British Museum’da 26 Ocak 2020’ye kadar geziye açık doğuya has bir sergi var şu sıralar. “Batı Sanatında İslam Dünyası’nın Rolü’ sorgulanmış, üstelik reklamı da Sultan Bayazid portresiyle yapılıyor! Ne hoş değil mi?

Doğuya veya İslam Dünyası’na ait gezgin ve sanat severlerin yanında her yaştan batılının ilgi gösterdiği sergiden birkaç not sunmak isterim.

Sergi görülmeye değer.. Sergilenen objelerden bazıları çeşitli zamanlarda ve çeşitli müzelerde sergilenmiş ve birçokları tarafından görülmüş olsa da hepsini bir arada görmek muhteşem. Analiz edebilmek ve kişinin sanat algısını tarihi ve coğrafi bütünlük içerisinde algılayabilmek açısından da kıymetli duruyor.

British Museum sergilenencek eser bulmada hiç zorlanmamış, zira bünyesinde ve kardeş müze Victoria&Albert’in envanterinde bu sergi için o kadar kıymetli eserler saklı ki…

Ayrıca sergi için Malezya İslam Eserleri Müzesi ile işbirliği yapılmış ve bazı eserler de Uzak Doğu’dan. Bunun dışındaki eserlerin tamamı Osmanlı coğrafyasından ve İran medeniyetinin ürünlerinden geliyor. Buna rağmen her iki ülkenin adının da sergide yer almaması üzücüdür diye düşünüyorum. İran’ın içinde bulunduğu politik ve ekonomik şartlar böyle bir beklenti içinde olmamıza imkan vermiyor. Ancak, Türk-İslam Eserleri Müzesi veya Sabancı Müzesi gibi envanterleri ve imkanları geniş olan müzelerin bu tip bir organizasyonlarda yer alması beklenmez mi? Yani sergiyi gezerken bu düşünceden sıyrılamıyorsunuz.

Ayrıntılara dalarsanız Türk seramik sanatının Avrupa’da nasıl etkili olduğunu, nasıl benzerlerinin yapılmaya çalışıldığını ama Türk seramiklerinin incelik ve canlı renk uyumunun yakalamadığına dair örneklerin de teşhir edildiğini görürsünüz.

Avrupalı diplomatlar, gezgin-ressamların İslam coğrafyasını algılayış şekilleri, Osmanlı sultanlarını, yönetim şekillerini, yeniçerileri, ibadethaneleri, kılık kıyafetleri, ve tabi ki harem yaşamını anlatan eserleri de dergide yer almış.

The Guardian Gazetesi serginin doğunun resmedilmesinde çıplaklık konusunun eksik kalmış olabileceğini belirterek bunun belki de objelerin British Museum sonrasında Malezya’da sergileneceğinden dolayı bu en dikkat çekici kısım biraz yarım kalmış olabilir deniliyor. Zira Melling’in bir eseri dışında bu konuda eser dikkatinizi çekmeyecektir. Zaten de hayal ürünüydü diyebilirsiniz ama Topkapı Sarayı’nın Harem Bölümü’nün ilk kısmı olan Zülüflü Baltacılar Ocağı’na giderseniz 1800’lü yılların başındaki Harem Gravürü ile Melling’in burayı nerdeyse olduğu gibi resmettiğini de anlarsınız. Hiç görmeden çizmek nasıl mümkün olmuş?

Serginin son kısmında doğunun 21. yüzyılda yetiştirdiği ve eserlerinde oryantalizmi sorgulayan dört kadın sanatçıya ayrılması ve içlerinden birinin de Türk olması da hoş olmuş.

Çıkışta yönledirildiğiniz sergi dükkanında gezdiğiniz eserlerle ilgili kitaplar, çeşitli objeler satın alabilirsiniz. Mesela lale veya karanfil desenli bir ayna, sultan veya harem dilberi portreli yastık kılıfları, hoş gerdanlı batılı kadınların boyunları için çini desenli ipek şallar, egzotik tatlar olarak nitelendirilen İngiliz malı Türk lokum kutuları, ayrıca süslü bir harem kadınının oturur vaziyetteki portresiyle desenlenen posta kartları, memlekette bir arkadaşınıza gönderebilirsiniz, ve diğerleri. Nazar boncuğunu da unutmamışlar…

İşte bu muhteşem doğunun sergisini Londra’da kaçırırsanız Kuala Lumpur’a uçmanız gerekir zira yılın geri kalanında da orda sergilenecekler.