Bilindiği gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan’n 2011’de gazete ve televizyonların yayın yönetmenleri ve sahipleriyle yaptığı o meşhur toplantı, günlerce medyada tartışıldı ve  “başbakan gazetelere talimat veriyor” diye kıyametler kopartıldı.

Elbette başbakanın, gazetelere talimat vermek ve onlara hedef tayin etmek gibi bir niyeti yoktu. Zaten, demokratik toplumlarda siyasi iktidarların medya üzerinde böyle bir yaptırım gücü olamaz ve de kabul edilemez.

Ama siyasi iktidarlar, demokrasinin ve ülkenin başına bela olan terörle ilgili bazı hassasiyetleri medyayla pekala paylaşabilirler. Hatta, toplumun ve demokrasinin çıkarları için aynı hassasiyeti medyanın da paylaşmasını rica edebilirler.

Yoğun haber trafiği içinde, haber iştahı ile terör örgütünün propagandasını yapma yanlışına düşmememiz gerektiğini ister başbakan söylesin, isterse sokaktaki vatandaş söylesin her iki görüş de değerlidir.

Nitekim, o günden bu yana gazeteler “terör” konusunda daha dikkatli ve özenli davranmaya çalışıyorlar. Ancak şimdi anlıyoruz ki, aslında Başbakan Erdoğan da, gazetelerin yönetmenleri de  boşuna bir gayret sarfetmişler.

***

Zira bugün, Kürt yazar Orhan Miroğlu’nun PKK terör örgütünü eleştiren yazısı Taraf gazetesinin editöryal patronu Ahmet Altan tarafından sansürlenmiş ve gazeteye konulmamıştır. Bu durum, Türk basın tarihinde bir ilktir. Ahmet Altan’ın, “vuruş ve karakter” fazlalığının arkasına sığınarak yalanlar üretmesi, “sansür” gerçeğini hiçbir şekilde değiştirmiyor. Kısacası Ahmet Altan, PKK’nın hatırı için bir Kürt aydınını susturuyor.

Ahmet Altan’ın, PKK’yı üzmemek için yazısını sansürlediği Orhan Miroğlu, Taraf’a gönderemediği yeni yazısında PKK ile ilgili bakın nasıl bir tespitte bulunuyor: “Öyle görülüyor ki, Türkiye’nin siyasi zemini, ve bu zeminin giderek demokrasi yönünde güçlenecek olması hiçbir şekilde PKK’yı tatmin etmeyecek ve PKK, demokrasi güçlendikçe silahın ve şiddetin önde olduğu psikolojik harp yöntemlerine dört elle sarılmaya devam edecek.”

İşte PKK, tam da bu demokratikleşme ortamına tahammül edemiyor. Bu yüzden de, Kandil’in ‘terör ortakları’nın da desteği ile cinayetlerine her gün bir yenisini ekliyor.

Ve PKK, Kürt halkının özgürlüklerini genişleten, demokratik standartlarını yükselten AK Parti iktidarına karşı da büyük bir öfke ve kin besliyor. Ancak ne hikmetse, PKK’nın şiddetini görmezden gelen Ahmet Altan, sürekli başbakanı ve hükümeti hedef alan bir kampanya yürütüyor. Ayrıca, Ahmet Altan’ın ve Taraf’ın PKK ile eş zamanlı olarak AK Parti düşmanlığı yapması da manidar...

Bu ülkede, öylesine sinsi ve zehirleyici bir ortam oluşturuluyor ki, doğrusu bunu anlamak mümkün değil. Öyle ki, bazı kalemler tamamen ‘sınıfsal’ nefrete dayalı bir AK Parti düşmanlığı yapabilmek için PKK’nın cinayetlerine mazeret üretmekten bile çekinmiyorlar.

Henüz ‘darbecilik günahları’nı bile temizleyememiş duayen bir yazarımız, bir taraftan bize demokrasi ve özgür gazetecilik dersleri veriyor, bir taraftan da Kandil ağzıyla, iktidarı Kürt sorunu konusunda adım atmamakla suçluyor. Yani, utanmasa açık açık PKK’nın ‘çözüm’ istediğini, ancak iktidarın güvenlikçi bir yaklaşımla bunu engellediğini yazacak.

El insaf...

Oslo sürecini bitiren PKK’nın Silvan katliamına rağmen bunu söyleyebilmek, nasıl bir vicdanın ürünüdür anlayan beri gelsin.

Ama biz, işin aslının bu olmadığını biliyoruz. Esas itibariyle Tayip Erdoğan, solcu beyaz Türklerin sınıfından değildir. Dolayısıyla, Kürt sorunu konusunda önemli adımlar atsa da, demokrasinin standartları yükselse de, bu çevreler için bir kıymeti harbiyesi yoktur. Ne yaparsa yapsın iktidardan gitmelidir, bunun için gerekirse PKK ile ittifak yapmaktan bile çekinmeyeceklerdir.

BDP, PKK silahıyla kabadayılık yapıyor

BDP, PKK’nın silahlarını arkasına alarak Başbakan Tayyip Erdoğan’a karşı kabadayılık yapıyor.

Başbakan Erdoğan’ın, BDP’li vekillere yönelik ‘Kandil’e gidin’ eleştirilerine sinirlenen BDP Genel Başkanı Demirtaş, hezeyan halinde Başbakan Erdoğan’a hakarete varan ifadeler kullanıyor.

Bu ne utanmazlıktır, hem dağa çıkıp silahlı terör örgütü üyeleriyle kucaklaşacaksınız, siyaset yapmak yerine sıkışınca Kandil’e sığınacaksınız; Başbakan, gerçek adresinizi gösterince de arkanıza terör örgütünün silahlarını alıp yalancı kabadayılık yapacaksınız. Eğer, Kürt halkına küçücük de olsa saygınız varsa, silahlı militanlarla oynaşmaktan vazgeçip Kürt halkının iradesine sahip çıkın.

(Star gazetesinden alınmıştır)