Çünkü bu konu hepimizi yakından ilgilendiriyor.

5 milyon vatandaşımız yaşıyor Avrupa’da.

Avrupa son yıllarda popülizm tehdidi altındadır.

Taha Akyol bu konuda bakınız neler yazıyor:

 “BATI çok ciddi krizlerin içindedir, popülizmin yükselişinde bu kriz bütün unsurlarıyla görülüyor:

Amerikalı Trump’ın, Avrupa’da da Le Pen, Wilders gibi İslamofobik popülistlerin Avrupa Birliği’ne karşı olmaları, son derece tipik bir göstergedir.

Yeni bir dünya savaşına asla hiç ihtimal vermiyorum fakat popülizmin insanlığa ağır faturaları olabilir diye endişeliyim.” (1)

Aynı gün Hollanda’nın Trouw gazetesinde de ABD’li uzman James Kirchick ile yapılan uzun bir röportaj yayımlandı.

James Kirchick’in,‘Het einde van Europa’ ‘Avrupa’nın Sonu’ adlı yeni kitabı geçen ay yayımlandı. 

 Büyük ses getiren bu kitapta yazar, Avrupa’nın geleceği açısından çok kötümser bir tablo çiziyor. James Kirchick, kitabında aynen Taha Akyol gibi Avrupayı tehdit eden en büyük tehlikenin popülizm olduğunu söylüyor. Örnek olarak da İngiltere’nin AB’den ayrılmasını (Brexit), Fransa’da Marine Le Pen, Almanya için Alternatif, Hollanda’da da Wilders’i veriyor.

AMERİKA NE İSTİYOR?

Yazar, “ABD Devlet Başkanı Trump’ın, AB’nin dağılmasından yana olduğunu yazıyor.  Bunun için üye ülkelerin İngiltereyi örnek almalarını öneriyor. Kirchick, bu konuda şunları söylüyor: “İkinci Dünya Savaşından bu yana böylesi bir durum ilk kez oluyor. Bu AB konusunda radikal bir kırılmadır. Hiçbir ABD Başkanı bunu istemedi. Aksine onların hepsi AB’yi destekledi.” (2)

Trump,  NATO’nun da işlevini tamamladığı düşüncesindedir. Oysa NATO’nun 5. Maddesi çok önemlidir. NATO üyesi bir ülkeye dışardan bir saldırı olursa bütün NATO üyesi ülkeler buna karşı koyarlar.

Hollandalı liberal (VVD) senatör Dr. Sybe Schaap (70), Wilders’i  NSB (Milliyetçi Sosyal Hareket) ‘den yani Nazilerden daha tehlikeli buluyor. Schaap şöyle diyor, “Nazilere karşı mücadele eden güçlü politik akımlar, liberaller, sosyalistler, Katolikler ve reformistler vardı. Ama şimdilerde böylesi güçlü ideolojik partiler artık yoktur. Bu durum da ırkçıların önünü açmaktadır.” (3)

Senatörün geçen yıl yayımlanan 'Rechtsstaat in verval' “Hukuk Devletinin Çöküşü” isimli kitabında ise Wilders başa geldiğinde nazilerin yaptığı gibi kitle kıyımları yapmayabilir. Ama devletin başında bir diktatör olarak kendine bağlı göstermelik parlamento ve göstermelik yargıçlarla istediğini yaptırabilir.

Bu iki kitabın Türkçeye kazandırılması büyük bir hizmet olur.

Demokrasinin, insan haklarının, refahın adresi Avrupa nereye gidiyor?

Bu gelişmeler bizleri çok yakından ilgilendirmektedir.

Ve de düşündürmektedir.

KAYNAKLAR;

Hürriyet gazetesi,   3 Nisan 2017

Trouw gazetesi, 3 Nisan 2017

Trouw gazetesi, 6 Eylül 2016