıların hangi boyuta taşınacağı kestirilemez.
Denilebilir ki, “Esirler karşılığında, İsrail hapishanelerindeki binlerce Filistinli serbest bırakılacak…” Evet, bırakılacak. Lakin daha önce serbest bırakılanların yerine birkaç kat fazlasının anında tutuklanıp hapse atıldığını unutmuyoruz. Şimdi de aynı alçaklığın tekrarlanmayacağını kim söyleyebilir?
Akla ziyan bir konu da, HAMAS devreden çıkarıldıktan sonra, Gazze’yi, Trump’un başında olacağı bir uluslararası komitenin yönetmesi… İngiltere’nin eli kanlı eski Başbakanı Tony Blair’in o komiteye iliştirilmesi, hangi akla hizmet için? Tamam, İngiltere bu işten burnunu çıkarmak istemiyorsa, başka adam mı kalmadı, koskoca Britanya’da?
TRUMP ‘İYİ POLİS’ ROLÜNDE Mİ?
Trump’ın Gazze Planı’nda yer alan önermeler, daha çok su götürür. Yaşananlar ve dayatılanlar birlikte düşünüldüğünde; çoğunlukla İsrail menfaatlerine kurgulansa da, Gazze Planı’nı katil Netanyahu’nun kabul etmesi mümkün değil. Nitekim ABD’den İsrail’e döner dönmez, “Filistin diye bir devlet olmayacak…” diye zırvaladı.
Bu noktada akla gelen ihtimal şudur: Trump ve Netanyahu, HAMAS’ın kabul etmesi mümkün olmayan hükümleri de Gazze Planı’na derç ederek, ‘uzlaşmazlık yaftasını’ Gazzelilerin sırtına yıkıp, Netanyahu alçağını rahatlatma tuzağı mı kurguladı?
Ve böylesi namertçe kurguda, Trump iyi polis rolü mü kesiyor?
Güya barış için gündeme getirilen Trump Planı’na baktığımızda; Filistinlilere, ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ seçeneğinin dayatıldığı izlenimini alıyoruz.
Can alıcı soru ise; İsrail, katliamla erişemediği ‘Filistinlisiz Gazze’ hedefine, masadaki diplomatik oyunlarla mı ulaşmaya çalışıyor?
Evet… Buradan bakılınca bardağın yarısı dolu, diğer yarısı boş görünüyor. Kurulan bir tuzak varsa, bu oyunu da ancak oyuna müdahil olacak Türk Devleti bozabilir.
