Fıtrat” olarak tanımladığımız yaratılış ölçüsüne, hadsiz bir şekilde saldırmaya devam ediyoruz.

Hayat hakkı, sanki sadece bu dönemdekilere verilmiş gibi davranıyor; yarınları hesaba katmıyoruz… Yakıyoruz, yıkıyoruz, bölüyoruz, parçalıyoruz… Gözümüz kendimizden başkasını görmüyor!...

Dünyada haksız yere şımarıp azanlar ve  azgınca ölçüyü kaçıranlar için Kur’an, “Başınıza gelen azabın sebebi bu şımarıklığınız ve böbürlenmenizdir” der…  (Mü’min/75)

Dünyayı bilmiyorum ama;  son dönemde Türkiye’de yaşadığımız büyük depremler, sel felaketleri, yangınlar ve ağır ekonomik kriz nedense bana bu ayeti hatırlatıyor…

Aslında söylemek istediklerimi, Hz. Mevlana,   “Kula bela gelmez Hak yazmadıkça;  Hak bela yazmaz kul azmadıkça” diyerek özetlemiş biraz…

Bugün toplumun her kesiminde adeta bir azgınlık yarışı var:

  • Özgürlüğü, sadece kendisine tanınmış bir hak olarak görenler…
  • Adaleti, sadece kendisine bırakılmış bir miras zannedenler…
  • Tüketemeyeceği malın ve  harcayamayacağı paranın peşinde koşanlar…
  • Kazanmak uğruna akla gelen her yolu mubah sayanlar…
  • Fahiş fiyatlarla krizi fırsata çevirenler, stokçuluk yapanlar…
  • İhtiyaç sahiplerinin çaresizliğine duyarsız kalanlar…
  • Siyasi gücünü, sadece kendi yakınlarına peşkeş çekmekte kullananlar…
  • Yandaşlarının yanlışları karşısında aniden kör olanlar…
  •  Her fırsatta haddini aşanlar… İhtiraslarına bir türlü sınır koyamayanlar…

Sizce bu adamlara laf-söz para eder mi?

Bunlar ayet, hadis, öğüt, nasihat dinler mi?

Her şeyi har vurup harman savurmaya, keyiflerinden asla taviz vermemeye, kendi çıkarları için her yolu meşru görmeye alışmış bu insanlara, ecelin, kaderin, rızkın, vebalin, kul hakkının önemi anlatılabilir mi?

Fiyatlar yükselip enflasyon sürekli arttıkça,  ahlaksızlığın da buna paralel artacağının ve bunun da toplumda huzuru ve bereketi azaltacağının acaba kaç kişi farkında?

Sorumsuzluk ve vurdumduymazlık tavan yaptı… Durum ayan beyan ortada olmasına rağmen kimse durumdan vazife çıkarmıyor…

Siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler, iş adamları, sivil toplum liderleri, meslek örgütleri... Hepsi dut yemiş bülbül gibi!...

Hepsinin tek derdi kendi kişisel gelecekleri…

Millete hizmet vaadi slogandan öteye gidemiyor artık… Sanatçı topluma yabancılaşmış… Gazeteci midesinden bir yerlere bağlanmış…

Ticari ahlak kayıp… Kamu denetimi yetersiz… Pazar yerlerinde kim kime, dumduma!...

Haber merkezlerinin adını “kara haber merkezi” koymak lazım…

Bir tane güldüren, sevindiren, umut veren haber yok…

Ruh sağlığımız ciddi tehlike altında… Antidepresan ilaç kullanımının istatistiğinin çıkarılması şart!...

İşe yaramaz, şahsiyetsiz, gafil ve riyakar tipler mikrop gibi her yere bulaşmış!...

Bunları Allah’tan başka kim durdurabilir?

Bizim her hafta yazmamızın, çizmemizin, “doğrusu budur” dememizin bir tesiri yok…

Keşke azıcık düşünseler, akıl yürütseler ve hatalarını görseler…

Milletin sırtından tomar tomar para kazandığı halde, o milletin değerleriyle alay etmeyi kendine hak gören sanatçı güruhu… Televizyoncular, yapımcılar, senaristler… Sizin doğduğunuz topraklara bir borcunuz yok mu?

Çektiğiniz diziler, ekranlarda gösterdiğiniz hayatlar, aktörler, modeller, hikayeler hangi coğrafyadan?... Aferin size... Bu gidişle, düşmanın topla tüfekle beceremediğini çok yakında kolayca becerebileceksiniz!...

Ticari kazançtan başka bir kaygı taşımayan… Sermayesini büyütmek için denemediği yol kalmayan, fırsat düşkünü ticari güruh… Aferin size… Toplum barışını, adalet duygusunu, milli dayanışmayı bu gidişle kısa zamanda yok edeceksiniz!...

Ülkemizdeki bütün sorunlar sanki kendiliğinden meydana gelmiş gibi düşünen;  iktidar olsun, muhalefet olsun asla sorumluluk üstlenmeyen siyasetçiler… Aferin size… Siz her sorunu milletin sırtına yüklemeye; kazanandan değil, harcamak zorunda olandan vergi almaya, perdenin önünde başka, arkasında başka konuşmaya devam edin… Bu gidişle sadece yandaşlarınızın yüzünün güldüğü bir ülkeye kavuşacaksınız!...

Olağanüstü felaketlerin bile eğlenmekten ve sosyal medyada geyik yapmaktan alıkoyamadığı gençler… Aferin size… Başımıza taş yağsa bile aldırmamaya devam edin… Sizi bu işlere yönlendiren mekanizmalara bol bol içerik sunun… Özgür olun, anı yaşayın… Bu gidişle çok yakında kıyameti getirecek, yarınlarınızı yok etmeyi başaracaksınız!...

Siz hangi kötülüğü istediniz de şeytan kabul etmedi!