Kensington Sarayı bünyesinde bir sergi bugün başlıyor; ‘Untold Lives’ ismiyle ki saray çalışanları, isimsiz kahramanları ve onların bilindiği kadarıyla ilginç hayat hikayeleri sergilenecek. Kraliyet sarayları üyesi iseniz bugün yalnızca size özel ama diğer günler artık herkes girebilir. Bugün en çok ziyaret edilen, en gözde saraylardan biri değil elbette ama dönemin özelliklerini, inşa sebebini, kimin bahçesine yapıldığını bilmek isteyeceksiniz. 

Hele bir de içindeki duvar resimlerindeki Mehmet ve Mustafa isminden bahsedersem ilginiz artar sanırım. Zaten serginin konusu da diğer saray hizmetkarları ile bu iki ilginç şahıs tabi; Mehmet ve Mustafa…

O zaman sıkıcı olmayan tarihine geçmeden önce İngiliz tarihçileri de yakından ilgilendiren ve duvar resminde bu kadar görkemli ve merkezi bir konumda olmalarını merak ettikleri Mehmet ve Mustafa’dan bahsedeyim.

Kensington Sarayı’ndaki duvar resimlerinde pagan dönem tanrı ve tanrıçaların betimlemelerinin yerine 18. yüzyıl saray erkanı çizilmiştir. Roma’ya gidip feyiz alan William Kent isimli sanatçının fikri ve eseridir bu resimler. Saraylıların kimlerden oluştuğunu ve nasıl kıyafetler giyindiklerini anlamamıza yardımcı olan resimler çizdi ama saray koridorlarında dolaşan herkesi koydu; soylular ve hizmetkarlar iç içe. İçlerinde Hanover’dan gelip İngiltere tahtına oturan Kral Birinci George’un yanında getirdiği Mehmet ve Mustafa isimli iki uşak da var. Kralın banyosunu yaptıran ve esvapçıbaşılığını da yapan iki özel kişi. Yani ‘Secret and Privy Room’ denilen en özel anına hizmet etmekten söz ediyoruz.

 

Geleneklere göre ‘King goeth to make water’ denilen ve bizde de eskilerin deyimiyle ‘su dökmeye’ giderken krala eşlik etme onuruna haiz olan hizmetkar saraydaki en güçlü kişi kabul edilirdi. Bu, iyi bir eğitimden geçen saray çalışanlarının yükseleceği bir mevkiydi. Bu geleneği bozan Mehmet ve Mustafa da 18. yüzyılda Londra ticaret ve cemiyet hayatında var olmaya başlayan müslüman cemaatini analiz eden İngiliz tarihçilerin gözdesidir. Hatta bazı tarih dernekleri/toplulukları kahve, çay ve baklava eşliğinde seminerler düzenleyerek krala bu kadar yakın, kral merdivenlerindeki bu gizemli Türk hizmetkarları, varlıklarını, duruşlarını, krala kadar yükselişlerini analiz edip ipucu yakalamaya çalışıyorlar hala.

Bizdeki padişahın ibrikçibaşısı görevini biliriz. Her ne kadar bu alay konusu olan bir şey olsa da padişahın özel yaşamının içinde bu denli yakın olan birinin görevinin kıymetli olduğu, özel banyosunda padişahın yanında sadece ibrikçibasının olduğu düşünülürse kıymeti daha iyi anlaşılır. Tıpkı başmabeyinci, baştabib, berbercibaşı, esvapçıbaşı, seccadecibaşı ve tütüncübaşı ile eşdeğer; ibrikçibaşı…

Kralın Türk uşaklarının savaş esiri oldukları ve İngiltere tahtına çıkarken 1. George ünvanını alan Georg Ludwig’in Almanya’dan gelirken maiyetinde oldukları tahmin edilmektedir. Hangi savaşta esir düştükleri bilinmez ama Osmanlı Prusya ilişkileri 1700’lü yılların tam da başında başladı, 1699 Karlofça Anlaşması’nı hangimiz bilmeyiz. Bu anlaşma sonrasında Osmanlı Avrupa ile daha barışçıl ilişki sergilemeye başladığı için Berlin'e ilk Osmanlı heyeti de bu dönemde gönderildi. Yani bu kısım ile dahi ilgili olabilir. 

 Anlayacağınız Mehmet, kralın iki Türk uşağından biriydi. George I'e yakındı ve çok güvenilirdi, bu yüzden görevleri geleneksel bir uşağın ötesine geçti. Mehmet'e, Kral'ın kendisine ne kadar saygı duyduğunu gösteren I. George'un isteği üzerine bir unvan verildi. Kral Birinci George’un has cüzdanının bekçisi (keeper of the Privy Purse) Mehmet von Könsigstreu ve hanımı Marie Hedwig ki Hannover Hanedanlık Sarayı’ndaki ilk farklı ırklar arasındaki evliliğe işaret ediyor.

Saraydaki sergiye gelirsek…Whitehall Sarayı’nın kiri ve pasından kaçıp yeni ve havadar Kensington Sarayı’na geldi hanedan başı Kral III. William ve Kraliçe II. Mary, 338 yıl önce. Bugüne kadar da bu sarayın sakinlerinden sadece Kraliçe Victoria ve Lady Diana Spencer öne çıktı, diğerleri gölgede kaldı. Saray çalışanlarına hiç sıra gelmedi bile ve sergi bu hikayeleri gün yüzüne çıkarıyor. Dedim ya; kralın merdivenlerinden sarayın üst katına çıkarken Yunan ve Roma tanrı-tanrıçaları değil de saray çalışanları, nedimeler, uşaklar, süt anneler, soytarılar yani hizmetkarların hayatı resmedildi. Aslında onlar saray yaşamının merkezindeydiler ama sesleri çıkmıyordu diye bakıyor günümüz tarihçileri ve küratörleri bu duruma. Yani perde arkasında veya gölgede kalmış saray çalışanları ve gözden kaçanlara bir ışık…

E tabi içlerinde fare avcısından William Timms gibi 46 yıl boyunca 4 ayrı hanedan başına hizmet eden sucu da var. 

Yine sergide kökenlerine ve kimliklerine odaklanılan Mehmet ve Mustafa en ilginçleri tabi. Daha önce İngiltere'de hiç görülmemiş bir portre de geliyor; Ömer Koç Koleksiyonu’ndan. Mustafa da Ernst August Mustapha von Misitri ismiyle ne şahane duruyor değil mi? Yani kralın şahsi uşağı.

Sadece bu iki şahıs ve portreleri için kıymet verilip zaman harcanacak bir sergi, sarayda sergi, saray sergisi, saray çalışanlarının sergisi; Kensington Sarayı...hazır resmi sahipleri resim değil fotoğraf sanatıyla uğraşırken ve gündemimizi meşgül ederken bir aralama olsun size.