Kaç gün geçti daha Kraliçe hazretlerinin toprağa verilişinin ardından. Yası da anısı da adalı olan, adaya ilgi duyan herkesin aklındayken…51 yıl önce bu ay ve bugün Türkiye’ye gitmiş ve bakın neler yaşanmış…

Yaslı ülkenin artık bir kraliçesi yok ama hayattayken kaç ülkeye gittiği ve kaç devlet başkanını görmüş olabileceği konuşulurdu ara sıra.

Bunu araştırmak uzun sürer, gereksizdir de. Ancak kaç tane Amerikan başkanı eskittiği, kaç hükümet kurduğu dudak uçuklatıcı sayıdadır. Dünyanın en çok seyahat eden devlet başkanı da olmuştur.

Türkiye’ye de gitmiştir elbette. Bizler daha ziyade Abdullah Gül’ün karısının abartı, ürkütücü ve tehlikeli topuklarına dehşetle baktığı sahneyi hatırlarız ama ondan öncesi de var, hem de iki kere. Bence birincisi kıymetsizdir, İran Seferi dönüşü kısaca yapılan bir görüşmedir ve etkili olmamıştır. İkincisi ise pek çoğumuz daha doğmamışken gerçekleştirdiği en uzun ziyarettir.…1971 yılında…

Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkışının 70. yıl dönümü kutlanmadığı gibi ölümüyle de Türkiye’de yas ilan edilmedi ama babası 6. George’un ölümünde bayraklar yarıya inmişti.

1952 yılında hem de.

Hani Kraliçe’ye saygı ve ilgi duyan, ölümüyle duygularını ve üzüntülerini belirten birkaç Türkiyeliye yaptığı soykırımlar hatırlatılıyor ya.

O zaman bakalım İngiliz Kralı 6. George’un vefatıyla bayrakların yarıya indiği Türkiye’de kim iktidardaydı…20. Türkiye Hükümeti ve Başbakan Adnan Menderes… Cehape ana muhalefet partisi ve iktidar partisi 450 vekil koltuğunun 292’sini elinde tutuyordu. Hemen aklınıza birkaç yıl önce ölen Suudi Kral ve onun için Türkiye’de yas gelebilir. Bizler o sırada Trabzon sahilinde yanan yamaçlara ve yaylalarında ağaçların cılızlığına yas tutuyorduk…gerçekten.

18 Ekim ile 22 Ekim 1971 tarihleri arası uzun bir sefere çıktı Kraliçe II. Elizabeth Türkiye’ye…Ankara, İzmir, tabi ki Efes, Kuşadası, pek tabi Çanakkale ve olmazsa olmaz İstanbul.

Bu sefer Türkiye’yi hedeflemişti, otomotiv sektörü ve BMC fabrikası ile …İzmirliler bilirler ve ülkenin sanayi tesislerine ilgi duyanlar da. Ne de olsa Doğrudan Dış Yatırım…istihdam ve katma değer demekti.

Gezinin aktörleri de bizlerin belgesellerden bildiği Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakan Nihat Erim.

Hemen hatırlamak lazım ki Mart 1971 Askeri Darbesi’nin ateşi sönmeden…

Kraliçe elbette önce Ankara’ya gitti, devlet töreni ile şimdi iyice kıymetsizleşen Çankaya Köşkü’nde ağırlandı. O zamanın devlet adamları Çankaya’yı battal bırakacak kadar ileri görüşlü olamadılar ve bir de fakirlik vardı. Güçlü Türkiye emeli ve hırsı vardı ama ‘itibardan tasarruf olmaz’ anlayışıyla ortaya çıkan lüks ve şatafat algısı/saray sevdası sarmamıştı dört bir yanı. Tabi demiryollarının yerini karayolları hızlıca almaya başlamıştı. Kraliçe 2. Elizabeth’in ziyareti de işte tam da bununla alakalı. Ayrıntılara bakınca otomotiv…

Majesteleri tabi Anıtkabir’e gitti önce ve çelenk bıraktı…karanfil hem de…kırmızı ve beyaz…Türk Bayrağı renkleri olsa da karanfil zaten İngiltere’de dünya savaşları sonrası canlarını verenlerin ve sakat kalanlara sadakatin simgesi olmuştur. Acaba bu husus düşünülmüş müdür? Yani hem Türk Bayrağı’nın renkleri ve hem de İngiliz şehitlerini yad etmenin rengi ve sembolü.

Anıtkabir’de gezerken dikkatini kılıca dönüşen bir baston, Atatürk’ün etkileyici ve kararlı yüzü çekti. Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdıklarını ilginçtir; “Savaşta yiğit, barışta sadık bir dost olan Türk ulusunun Ata’sına sonsuz saygıyla” dedi…

Esas macerayı İzmir’de yaşadı Kraliçe Hazretleri. BMC Fabrikası’nın açılışını yapmaya gidiyordu ama havaalanından sonra 30 km kadarlık bir yolu bir saatte gidemedi. Aynı bugün olduğu gibi, kraliyet ailesi her daim popüler. Kaldı o zaman da genç bir hanım olduğu düşünülürse geçişini görmek daha merak uyandırıcı olmalıydı. Halk yoğun bir ilgi gösterdi, yollar kesildi. Bu durum kendisine ve polise zor anlar yaşattı ama metin olma kriz durumunda hem çok iyi eğitimli ve hem de doğuştan yetenekli idi.

Kendisine gösterilen aşırı ilgiyi karşı kraliçeyi korumak amacıyla polis etten duvar oluşturunca Afrika kabilelerinin kendisinin ziyareti şerefine yaptıkları yerel kabile gösterilerini hatırlamış olacak ki ‘halk dans gösterisi mi yapıyor?’ diye sordu. Metin duruş bir yana dünyadan bihaber olduğunu da bu surette gösterdi, daha sonraki görev süresince çok şey öğrendi Türkiye ile ilgili. En çok da Abdullah Gül beyin karısının tehlikeli, abartılı, protokole uymayan, en topuklu kadını bile şaşkına uğratan topuklarına varıncaya kadar. Bu konu bence o kadar acıdır ki değinmeden ve zavallı halimizi ortaya dökmeden edemedim. Bir bakınız lütfen Kraliçe Hazretleri’nin yüzündeki şaşkınlık ifadesine yüksek topuklar karşısında. Halbuki kendisi tarafsızlığına leke gelmesin diye oy bile kullanmayan, umum adabına hakim ve gülme dışında mimik vermeyen bir değil miydi?

Neyse, burada bitireyim…Kraliçe Elizabeth’in Türkiye seferi ve gezisi sona erdiğinde darbenin etkisinde kurulan Nihat Erim Hükümeti de istifasını sunabildi.

Kuşadası’ndan selamlarımla…