Ülkenin son bir haftadır konuştuğu meselelere bakınca, “siyasi yazı yazmama” konusunda tuttuğumuz tövbeyi bozmak yine şart oldu…

Bir kez daha üstüne basa basa diyorum ki; bizim memleketimizdeki en önemli siyasi sorun muhalefet sorunudur!...

Eğer bir iktidar 23 yıldan bu yana değiştirilememişse, bunun suçlusu o “iktidar” değil, tabi ki de muhalefettir…

İktidara, “niçin hala iktidardasın?” diye sorulmaz; fakat muhalefete, “niçin 25 yıldır iktidar olamıyorsun?” diye sorulur!...

Süt neyse kaymağı da odur” demişler…

AK Parti uzaydan gelmedi… Bu milletin içinden çıktı… Eğer kaymaktan şikayet ediyorsan, önce yapıldığı süte bakacaksın… Acaba sütün neresinde sorun var diye!

AK Parti’de çok güçlü bir lider çıkaran o süt, muhalefette niye benzer bir lider çıkaramıyor?...

Belli ki muhalefet kesiminde, ortaya güçlü liderler çıkaracak kanalları tıkayan bir yapı var!

O yapı, bütün CHP kurultaylarında kabak gibi ortada gözükmesine rağmen, bu kimsenin umurunda olmuyor ve herkes deve kuşu gibi başını kuma gömmeyi tercih ediyor!..

Bakın, particilik bir disiplin işidir… Eğer siz bu işi bir disiplin içerisinde yürütmezseniz sonuç alamazsınız… Aldığınız sonuçların da bir faydasını göremezsiniz!...

Bugün AK Parti’nin en büyük başarısı, 23 yıldan bu yana kesintisiz şekilde iktidar olması değildir… AK Parti’nin asıl başarısı 23 yıldan bu yana parti disiplininden asla taviz vermemesidir!...

Keza MHP de öyle…

2015 yılında yaşanan seçim ve kurultay süreçleri, 15 Temmuz darbe girişimi, İYİ Parti’nin doğuşu, AK Parti ile Cumhur İttifakının kurulması, yaklaşık 9 yıldır temsil yetkisi istemeden iktidarın desteklenmesi gibi çok önemli olağandışı olayları tavizsiz bir disiplin içerisinde yönetmeyi, kim ne derse desin “ustaca” başarmıştır…

Kol kırılır, yen içinde kalır” düşüncesiyle hareket eden AK Parti, kuruluşundan bu güne kadar parti içindeki kırgınlıkları ve küskünlükleri çok güzel yönetmiştir… Sonuçta partiden ayrılanların hiçbiri ciddi bir özgül ağırlık tesis edememişlerdir…

Öte yandan, son yerel seçim sonuçlarının CHP tarafından doğru yorumlanmadığı da ortadadır…

Evet, CHP yıllar sonra bu seçimden birinci parti çıkmıştır… Fakat birçok CHP’li yetkili ve CHP’nin belediyelerde yetkilendirdiği diğer birçok kişi durumu şöyle anlamıştır:

- Biz fiilen iktidar olduk. AK Parti ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar şeklen var… Bir an önce Cumhurbaşkanlığı seçimini yapalım ve merkezi idareyi de teslim alalım... Çünkü, şimdiye kadar “yereli” kaybeden bir partinin “genel” seçimi kazandığı olmadı!...

Bu düşüncenin sonucunda, “erken seçim” üzerine bir kurgu yapılıp, cumhurbaşkanı adayı belirleme sürecine girişilmiştir…

Tabi, süreçle ilgili kararlar alınırken parti içinde bütünlük sağlanamamıştır… Bazı belediye başkanları, CHP Genel Başkanının üzerinde bir statüye sahipmiş gibi hava estirmiştir.

Henüz Partinin seçim öncesinde yaptığı 38. Kurultayın tartışmaları sonlandırılmadan, bir de bu konuda ortaya çıkan ayrışmalar ciddi kaos yaratmış; CHP’yi tam bir disiplinsizlik haline sokmuştur…

Neticede, nasıl olsa iktidar olacağız, belediyeleri de istediğimiz gibi rahatça yönetelim” tavrının nelere yol açtığı artık ortada!...

Ben olsam, şöyle yorumlardım:

- “Ekonomik sıkıntılar çeken ve bu konuda iktidardan umudu azalan Milletimiz, yerel seçimlerle bizi de deneyip işbaşında görmek istedi… Tıpkı ilk defa işe alınmak istenen biri gibi… Yani, kendinizi önce belediyelerde ispat edin; iktidarı değiştirmek için oradaki performansınızı gördükten sonra bir karar vereceğim, dedi…

- O halde biz öyle bir belediyecilik yapalım ki; halkın şikayet ettiği kayırmacılık, particilik, liyakatsizlik ve kamu kaynaklarıyla zenginleşme gibi konularda iktidardan farkımızı açıkça ortaya koyalım!... Genel seçime kadar zaman var zaten: daha iyisini yapabileceğimizi herkese gösterelim…”

Bütün dikkatini ve bütün enerjisini belediyeler üzerinden “halka hizmete” vermesi gerekenler, maalesef bu duyarlılıkla hareket etmeyince olanlar oldu…

Çeşmenin başını tutanlar önce kendi kaplarını doldurmaya kalkışınca; ihbarlar, şikayetler, soruşturmalar ve tutuklamalar gırla gitti!...

Mevcut iktidar da, hükmünü sürdürmek zorunda… Olan bitene gözünü kapatmadı...

Haliyle durumu fırsata çevirdi…

Ayağına gelen topu rakibine geri veren var mı?

Ciddi bir tabanı olmayan, belli bir ideolojik kitleyle bütünleşemeyen diğer muhalefet partilerini konuşmaya gerek yok…

Ama bunlara fazlasıyla sahip olan CHP, bu yönüyle ülkenin bekası açısından hayli önemlidir ve vazgeçilmezdir…

Parti içinde her türlü “illegalitenin” peşinden koşup; diğer yandan ülke için demokrasi, insan hakları ve özgürlük savunuculuğu yaptığınız da inandırıcı olamazsınız!...

CHP’yi yönetenler ve CHP’yi yönlendirenler milli şuurdan uzaklaşmamalı, milletin sütüne su katmamalıdır!

Cümle alem biliyor; öyle bir süt kesinlikle kaymak tutmaz!...