Narsisizm kelime kökeni itibariyle ismini, mitolojideki “Narcissus” isimli genç adamın hikayesinden alır. Güzel bir genç olan Narkissos, suda kendini suretini görür, ona aşık olur ancak onu yani kendini elde edemediği için kibrine ve hırsına yenik düşerek suda boğularak ölür. Bu bir narsisizm hikayesidir. Baktığımızda narsisizmde her zaman kendini bilme sorunu olduğunu görürüz. Bu mitolojik hikayede de Narkissos kendine değil, bağımsız bir varlığa dönüştürdüğü sudaki yansımasına aşıktır.

Narsisistik kişilikler duygu ve düşüncelerini özetlerken sıklıkla hissiz ifadesini takınırlar. Kaldı ki hakiki anlamda herhangi bir duyguyu yaşayamazlar. Ne sevgiye dair ne üzüntü ve merhamete dair duyguları vardır. Bir cenazeye gitmek zorunda kalmışsa bu onun için katlanamayacağı zoraki bir görevden başka bir şey değildir. Bu ailesinden biri bile olsa. Bu tiplerin sorunu sevilmemek değil sevememektir çünkü. Bu bir anne ya da baba olabilir. Aile kurmuştur, çocukları vardır fakat onun için ailesiyle ilgili her şey sadece birer zorlama görevden başka bir şey değildir.

Gerçek anlamda insancıl bir duyguya ve şefkate sahip olamadıkları için eş ya da çocuk sevgisi, aile bağı, yas süreci vb. insani hissiyatlardan uzaktırlar. Hiçbir şeyi içtenlikle yapmazlar. O an yapılması gereken bir şey vardır onu bir görev olarak algılar ve yapar. İşte hepsi bu. Etrafındakiler ne hissediyor umurunda olmaz, o sadece kendine odaklıdır. Vicdan gerektiren bir durumda içi cız etmez veya içtenlikle bir kahkaha atmaz.

Narsisistik bireylerin ihtiyacı olan şey samimiyet, sevgi, aile bütünlüğü değildir. Onun ihtiyacı sadece adrenalin ve hayranlık toplamaktan ibarettir. O sizin başarılarınızla, duygusal durumunuzla, sıkıntılı sürecinizle ilgilenmez. Ortamda övgüyü de beğenilmeyi de sadece o hak edecektir. Yalnızca kendi başarılarından söz edilmesini ister. Velev ki bir başarı anınızla ilgili tek cümlelik bir açıklama yapın, işte o zaman ya yarım ağız bir şey söyler ki siz onu anlarsınız ya da tek kelime etmez. Farkındalığı olan biriyseniz onu zaten çözdünüz demektir. Ha şunu da unutmamak gerek, bunlar isterlerse müthiş maskeleme yaparlar. Neticede kibirli ve kendini beğenmiş görünmek her zaman eksi puan getirecektir. O yüzden yalancı bir tevazu takınırlar, aman buna dikkat edin. Sırf artı puan alabilmek adına kendilerini muazzam derecede gizlerler. Bunun yıllarca farkına varmadan karşısındaki narsistin samimi olduğunu düşünenler ve sonra aniden bir gün maskesi düşünce büyük hayal kırıklığı yaşayanlar var. Siz siz olun farkındalığınızı ferasetinizi yükseltmeye çalışın.

Kaldı ki siz onun farkına varmazsanız yıllar boyu sizi sömürmeye devam edecektir çünkü bunların sadece sömürüye dayalı ilişkileri vardır. Duygusal yaşamları sığ olduğu için, empatiden yoksundurlar ve siz onlar için birer araçtan ibaretsinizdir. Eleştiri ve tavsiye istemezler. Çünkü onlar daha iyisini bilirler. Günlük rutinlerinde negatif bir durumla karşılaştıklarında bunu çok zor tolere ederler. Örneğin, kilo aldım, yüzüm kırışıyor, yaşlanıyorum vb. Bu gibi durumlar narsisistik kişilerde büyük endişe uyandırır. Ailesinden biri huzurlu bir yaşam sürüyorsa ve doğal olarak ondan gençse bu bile katlanmakta zorluk çekecekleri şeylerin başında gelir. O yüzden onların iyi hallerine bile burun kıvırır hatta kaostan beslendiklerinden dolayı ortamın huzurunu bozmak için ellerinden geleni de yaparlar. Varsa yoksa iyilik, başarı, huzur, övgü gibi kavramlar sadece onlarda mevcut olmalıdır.

Bu tiplerin hayattaki en önemli en değerli prensipleri nedir diye sorarsanız bence iki şey var: 1. Kendini üste çıkar, övün, onay al. 2. Sen üste çıkamıyorsan kaostan beslen ve karşındakini aşağıya çek. İşte hepsi bu.

Bir önceki makalemde ferasetin öneminden bahsetmiştim. Okuyanınız varsa şimdi ne demek istediğimi daha net anlayacak. Ferasetin varsa farkındalığın yüksek demektir. Şuurun yerindedir ve kişilerin/olayların içyüzünü görebiliyorsun demektir. Ailende, çevrende, hayatının herhangi bir yerinde yukarıda yazdığım hasletlere sahip narsist bireyler varsa arkana bile bakmadan onlardan uzaklaş. Çünkü bunlar yedisinde neyse yetmişinde de o kişi olacaklar. Çok yakınında biriyse dahi arana istikrarlı mesafeler koy, telefon ya da yüz yüze görüşmelerini indirebildiğin kadar en aza indir. Yoksa bunlar evinin içine giremeseler bile senin gençlik enerjin başta olmak üzere tüm yaşam ve aile huzuruna göz koymaktan ve negatif niyetlerle iletişim kurmaktan kaçınmazlar. Farkında olabilmek için ferasetinin seviyesini yükseltmeye bak. Yıllardır tanıdım dediklerinin maskelerinin arkasındaki yüzü görecek belki bir süre hayıflanacak, hayal kırklığına uğrayacaksın ama bundan sonra sömürülen bir araç olmaktan kurtulacaksın.

Ama önce feraset.