Bir müze…şuracıkta, Londra’nın Türk göçmenlerinin diğer göçmen milletler ile huşu içinde olmasa da barış içinde yaşadıkları Walthamstow semtinde.

Eğer kendinizi doğuya ait eserlerin hamisi hissediyorsanız bu soğuk batı ülkesinde…

Eğer eskiyi korumanın önemli olduğunu düşünüyorsanız, ölmekte olan sanatlar için sızı duyuyorsanız ve Osmanlı coğrafyasından gelen eserlerin olduğu müzeleri merak edip içeride İslam sanatına dair motifleri görünce de daha bir heyecanlanıyorsanız bu sergiye gitmenizi öneririm.

En önemlisi de Osmanlı coğrafyasından gelen eserlere bir batı ülkesinde nasıl bakıldığını küçücük bir müzede de görmek isterseniz Ramazan döneminin getirdiği huzur ve sükunet içinde…şu müzeciğe ve muhtelif doğu sanatının el işçilinin örneklerine gidin derim; William Morris Gallery.

O halde önce kendisinden, sanatından, akımından ve eskiye olan tutkusundan söz etmeli;

William Morris; Sanat ve El Sanatları Hareketi’nin kurucusu, el sanatlarına, insan eliyle üretilene sahip çıkan kişidir. Morris ve akımın diğer mensupları Sanayi Devrimi ile oluşturulan toplumun çirkin ve adaletsiz olduğunu düşünmekle beraber fabrika üretiminin insan yaratıcılığını körelttiğini, insanlık dışı olduğunu ve yetenek ile becerinin yok edildiğini savundular. Kurduğu akımın etkileri ve diğer bireyleri hala daha İngiliz toplumunun önemli taşlarındandır. 

Ayrıca; Morris’in hayat ve sanat algısı doğanın renk ve desenlerini doğal ve kaliteli bir surette yansıtan mobilyalar, duvar kağıtları, perdeler ve kumaş desenleri ile sarmaşıklar, kuşlar ve çiçeklerin harmonisi diye tarif edilir.

El sanatlarında mahir olan elleri el üstünde tutan dahi sanatçı bence. Ayrıca, ruhsuz ve zevksiz bir mobilya üzerine oturmayı reddedenler için güzellik, desen kalitesi, o mahir ellerin zevkli dokunuşu ile yaban hayatı, çiçekler ve kuş desenlerinin zarif duruşudur.

Ucuz ve kötü görünen imalat sanayi ürünlerine de bir alternatif olarak da düşünebilirsiniz.

‘Çilek hırsızları’ deseni her ne kadar hayalperest bir bakışla oluşturmuş olsa da bugün dahi ev dekorasyonunda perdeden yatak örtüsüne, mutfak önlüğünden fırın eldivenine kadar zamansız zarafetler sunar size.

Morris, makineleşmeye ve makineli üretime karşı dik bir duruş sergilemiştir. Çünkü o zaman ‘işinden zevk alan bireyler üretim başındadır’ der. ‘Çünkü ancak onlar el becerisi kadar zihnini de kullanır kişilerdir’ diye ekler.

Bu bilgiler ışığında kendisinin ‘Doğu Sanatı’na da ilgi duyduğunu hemen anlarsınız. Çünkü günümüz Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ına Sanayi Devrimi’nin yıkıcı etkileri daha gitmemişti. Kendisinin bu bölgeyi ziyaret ettiğine dair kanıt olmamakla beraber doğu sanatına olan ilgisini desenler, dantel dokumalar, ama en çok da çini desenli ürünler ve halılarda görürsünüz. Hatta Victoria ile Albert Müzesi’ndeki o değerli devasa halılar da onun mihmandarlığı ve tavsiyesi ile müze envanterine girmiştir. 

Yani onun etkisini sadece doğduğu ve bugün adının yaşadığı müzede; William Morris Gallery’de görmezsiniz. Ancak burada Mart ayı sonuna kadar ücretsiz gezilebilecek sergide Morris ailesine ait ve çeşitli ev/müzede sergilenen kıymetli eserlere göz atabilirsiniz, bazı kıymetli parçalar çeşitli yerlerden getirilerek burada sergileniyor.
Bir kısmı sizi çocukluğunuza bile götürür ve el sanatlarının Türk diyarında çok daha geç öldüğünü fark edersiniz.

Ne mi?

Türkiye kırsalından bir yastık kılıfı deseni, şahane bir dantel örtü, renkleri hala canlı bir peşkir, muhteşem desenli bir yorgan yüzü, klasik İznik çini motifi, İsfahan’dan pirinç bir yağ lambası, lale desenli bir bohça, Suriye’den bir ipeğe işlenmiş çiçek sepeti deseni gözünüze çarpar ki sanki sizin köyün kadınlarının elinden çıkmış gibi aşina gelir. Hemen künyesine eğilirsiniz, belki de hakikaten sizden bir parça. 

Bu hislerle ineceğinize eminim müzenin sarmal ve klasik Morris Desenli merdivenlerinden.

Türkiye’de de ev dekorasyonunda önemli olan iki koltuk tipini hatırlarsanız değil mi? Berjer koltuk mu? Morris koltuk mu? diye sorarsanız…

Ev dekorasyonunda ahşap sever biri iseniz Morris’in desenleriyle bezenmiş kotluğunuz gözünüzü kamaştırırken arkaya yaslanmanıza ve essiz bir eserden birkaç sayfa okuyup mest olmanıza izin veren ergonomik arkalığı da sırtınıza iyi gelecektir.

Berjer mi? O Fransız saraylarından gelen alışkanlıkla ergonomiden çok şatafatlı yaşama işaret ettiği için Türkiye’de de yaygındır ama sanatseverler için Morris Koltuğu’nun ergonomisini ve desen başarısını yakalayamaz. 

Bir de Cotswolds Bölgesi’ndeki Coln Nehri boyunca sıralanmış dokumacıların evlerinin bulunduğu ve günümüzün popüler köyü Bibury’i de ünlü yapan ve ‘İngiltere’nin en güzel köyüdür’ diyerek onun Birleşik Krallık pasaportunun sayfalarına girmesine sebep olan sanatçıdır…William Morris…

Istikbal Genis Yatay Haber Icine