İki gündür size dünyaya dökülen medya haberlerinden derlenen ve Çin\'in kabaca 10 yıllık bir plan çerçevesinde önce 2009 yılında yuan cinsinden ticaret yapmayı başlattığını, sonra geçtiğimiz günlerde vatandaşları ve yabancıların sınırlı miktarda da olsa Yuan dışarı çıkarmak ve içeri sokmak işlemlerine Hong Kong üzerinden izin vererek deneme yaptığını aktardık. Sonra da hazırlanan bir rapora dayanarak 3, 5 ve 10 yıllık bölümler içeren bir süreçte sermaye hareketlerini serbest bırakma, banka istemini ve reel sektörü rekabete alıştırmayı ve devlet yerine piyasayı devreye sokarak, parasını da konvertibl hale getirme girişimi yapmaya başlayacağını bildirdik. Çin aslında bu reformlara mecbur çünkü büyüme hızı üç vakittir önemli ölçüde yavaşlayacak. Ama bu arada toplam dünya üretiminin önemli bir kısmını da yaptığından da artık dünyada sözünün geçmesi, parasının dünya parası haline gelmesi arzusu da var. Bu nedenle de iç ekonomide reformları derhal yapmaya başlaması gerektiğini vurguladık.


Peki neler yapılması gerekiyor? Dünyaya açılabilmek için iç ekonomi politikasında neler yapılması gerekiyor?
Tabii ki Çin\'in sonunda finansal sistemini dünyaya açması gerekiyor ama eğer başka hiçbir değişiklik yapmadan buna girişirse felaket olur. Bunu zaten muhafazakar yapısı olan Çin yöneticileri biliyorlar. Biz içeride bankacılık reformu yapmadan ve kamu maliyesini düzeltmeden 1989 yılında konvertibiliteye balıklama atladığımız için 1994 ve 2001 krizlerini yaşamıştık. Çin dünyada biz ve daha birçok ülkenin kötü deneyimlerini bildiği için bu şekilde bir intihar yolu seçmeyecektir tabii.


Şimdi artık biliniyor ki, reel olarak negatif faiz hadleri, yani enflasyondan düşük faiz ülkeleri birkaç kötü sonuca götürüyor. Çin gibi vatandaşın gelirinin yüzde 55 kadarını tasarruf ettiği bir ülkede faiz devlet tarafından kontrol edildiği ve enflasyonun altında kaldığı bir düzende, kamu yönetimindeki banka sisteminde, aldığı krediden daha fazla mevduatı olan hane halkı, zorla aşırı miktarda konut inşaatına yatırıma angaje olmaya itiliyor demektir. Diğer taraftan negatif reel faiz birçok şirketi de sermaye yoğun ve istihdamı az yatırıma itiyor demektir. Halbuki birçok ülkenin hafif sanayi türü yatırıma ve daha çok hizmet sektörü faaliyetine gereksinmesi vardır. Kaldı ki bu durum yatırımı arttırırken, tüketimi de kısmaktadır. Yani tasarruflar bir tür vergilendirilmiş olur, getirisinin bir kısmı gasp edilmiş olur. Bu da aşırı doz döviz rezervi biriktirilmesine neden olduğu gibi döviz kurlarına da sık sık müdahale edilmesi gereğiyle sonuçlanır. Sonuçta da sistem arzu edilen yeni ekonomik sisteme gidilmesine engel olan olgulara yenilir.
Bu yazılanları Türkiye defalarca yaşadı.


Şimdi Çin\'de ilan edilen reform taslaklarına göre Çin reformları yavaş yavaş yapacaktır. Birincisi dolar bazlı döviz ve menkul kıymet stokunu azaltacak ve içerdeki sermayenin dışarıya çıkmasına izin verecek, ABD dışı Batı ülkelerinde yatırım yapmayı arttıracaktır. Bu arada Çin\'in tasarruf miktarı artacak ve dış dengesi ise bir miktar bozulacaktır. Parası da değerlenecektir. Çin\'in yıllık tasarrufları Martin Wolf\'un verilerine göre 3 trilyon doları aşmaktadır. Bu rakam ABD\'nin brüt tasarruflarından yüzde elli kadar daha fazladır. Bu fonların dışarıya çıkması dünya genelinde de önemli etkiler yaratacaktır. Çin\'in finansal kurumları da şüphesiz dünyanın en büyükleri arasında yer alacak, hatta en büyükleri olacaktır.


Çin \'in daha dengeli, daha sakin bir büyüme yoluna girmesi aslında hem Çin hem de diğerleri için faydalıdır. Ancak bu finans kesiminin regülasyonu, para politikası ve döviz kuru rejimi arasındaki koordinasyon ve tutarlı ve yavaş yaklaşım gerçekleştiği takdirde olumlu sonuç verir. Bu başarılırsa da Çin birçok büyük ekonominin ve bu arada da Türkiye\'nin yaşadığı tür sorunları ve krizleri yaşamaz.


Özetle dış ekonomide dünyada yer almak için yapılacak reformlar, ülke içindeki gerekli değişiklikler yavaşça yapılmadan zararsız gerçekleşemez. Biz bunu bilmiyor veya önemsemiyorduk, acele ettik ve battık.  Çin ise biliyor ki tedbirli ve yavaş!

AKŞAM