Doğu Akdeniz’in siyasi tarihinde ritmik bir kırılma vardır: Kıbrıs meselesi ne zaman sessizleşse, bölgedeki deniz yetki tartışmaları yeniden alevlenir. Geçtiğimiz günlerde buna yeni bir halka eklendi. Lübnan hükümeti, 2007’de imzalanmasına rağmen yıllarca askıda tutulmuş olan deniz yetki anlaşmasını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile yeniden yürürlüğe soktuğunu açıkladı.
Üstelik zamanlama dikkat çekici: Rum yönetimi yakında AB dönem başkanı olacak. Bu durum, Lübnan’ın yaptığı anlaşmayı sadece iki ülke arasındaki bir mesele olmaktan çıkarıp, Avrupa kurumları nezdinde stratejik ağırlığı olan bir hamle hâline getiriyor. Türkiye açısından risk ve diplomatik hassasiyet daha da artıyor.
Bu hareket, Lübnan–Rum ilişkilerinin geçmişini bilenler için sürprizdir. Çünkü Lübnan, 2007 anlaşmasını imzaladığı dönemde bile kendi içinde “aceleci davranıldığı” gerekçesiyle tartışmış, parlamentoda ciddi itirazlar yükselmişti. O dönemde Beyrut, GKRY’nin Ada’nın yalnızca güneyini temsil ettiğini bildiği için temkinli bir siyaset izliyordu. Dahası, bazı Lübnanlı uzmanlar Rum yönetiminin çizdiği hatların Lübnan’a deniz alanı kaybettirdiğini defalarca ifade etmişti.
Bugün Lübnan’ın aynı anlaşmayı, hem de parlamento onayı olmadan yeniden gündeme getirmesi, Doğu Akdeniz’de siyasi ve hukuki dengeleri yakından takip eden herkes için önemli bir jeopolitik kırılma anlamına geliyor.
Lübnan Bu Adımı Neden Attı?
1) Ekonomik çöküşten çıkış arayışı
Lübnan tarihinin en ağır ekonomik krizini yaşıyor. Döviz yok, elektrik yok, yatırım yok. Doğal gaz umudu, hükümeti hızlı anlaşmalara yöneltti.
2) ABD–AB beklentisi ve Rum’un AB dönem başkanlığı
GKRY, Avrupa Birliği’nin Doğu Akdeniz enerji politikalarının merkezinde. Rum tarafının yakında AB dönem başkanı olacak olması, Lübnan’a “Batı desteği garantisi” gibi görünerek anlaşmayı hızlandırdı.
3) İç siyasette meşruiyet üretme çabası
Parlamentonun kilitlendiği, hükümetin zayıf düştüğü bir dönemde Beyrut yönetimi bu anlaşmayı “politik başarı” olarak içeride pazarlamak istiyor.
4) Hatalı koordinatların düzeltilmeden kabul edilmesi
2007 anlaşmasının bazı teknik hataları vardı. Buna rağmen Lübnan, bu defa Rum tarafının çizgisini olduğu gibi kabul ederek kendi deniz alanını daraltmış oldu.
Türkiye Açısından Neden Önemli?
Türkiye bu anlaşmayı yalnızca iki ülke arasındaki teknik bir sınırlandırma olarak görmüyor. Aksine üç temel açıdan stratejik bir mesele olarak değerlendiriyor:
1) GKRY’nin “Ada’nın tamamını temsil ediyorum” iddiasını güçlendiriyor
Türkiye ve KKTC’ye göre Rum yönetimi tüm Ada adına hareket edemez. Lübnan’ın bu anlaşmayı kabul etmesi, GKRY’nin siyasi meşruiyetine dolaylı bir destek anlamına geliyor. AB dönem başkanlığı ise Rum tarafının uluslararası etkisini daha da artıracak.
2) Türkiye–KKTC MEB alanını psikolojik olarak daraltıyor
Harita, Rum yönetiminin sınır çizimlerini bölge ülkelerine kabul ettirdiği bir izlenim yaratıyor. Bu da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik pozisyonuna baskı uyguluyor.
3) AB’nin enerji stratejisi güçleniyor
GKRY’nin Mısır, İsrail ve Yunanistan’la kurduğu enerji zincirine şimdi Lübnan da eklenmiş oluyor. Bu zincirin güçlenmesi Türkiye’nin dışlanması riskini artırıyor.
Türkiye’nin Çıkış Yolları – Derin Analiz
Lübnan–GKRY anlaşması Türkiye açısından bir kayıp değil, yeni bir karşı hamle dönemi demektir. Türkiye’nin elindeki araçlar hem çeşitli hem de güçlüdür.
1) Diplomatik “dostça baskı” siyaseti
Türkiye Lübnan’ı doğrudan karşıya koymadan, bu anlaşmanın tartışmalı yönlerini öne çıkarmalı.
GKRY’nin Ada’nın tümünü temsil etmediği, KKTC’nin haklarının dikkate alınması gerektiği mesajı diplomatik zeminde güçlüdür. Lübnan iç siyasetinde zaten var olan tereddütleri besler.
2) Lübnan içindeki muhalefeti görünür kılmak
Bu anlaşma Lübnan’da herkes tarafından desteklenmiyor.
Meclisteki birçok aktör, uzman ve gazete yorumcuları “deniz alanı kaybettik” diyor.
Türkiye bu tartışmaların uluslararası görünürlüğünü artırarak anlaşmanın meşruiyetini içeriden aşındırabilir.
3) Sahada ağırlık koymak: NAVTEX ve sondaj
Türkiye’nin en güçlü kartı Doğu Akdeniz’deki fiilî varlığıdır.
- KKTC ile ortak sondaj ilanı
- Oruç Reis ve Barbaros’un bölgeye dönüşü
- GKRY’nin batısındaki sahalarda NAVTEX
Bu adımlar GKRY’nin “sınırları ben çizdim” iddiasını masada değil, sahada boşa çıkarır.
4) KKTC ile genişletilmiş MEB anlaşması
Bu hamle GKRY–Lübnan hattının en stratejik karşılığıdır.
KKTC’nin deniz yetkisi uluslararası tartışmaya açılır ve Rum–Lübnan anlaşması yalnız kalır.
5) Lübnan’a daha avantajlı alternatif çizgi teklifi
Teknik olarak mümkündür:
Türkiye–KKTC çizgisi üzerinden Lübnan daha geniş bir deniz alanı elde edebilir.
Lübnan’da milliyetçi ve ekonomik çıkar odaklı gruplar böyle bir teklife kayıtsız kalmaz.
6) Suriye dosyasını devreye sokmak
Lübnan’ın kuzey sınırı Suriye ile tartışmalı.
Türkiye’nin dolaylı etkisiyle Suriye–Lübnan deniz sınırı yeniden gündeme gelirse, GKRY anlaşması otomatik olarak tartışmalı hâle gelir.
Bu dolaylı ama etkili bir baskı aracıdır.
Sonuç: Oyun Yeni Başlıyor
Lübnan–Rum anlaşması, Doğu Akdeniz’de yeni bir sayfa açtı ama bu sayfa Türkiye’nin aleyhine kapanmış değildir.
Türkiye’nin elindeki diplomatik, hukuki ve saha araçları Rum tarafının psikolojik üstünlüğünü hızla tersine çevirebilir.
Unutulmaması gereken gerçek şu:
Doğu Akdeniz’de kalıcı olan haritalar değil, sahadaki güç dengeleridir.
Türkiye sahada oldukça, hiçbir deniz sınırı Ankara’yı dışlayarak uzun süre yaşayamaz.
ÖNERİLER KUTUSU: Türkiye için Yol Haritası
1) Lübnan’da “iç tartışma” mekanizmasını güçlendirmek
Anlaşmanın parlamento bypass edilerek yapılmış olması zayıf noktadır. Bu nokta uluslararası alanda görünür hâle getirilmeli.
2) KKTC ile genişletilmiş MEB anlaşması
En etkili karşı hamledir. KKTC’nin batısında yapılacak ortak enerji çalışmaları GKRY çizgisini sahada geçersiz kılar.
3) NAVTEX ve sondaj faaliyetleriyle sahada görünürlük
Türkiye’nin fiilî varlığı masadaki tüm hesapları yeniden belirler.
4) Lübnan’a daha geniş MEB sağlayacak alternatif çizgi önerisi
Bu, Lübnan iç siyasetinde güçlü bir kırılma yaratır.
5) Suriye–Lübnan deniz sınırının gündeme gelmesini teşvik etmek
Bu adım, GKRY–Lübnan anlaşmasını teknik açıdan tartışmalı hâle getirir.
6) AB’nin GKRY merkezli enerji projelerine karşı diplomatik kampanya
EastMed ve benzeri girişimlerde GKRY’nin “kritik ülke” rolü zayıflatılmalı.
7) Lübnan’a ekonomik ve enerji işbirliği paketleri sunmak
Alternatif sunulursa, Lübnan Rum çizgisine mahkûm olmaz. Stratejik hamleler zamanı.