“Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan giy ol tacı, emin ol her beladan…”

 

Yıl 2023, aylardan şubat, kuşluk vakti… Dışarda ayazın en serti en acımasızı…Yerler ıslak, belli ki gece sema dudak bükmüş gözyaşları sel olmuş için için ağlamış durmuş. İki gündür okuduğum kitabın son sayfalarındayım. İçimdeki coşku gittikçe kabarmakta, sayfaları çevirirken kelimeler gözlerimin önünde pul pul dökülmekte…

Ey güneşin aydınlık yüzü, ey kalbimin Tahire’si! Yüzün duru suların aynası, gönlün bir okyanus… Ey elleri pamuklardan narin, ey gözleri zifiri karanlıkların mumu! Dudakların gül yaprağı, yanakların sedef tanesi. Ey kızgın ateşin soğuk şerbeti…

Ve işte son sayfa derken bitiverdi. Duraksadım. İçten içe hayıflanmaya başladım. “Hz. Hatice gibi olabilmek…” Çok mu zor günümüzde Hz. Hatice gibi olmak? Vakur ve güzel ahlaklı. Yardımsever ve samimi. Nefisperest değil menfaatperest hiç değil! Gözleri iyi bakan, kalbi temiz atan, dili güzeli söyleyen, saygıyı bilen… İnsan olmak meşakkatli bir iş. Meziyet gerektirir. İnsansan kusurun da var zayıflıkların da… Ancak kalplere temiz oksijeni ileten şeyin vicdan olduğunu bilen insan başka. Ruhu aç insan tehlikeli insandır, ne yapsan doyuramazsın. Hırsından dünyayı yedikçe nefsi sivri dişli canavara döner.

Edep meselesi de çok önemli. Edep perdesini yırtmadan, güzel ahlak içerisinde benliğimizi dosdoğru inşa etmek yüksek faziletlerin başında olan bir meziyettir.  Bir nevi hayatın mayasıdır edep. Kemale giden yolda edebin ne denli önemli ve zaruri olduğunu/olması gerektiğini günümüz insanında görmüyor muyuz? Edebin olmadığı bireyde güzel ahlak edebin olmadığı bir toplumda ise vicdan var olmayacaktır. Şöyle bir bakalım etrafımıza… Medya başta olmak üzere özellikle gündüz kuşağında ve sosyal medyada edebin baş tacı edildiğini göreniniz var mı?

Huzurun anahtarlarından biri de güzel söz diğeri ise tebessümdür bana sorarsanız. İkili iletişimlerde güler yüzlü olmak tatlı dil kullanmak arada oluşma ihtimali olan negatif enerjileri de bertaraf eder. Bir de olmazsa olmaz nezaket var tabii. Çağımızın nezaket anlayışından bahsetmiyorum elbette; çatal-bıçak kullanımından, kapalı yerlerde güneş gözlüğü takılmamasından, vedalaşırken yanaktan üç kez öpülmesinden, birine müsait olup olmadığını sormadan FaceTime yapmaktan, şarap kadehini ağzına kadar doldurmaktan, yemek masasında dirseklerin masaya konmasından vb. : )  İnsanı insan yapan edebin tohumlarından biridir nezaket. Nezaketin özünde sevgi ve merhamet vardır. Gözünün gördüğü görmediği yaratılmış, var olan her şeye karşı sevgi ve merhameti kapsar. Bakınız güzel ahlak deyince altından neler çıktı. Bunlar yelpazenin sadece bir yüzü. Monografi sık sık başvurduğum bir yöntemdir. Edep ve güzel ahlakla ilgili bir monografi yapmanızı tavsiye ederim. İnsan öğrendikçe, öğrendiğini uyguladıkça hafifliyor şu ağır ve kasvetli istasyonda. Her yer toz duman, göz gözü görmüyor, her an ne olacak endişesiyle kalpler feryat figan…sen edebe sarıl. Sen sarıldıkça edep de seni kuşattıkça ancak o zaman nefes alabildiğini hissedeceksin. Bunca safsatanın içinde her algıyı kabul ettin bağrına bastın, kimine can simidi gibi sarıldın kimini elinin tersiyle ittin ama aklın onda kaldı. Aklın kaldı çünkü toplumun çoğunluğu veya senin içinde bulunduğun çoğunluk dört elle sarılmışken sen kendini kara koyun hissettin. Çirkin ördek yavrusu olmaya hiç niyetin yok değil mi? Öyleyse sen de katıldın aralarına. İşte bende sana diyorum ki çık o kısır döngüden, artık hakikate ermenin vakti gelmedi mi, daha ne kadar ömrün batılla geçecek, o kadar uzun mu yaşayacaksın? Gel edepli ol, tatlı dilli ol, samimi ol. Oku. Araştır. Gerçek hazineye varış yolunda kimse senin ayağına çelme takmayacak. Gel kendini bul. 

Bunu yazmadan geçemem dediğim son bir paragrafım var. Asindetik nedir bilir misiniz? Kısaca, psikolojide düşünceler arasında mantıksal bağın olmaması durumuna diyoruz. Yıllardır televizyonda ve sosyal medyada hayretle şahit olduğum bir konu var: Türkiye’de kadın olmanın zorluğu! Neden sadece bizim coğrafyamız kadınlar için çok meşakkatli neden bu vurgu hep Türkiye başta olmak üzere Orta Doğu ve Asya ülkelerine yapılır? Avrupa’da, Amerika’da kadınların ayaklarının altına kırmızı halılar seriliyor, baş tacı ediliyor da bizim mi haberimiz yok? 1934’te kadınlarına seçme ve seçilme hakkı veren Türkiye değil de 1971’de tanıyan Avrupa’nın gözdesi İsviçre miydi? Yoksa 1882 doğumlu Virginia Woolf’un “Çimlere basmak kadınlara yasaktı erkeklere değil” cümlesi İngiltere’de değil de bir Orta Doğu ülkesinde mi söylenmişti? Uzun yıllar yurt dışına çıkmış ve Londra’da yaşamış biri olarak altını çizerek söylüyorum ki bunları iddia edenler tam anlamıyla Asindetik yapıda kişilerdir. Bu vurguları usanmadan tekrarlayanların ne yapmaya çalıştıklarını anlayabilecek zekaya sahibiz elbette. Bu konuşmaları cahilce yapan veyahut başka emeller peşinde olanların sırtına yapışarak birer asalak gibi bunları görev edinenlere önerecek çok fazla kitabım var. Biraz tarih biraz biyografiyle kir bağlayan zihinlerini bir nebze temizleme fırsatı yakalayabilirler. 

Sen gel edepli ol. Samimi ol, riyakâr olma. Edebin olmadığı yerde insan da olmaz. Her birimizin edepli bir yaşam sürmesi umuduyla…