Majesteleri Kraliçe II. Elizabeth 15. başbakanının elini sıkarak hükümeti kurma görevini verdi. Bu onbeşinci başbakanlardan üçüncü kadın olanı ve aynı parti mensubu. Ancak hiçbir başbakana görev verirken olmayan şey oldu. Karşılama, görev verme, fotoğraf çektirme ve diğer tüm gelenekselleşmiş şeylerin hiç biri Londra’da yapılmadı. Buckingham Sarayı’nın salı öğleden sonra başbakanları ağırlama geleneği bozuldu. Liz hanım Kraliçe’nin İskoçya’daki yazlık konutuna, Balmoral Şatosu/Kalesi’ne çağrıldı.

Kraliyet bireylerinin en sevdikleri kale saray ve kraliçenin bir başbakanı ilk kez ağırladığı konutuna bir tur zamanında ve yerinde olmaz mı?

Balmoral Kalesi veya Şatosu diyebilirsiniz. İskoçya’nın engebeli yeşillikleri arasında kaybolmuş, Dee Nehri ile çevrelenmiştir. İskoç mimarisi ve İskoç taşı; yani herşey yerel, doğa ile iç içe ve uyumludur, biberlik görüntülü kulecikleri eşliğindeki harika manzarası ile.

Kale 1850’li yıllardan kalma olsa da aslında 1300’lü yıllara ve İskoç krallarına kadar dayanıyor geçmişi. Hemen İskoçya İşgali’nde İngiliz Krallığı’na geçti dememeli, satın alındığını ve Crown Estate Mülkleri arasında değil kraliçenin kendi özel mülkü olduğunu belirtmek gerekir. Sadec kraliyete geçene kadar çeşitli düklerden kontlara kadar farklı ailelerin evi oldu.

Kraliçe Victoria kocası Albert ile kendisine kaçamak yer ararken keşfettiler bu küçük ama sevimli kaleyi. ‘Herşey özgürlük ve barış kokuyor burda, dünyayı ve üzücü kargaşalarını unutturdu…yayladaki tatlı cennetim’ diye not düştü. Kocasına da tabi Alman diyarını hatırlattığı için hemencecik satın almışlar. İşte hikayesi kısaca budur.

Bugün Anıtlar Kurulu’nun korması altındadır, 20 bin hektarlık bir alanda en çok hayvanlara ve özelde de atlara yer açılmıştır. Kraliçe 2 aylık yıllık iznini geçirmeye gitmediği zamanlarda ziyarete açık bir mülktür.

Edinburg Kalesi’nin 1 İskoç parasında olduğunu düşünürsek 100 İskoç parasının arka yüzünü işgal eden bu kalenin değer belki daha anlaşılır.

Giriş Kapısına kadar arabanızla gidebilirsiniz, kafesinde güzel, zevkli ve kraliyet sembolleriyle bezeli bardaklarında çay içebilirsiniz. Çay sevmezseniz dahi güzel bir yürüyüş sonrası muhteşem lezzetli olduğunu dahi düşünürsünüz. Hele ki Kraliçe Victoria’nın kocası adına dikili tepedeki piramiti görmeden geliyorsanız. Epey yorgunluk alıcı bir içeceğe ihtiyacınız olacaktır.

Kraliçe’nin hiç delmediği gelenekleri delip Liz Truss’a hükümet kurma yetkisini verdiği kalenin yanında kısaca bir İngiliz başbakanları…Bir kısmı tarih ve bir kısmı hala canlı, yakın geçmiş İngiliz tarihi turu;

Önce Winston Churchill gelir Kraliçe’nin 70 yılının ilk başbakanı olarak. Yaşlarına, hayat görüşlerine, farklı cinste olmalarına rağmen süper bir ikili oldular diye düşünüldü hep.

Ne de olsa Churchill emekli olunca kraliçeden el yazısı ile mektup almış başbakandır ve yetmedi Kraliçe’nin cenaze töreninde protokol kurallarını hiçe saydığı kişidir. Ama o da şerefine verilen yemekte nasıl da saygısını gösterip reverans yapmıştı.

Arada yedi tane bey var ama onları es geçerek Margaret Thatcher’a atlayalım hemen. İki kadın…zaten kraliçenin kocası Margaret Thatcher başbakan olunca ‘ Dünya iki kadına mı kaldı?’ diye sorup vahlandığı söylenir. Nerdeyse aynı yaşta, biri doğuştan ve ölene kadar güç sembolü iken ve diğeri eğitim, ihtiras ve beceri ile başbakanlığa kadar yükselen bir kadın…manavın kızı Demir Lady Margaret Thatcher. Yan yana ne kadar çok fotoğrafları çekildi.

Ya Tony Blair’in milenyumun başında Kraliçe ile verdiği rahat poz! Bacak bacak üzeri oturuşu…Kraliçe’nin bacaklarını düz tutarak oturma kuralına bakılırsa başka birisinin ve özellikle de bir erkeğin o şekilde oturması çok da hoş değildi.

Ondan sonraki başbakanları sanki hepimiz hatırlar gibiyiz; Gordon Brown, David Cameron ve son olarak da Theresa May. May Hanım ayrıldığındaki görüntüsü kadar seçildiğindeki görüntüsü de garipti.

Ve tabi Boris Johnson…gelirken ve görevdeyken de her gün şaşırtan haberlerini okuduk ama ayrılırken kendisinin değil karısının 485 Sterlinlik elbisesini okuduk, seyrettik. Giderken de ‘gitmenin de daha seksi bir yolu olamaz’ dedirtmiş bize Harmur fuşya elbisesi ile. ‘Her şeyi ortaya çıkarmak zorunda kalmadan feminen görünmek ve hissetmek isteyen kadınlar içindir… geleneksel dekoltenin sırtı açık alternatifidir’ diye ekledi firmanın sahibi. Ama yine de sırtı açık bu elbiseyi giyip Kraliçe’nin huzuruna çıkmak da cesaret isterdi. Zaten başbakanın kız arkadaşı olarak girdiği 10 numaralı konuttan başka türlü ayrılamazdı iktidar heveslisi ve modern Anne Boleyn lakaplı Carrie Johnson. Kendisinin veda töreninde giyinmesinden sonra elbiseden aynı gün için 500 tane daha satıldı.

…ve şimdi yeni başbakan…kadın…sağcı…üçüncü sağcı kadın. Ve dedi ki; ‘…United Kingdom working, building, growing…’.