“En güzel olan alsın!” Mitoloji tarihinin en yıkıcı cümlelerinden biridir bu. Troya Savaşı’nı başlatan Altın Elma efsanesinde, tanrıçaların arasında başlayan güzellik rekabeti, sadece bir estetik meselesi değildir. Bu, özünde bir "değer görme" mücadelesidir. Bugün ise o elma, hâlâ elden ele dolaşıyor. Artık güzellik değil belki fakat başarı, güç, görünürlük ve üstünlük için.

Peki bu rekabet, bireyleri ve kurumları nasıl etkiliyor? Daha da önemlisi: Sağlıklı olan rekabetle yıkıcı olan arasındaki çizgi nerede başlıyor, nerede bitiyor?

Modern Çağın Elması: Tanınmak, Kazanmak, Öne Geçmek

Altın Elma efsanesinde Hera, Athena ve Afrodit arasındaki yarış, özünde “en iyi olma” arzusunun mitolojik temsiliydi. Bugün bu yarış artık ofislerde, ekranlarda, sunumlarda, LinkedIn gönderilerinde sürüyor.

McKinsey & Company’nin 2023 tarihli “Workplace Dynamics and Burnout” raporuna göre, yoğun rekabet ortamlarında çalışan profesyonellerin %49’u bir yıl içinde tükenmişlik yaşadığını belirtiyor. Aynı araştırmada, “başkalarıyla kıyaslanma baskısı”nın, çalışan motivasyonunu artırmaktan çok, güven duygusunu zedelediği ifade ediliyor.

Sağlıklı rekabet, gelişim için itici bir güç olabilir. Ancak kıyaslanmak ya da kendini sürekli başkalarıyla karşılaştırmak, öz-değer duygusunu aşındırır. Psikolog Leon Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi’ne göre, insanlar başarılarını değerlendirmek için kendilerini başkalarıyla karşılaştırma eğilimindedir. Bu durum, yukarıya doğru olduğunda (upward comparison), çoğu zaman “yetersizlik hissine” yol açar.

Yani rekabetin dozu kaçtığında bireyler artık ilerlemek için değil, geride kalmamak için çalışmaya başlar. Ve bu da içsel motivasyonu değil, dışsal baskıyı tetikler. Yıkıcı rekabetin temelde 3 büyük belirtisi var:

  1. Kazanmak için her şey mübah zihniyeti: Değerlerden ödün verilmeye başlanır.
  2. Başarının sadece bir ölçütle tanımlanması: Para, unvan ya da görünürlük dışında hiçbir başarı kabul edilmez.
  3. Paylaşımın tehdit olarak görülmesi: Bilgi, kaynak ya da fırsat paylaşımı rekabetle çelişir hale gelir.

Bu noktada, kurum kültürü de belirleyici hale gelir. Harvard Business Review’da yayımlanan bir makaleye göre, “iş birliğini teşvik eden kurum kültürleri, uzun vadede daha sürdürülebilir başarı getiriyor.” Yıkıcı rekabeti azaltmanın yolu, kıyas kültüründen uzaklaşıp kıymet odaklı bir yaklaşımı benimsemekten geçiyor. Ödüllendirme yapılırken yalnızca bireysel sonuçların değil, iş birliğinin ve sürecin de görünür kılınması önemli. Gelişim odaklı liderlik ise performansa bakarken potansiyeli de dikkate almayı, başarı tanımını çeşitlendirmeyi gerektiriyor. Etki, denge, öğrenme ve ilham gibi yeni başarı göstergelerini performans sistemine entegre etmek; hem rekabeti sağlıklı bir zemine çekiyor hem de ekiplerde daha sürdürülebilir bir motivasyon yaratıyor.

Altın Elma efsanesinde, elmayı alan Afrodit, sadece “en güzel” ilan edilmedi. Aynı zamanda Troya Savaşı’na neden olan zinciri de başlattı. Modern dünyada da ödüller, terfiler, alkışlar bazen görünmeyen krizlerin habercisi olabilir. Bazen “kazandık” sandığımızda aslında bir başka savaşa gireriz: benlik savaşı.

Gelişim için rekabet gerekir; ancak rekabetin karşıdan değil, içeriden gelmesi gerekir. Kendi dünkü halimizle yarışmak, kendi potansiyelimizin peşinden gitmek, uzun vadede hem bireysel gelişimi hem de kurum içi sağlıklı iklimi besler. “Başkalarıyla değil, kendinle yarış. Altın Elma senin değilse bile, kendi bahçende büyüyen meyveleri hatırla.” derler.

Bugünün iş yaşamında, “en iyi” olmak yerine “en sürdürülebilir” olmak fark yaratıyor. Altın Elma’yı almak isteyebiliriz fakat önemli olan o elmanın geldiği ağacı birlikte büyütmek.

Çünkü gerçek başarı; bireysel değil, kolektif, geçici değil, sürdürülebilir, yıkıcı değil, yapıcı olandır.

Ve biz, bu anlayışla ilerlersek, belki Altın Elma değil fakat altın kalplerin yer aldığı bir ekip kurabiliriz.

Diplomat Travel 860X300 Haber Alti

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

[email protected]

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

@indusefsun

#işkültürü #kurumkültürü #rekabetkültürü #liderlik #sağlıklıkültür #farkındalık #altınelma #kurumsalgelişim #ortakyol #ekipruhu #sürdürülebilirbaşarı