Numara mı yapalım? İkramda mı bulunalım? (trick or treat)…bu soru Cadılar Bayramı’na özgü ancak göreceli yeni bir adet olan ve çocukların soğuk 31 Ekim akşamında kapı çaldıklarında kendilerine sorulan ziyadesiyle sevdikleri bir sorudur. ‘Şeker mi şaka mi istersin?’ diye de tercüme edilebilecek bu soru içinde aslında tehdit de barındırdığını hatırlamalısınız. Yani şeker vermezseniz…

Şeker Bayramı geleneğindeki gibi…ama İngiliz çocuklarının katlandığı sıkıntı daha büyüktür. Çünkü hem soğuk ve hem de karanlıkta mahallenin çocukları şeker toplama etkinliğine çıkar.

Bu şenlikle çocuklar soğuğa rağmen eğlence dolu ve gürültülü bir surette evden eve giderek ellerindeki bal kabağı rengindeki sepetlerine/kovalarına şeker doldurdukları Cadılar Bayramı adedinin İsa’nın dini ile alakası yoktur. Antika bir adettir ve mitolojiye ilgilisi olanlar tarafından beğenilecektir kanaatineyim.

Bugün Hristiyanlığı benimsemiş ülkelerde kutlansa da Kelt geleneğinde yaz ayının ve hasat zamanının bitimi ile karanlığın, soğuğun ve daha çok ölümün görüldüğü kış ayının başlangıcıdır. İnanışa göre ölümü simgeleyen hayalet yeryüzüne iner ve onu korkutmak gerekir. Açık havada şenlik ateşi yakılır, korku timsali karanlık, ölüm, uzun ve soğuk kış lanetlenir. Ayrıca bu gece ruhlar aleminden yaşayan ruhların dünyasına geçiş olduğuna inanılır. Bu gelenek Roma işgali ve varlığı ile biraz da onlardan gelen gelenekle daha da şekillenir.

Ancak Hristiyanlığın İrlanda topraklarına varması ile beraber eski adetler terk edilmez ama dini inanış içinde yoğrulur. Hatta kilise 1 Kasım tarihini ölü ruhları anma yortusu olarak ilan eder, adı da ‘Hallows day’ olur. Bir gün öncesi de bu günün arefesidir ve adı da ‘Hallows Eve’dir. Zamanla da ismi ‘halloween’ olarak değişime uğrar. Kilise babalarının bu uygulama ile eski geleneklerden ve uygulamalardan bilinçli bir uzaklaşma amaçladıkları da bilinir ve kabul edilir.

Ancak günümüzde çok şükür bu festival kilise tekelinden çıkmıştır hatta dindarlar tarafından hiç hoş karşılanmaz. Bazı kiliseler ise bugün yapılan ayine gelirken kiliseye saygılı kıyafetler giyilmesi uyarısında bile bulunurlar.

Yine de çocukların hoşuna giden adetler Atlantik ötesinden gelir, bal kabağını ürkütücü bir şekilde oymak, karanlık olunca kapı çalıp rahatsız etmek gibi şeyler biraz da Amerikan toplumundan diğer ülkelere yayılır.. Noel Bayramı adetleri gibi yani. Ama bir de çocuklara sorun…hepsi de eğlence dolu. Yine de hala devam ettirilen yerel nitelikli aktiviteler vardır ve en önemlileri de oynanan oyunlar ve hikaye anlatıcılığıdır. Tüm bu aktiviteler evlerde pencere kenarına konulan mum ışığı ve sokakta da fener ışığı yardımıyla şeytanın ruhunu def etmek için kullanılır.

Bu yıl ise salgın önlemleri kapsamında çocukları her yıl mutlu etmek için çabalayan kadınlı erkekli cadılar gurubu bu yıl da yine çocuklar yararına bu etkinliği üzülerek ve özür dileyerek iptal ettiler. Seneye sağlıkla diyerek…

UNICEF'in de bu kutlamalardan esinlendiği bir programı var, çocuklar için kapı çalarak şeker değil ama diğer şeyler için destek istemek.

Bizde Cadılar Bayramı adını alır bu adet... kim bulduysa? Ama kimsenin cadı olduğu yok. Herkes çok tatlı, cana yakın ve eğlenceli. Bunu da bilmek gerekir ve Hristiyanlık ile ilintilendirilip dini hassasiyetlerimiz zarar görüyor diye düşünmeyiniz. Hiç alakası yoktur, çocuk her yerde çocuktur. Herkesin bu kalpleri yumuşatan şeker etkinliğini çocuğuna tattırması dileğiyle…

Little bit of treat...

"trick or treat…smell my feet…give me something…good to eat”

Cadılar Bayramı kutlu olsun!