Yunan mitolojisinde yer alan İkarus’un hikâyesi, insanoğlunun kadim sorusuna ayna tutar: “Ne zaman büyüme arzusu, yıkıma dönüşür?” Bu sorunun yanıtı, sadece mitolojik bir öyküde değil; günümüzün iş dünyasında, sosyal ilişkilerinde ve kişisel hedeflerinde yankılanmaktadır.
İkarus, babası Daidalos tarafından balmumu ve tüylerle yapılan kanatlarıyla göğe yükselir. Ancak Daidalos ona uyarıda bulunur: Ne çok alçaktan uç, denizin nemi ıslatmasın; ne çok yükseğe çık, güneş balmumunu eritmesin. Bu uyarı, bir çocuğa değil; aslında tüm insanlığa yapılmış evrensel bir hatırlatmadır: Dengeyi koru. Ancak İkarus, özgürlüğün sarhoşluğuyla güneşe daha da yaklaşır ve sonunda düşer. Bu düşüş, yalnızca fiziksel bir kaybı değil; ölçüsüz hırsın bedelini temsil eder.
Hırs, psikoloji literatüründe iki farklı biçimde tanımlanır:
· Sağlıklı hırs, bireyin kendini geliştirme arzusu, hedeflerine ulaşmak için motivasyon üretme becerisiyle ilişkilendirilir.
· Yıkıcı hırs ise, başarma arzusu ile benlik algısının iç içe geçerek bireyin sınırlarını görmezden geldiği, dışsal başarıya içsel dengeyi feda ettiği bir tutum olarak tanımlanır (Ryan & Deci, 2000; Baumeister, 2005).
İkarus’un güneşe yaklaşması, bu bağlamda kontrolsüz özgüven, geri bildirimi reddetme ve uyarıya kulak tıkama davranışlarını temsil eder. Modern birey için bu;
– Sosyal medya başarısına körü körüne odaklanmak,
– Sürekli büyüme odaklı kariyer hedeflerinde tükenmişliğe düşmek,
– İçsel boşluğu dışsal ödüllerle doldurmaya çalışmak şeklinde tezahür edebilir.
Gelişim psikolojisinde cesaret, konfor alanından çıkarak bilinmeyene doğru adım atmaktır. Ancak bu cesaret, yönsüz kaldığında ölçüsüzlüğe dönüşür. İkarus’un hikâyesi, riskin zekâyla yönetilmediğinde nasıl bir tehdide dönüşeceğini gösterir.
Kariyerlerinde aşırı kontrolcü hale gelen yöneticiler, her projeye “evet” diyen girişimciler, kendine hiç mola vermeyen “mükemmel çalışanlar” — işte bunlar günümüzün modern İkarus’larıdır. Hepsi uçarken düşebilir. Çünkü ölçüsüzlük, içsel pusulanın sessiz kalmasıdır.
Hikâyenin gizli kahramanı Daidalos, aslında bilgelik ve stratejiyi simgeler. Kendi yarattığı kanatların nasıl kullanılacağına dair net uyarılarda bulunur. Bu, günümüzde “koçluk”, “mentorluk” ya da “rehberlik” kavramlarıyla örtüşür. Ancak birey bazen yükselmenin heyecanıyla bu sesi duymayı reddeder. Ve tıpkı İkarus gibi, rehberliğe sırtını döndüğünde kendi düşüşünü hazırlamış olur.
Maslach ve Jackson’ın geliştirdiği tükenmişlik modeli, bireyin yüksek beklentiler ve sürekli başarı arayışı içinde duygusal çöküntü yaşadığını ortaya koyar. Bu durum, özellikle yüksek hırs düzeyine sahip bireylerde, ölçüsüz hedeflerin sürdürülemezliği ile tetiklenir. Aynı zamanda, narsistik eğilim gösteren bireylerde hırsın gerçeklikten kopması, “yenilmezlik” illüzyonu yaratır. İkarus'un düşüşü bu anlamda, günümüz bireyinin karşılaştığı başarı yanılsamasına dair bir metafordur.
Her hikayeden alınacak dersler vardır. Kişisel gelişim için İkarus’tan 5 ders alabiliriz:
1. Yükselmeden önce yönünü belirle. Hedefsizlik içinde yükselmek, rotasızlıkta kaybolmak demektir.
2. Geri bildirimi tehdit değil, pusula olarak gör. Daidalos’un sesini duymak, düşüşü önler.
3. Cesaretin yanında strateji de olmalı. Cesaret varsa akıl da olmalıdır; yoksa uçuş kısa sürer.
4. Dinlenmek, ilerlemenin düşmanı değil, ortağıdır. Mola vermeyen kanatlar daha çabuk erir.
5. Sınırlar, seni kısıtlamaz; yönünü netleştirir. Her başarının bir dengesi vardır. Aksi hâlde düşüş kaçınılmazdır.
İkarus’un düşüşü, yalnızca uyarılara kulak tıkamanın değil; dengeyi yitirmiş hızın da metaforudur. Bugünün dünyasında başarı hızla, güçle, görünürlükle ölçülüyor olabilir. Bununla birlikte gerçek gelişim sakinlikte, derinlikte ve sürdürülebilir ilerlemede gizlidir. Aklımızda olsun, her düşüş bir uyanıştır. Ve yeniden uçmayı öğrenenler, bu kez bilinçle yükselir.
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun
#ikarusundüşüşü #hırsvedenge #kişiselgelişim #özfarkındalık #stratejikcesaret #başarınınbedeli #mitolojidenöğrenmek
