O zaman ilgi alanlarını ve meziyetlerini sıralayarak başlamak uygun olur. Şair, mimar, sanatçı, tarihçi, asker ve imparator Hadrian.

Belki de en çok gezen imparatordu ve Türkiye’mize de güzel eserler bıraktı. Sadece Antalya Hadrian Kapısı ve müzedeki eserler değil tabi. Daha Eylül 2021’de Aydın’da 2 buçuk metre yüksekliğinde heykeli bulundu ve Aydın Müzesi’ne kaldırıldı.

O zaman biraz ondan, yaptığı işlerden, Romalıların Britanya Adası’nda ne işi olduğundan ve bıraktıkları izlerden bahsetmek iyi olur. Doğum günü 24 Ocak vesilesi ile…

Hadrian, imparator Trajan’nın evlatlık oğluydu ve ölümünden sonra imparator oldu. Trajan’ı da Anadolu’dan tanırız değil mi? Antik çağın en dik oturma düzenine sahip Bergama Tapınağı’ndan.

Erkeklerin sakal bırakma alışkanlığı veya tercihinin Hadrian ile ilintili olduğunu kabul eder tarihçiler. Sakal bırakma modasını popüler olduğu dönemde diğer erkeklere yaymıştır.

Bir köle olduğu tahmin edilen Bitinyalı Antinous Hadrian ile, onun homoseksüelliği ile ilintilendirilir, genç erkek bir ağışı vardır diye. Antinous’un Nil Nehri’nde boğularak aniden ölümüyle sarsılan Hadrian kendisi ölünce Antinous'a tapınılmasını ister. Roma imparatorları ölünce tanrılaştırılırlardı ya…

Hadrian’ın gezdiğiniz pek çok müzede askeri üniforma ile heykellerine rastlarsınız. Mesela Antalya Arkeoloji Müzesi, yakışıklıdır da.

Çünkü imparator da olsa askerleri arasında bulunmak, yemek yemek ve hatta uyumak gibi bir özelliği vardı. Ordunun hareket kabiliyetine çok önem verirdi. Bunun için yalancı baskınlar bile düzenlettirdi. Ama ne garip askeri başarıları azdır ve aslında sadece Kudüs’te yeniden yerleşmeye çalışan Yahudileri püskürtmüş olduğu bilinir.

Yani dönemi savaşılmayan, toprakların genişletilmediği barış dönemidir. Babası Trajan’ın yayılmacı politikasını reddeder. Bu da Hadrian’ı hümanist yapar denir.

Zaten şairdir, mimariye ilgisi mimarlık yapabilecek ölçüdedir ve zorlasak sanat tarihçidir diyebiliriz. Günümüzün algısıyla tabi.

Ayrıca Hadrian 5 iyi imparatordan biridir. Ancak bu iyiliği dönem olarak da almak gerekir. Çünkü Nerva, Trajan, Hadrian, Antoninus Pius ve Marcus Aurelius 96 ile 180 yılları arasında arka arkaya imparatorluk yapmışlardır. Hadrian’ın asıl özelliği iyi imparatorluğu yanında Yunan medeniyetine olan ilgisi ve bilgisidir ki çocukken kendisine bu sebeple Küçük Yunan anlamına gelen Graeculus denirmiş. Hatta Atina’yı imparatorluğun kültür başkenti yapmak için onlarca tapınak inşa ettirmiştir. Bu durumdan Küçük Asya da nasibini almıştır. Ege Akdeniz kıyılarındaki Roma etkisi, kalıntılar…

Döneminde çok gezdiği ve nerdeyse her şehire gittiği için adına dikilen zafer takları, kemerleri, kapıları pek çok şehirde vardır. Ayrıca Londra,’dan Antalya’ya Münih’ten Delfi’ye kadar pek çok şehir müzelerinde muhteşem heykelleri vardır. Ancak en çekici olanı tabi British Museum’dadır…çünkü o genç erkek aşığı Antinous ile bir aradadır.

Buradaki heykellerden bir diğer ilginç olanı ise Londra Köprüsü yakınlarında nehirden çıkarılan bronz büsttür. Hadrian bu büstlerde sakallıdır. 122 yılında Britanya’ya sefere çıklamsının şerefine inşa edilen forumdan kalma olduğu tahmin edilmektedir.

Bir de en güzel şey biz Türkiye’den iyi tanıdığımız bir Romalının, bir imparatorun Britanya topraklarında da iz bırakmasıdır. O zaman dönemi, yapılan işleri daha iyi kavramak mümkün.

Kuzeyden gelen saldırılara karşı İngiltere’yi korumak için 100 kilometre civarındaki duvarlar bugün Göller Bölgesi’nin hemen üzerinde Carlisle’den Newcastle upon Tyne kadar yer yer ayaktadır ve önemli yürüyüş güzergahıdır. Yürümek ve doğayı tecrübe etmek için bir nedendir. 1987 yılından beri de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.