CHP sekiz yıl aradan sonra 11. Kadın Kurultayını geçen hafta topladı, gelecek hafta da kurultayı toplayacak.

CHP Türkiyenin ana muhalefet partisi.

Tayyip Erdoğan ve AKP, halkın yarısının oyunu alıyor.

Ama aynı halkın öbür yarısının da büyük bir yakınma içinde olduğu bir gerçek.

Bu durumda gözler ana muhalefette.

Doğaldır, iktidar değişikliği için alternatif, olağanüstü haller dışında ana muhalefettir.

Bugün, Türkiyede yeni siyasi alternatif oluşturan bir ortam yok.

Şimdilik görünen alternatif, CHP.

O da yeterince iktidar alternatifi değil.

Siyasette olgu kadar algı da önemli.

Algı da AKPnin başarılı olduğu yönünde.

Bu algı değişmeden, iktidar alternatifi aranmayacaktır.

Ama bu algının da sanılandan daha kısa sürede değişmesi büyük olasılıktır.

O zaman da CHP gündeme gelecek.

CHPnin bugünden o role hazır olması gerekiyor.

Bunun için CHPnin, Türkiyenin bütün sorunlarını göğüslemeye, hepsi için politikalar üretmeye hazır olması ve bu algıyı da oluşturması lazım.

***

Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, yeni ihtiyaçlar, yeni çözümler gerektiriyor.

Kimse yıllar öncesinin politikalarında direnerek, iktidar alternatifi oluşturamaz.

Ama yenileşmenin, yeni çözümleri getirecek politikaları oluşturmanın yolu da, demokrasinin temel kurallarından, çağdaşlaşmanın savaşımından vazgeçmek değildir.

Türkiyenin geleceğinde alternatifi bu iki uç arasındaki doğru dengede olacaktır.

CHP, eskinin olduğu gibi sürmesini savunarak ille bir yere varamayacağı gibi, birazcık daha liberal, hafif laik soslu bir AKP kimliğiyle de bir yere varamayacaktır.

CHP yeni sorunlara yeni çözümler getirecek bir üretkenliğe ulaşarak, toplumda alternatif olduğu algısını uyandırıp, güçlendirmek zorundadır.

Bunun için de ülkenin her sorununda politikaları olduğunu göstermelidir.

Ve bu politikalar, sosyal demokrat yapı gereği tabandan katılımla oluşturulmalıdır.

Kürt sorunu Türkiyenin en önemli konularından biri olduğuna göre, tabii ki sosyal demokratların bu konuda, dört başı mamur bir politikaları olmalı.

Bu yüzden CHPnin, sorunun çözümü için destek vermeye hazır olduğunu bildirmesi desteklenecek bir davranıştı.

***

Girişimi desteklerken bir soruyu da sormaktan geri kalmamıştık:

- Acaba Sayın Kılıçdaroğlu bu politikayı örgüt ile yeterince tartışıp gerekli destekle oluşturmuş muydu?

Sayın Kılıçdaroğlu, bu soruya telefonla arayarak bizzat yanıt verdi ve tabii ki tek başına karar vermediğini, konuyu MYKde ele aldıklarını belirtti.

Doğallıkla, Kılıçdaroğlu, dediğim dedik, çaldığım düdüktarzı buyurgan bir lider değildi ve konuyu MYKde ele almaması düşünülemezdi.

Ama benim kastım, bu olağan danışma mekanizmasını daha da genişleterek, partinin tabandan demokratik bir örgütlenmeyle oluşacak bir politikanın zeminini inşa etmesiydi.

6 Temmuz tarihli Cumhuriyetin 4. sayfasında çıkan Miyase İlknur imzalı haber, CHP yönetiminin Kürt sorununa çözüm formülü konusunda örgütte ortak bir dil oluşturmak için çalışmaya koyulduğunu bildiriyordu. Celal Doğan ve Ali Özcan, Genel Başkan Kılıçdaroğlunun önerisiyle örgütte sorunun çözümünü sağlayacak politikanın oluşturulması için çalışmalar yapıyorlardı.

CHPnin her konuda ihtiyaç duyduğu işte budur.

Bu parti, çok uzun olmayan bir gelecekte, alternatif olacaktır. Bunun için gereken tartışmacı, üretici, katılımcı parti içi demokrasi sürecini oluşturması gerekmektedir.

Söylemek istediğimiz tam da budur işte.

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)