Önce geçen cuma ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke, şu anda bir icraat kararı olmadığını beyan etti ama gerekirse elden gelen her şeyi yapacağını ve ek likidite enjeksiyonu silahını tekrar kullanabileceğini açık seçik söyledi. Ama ABD'nin kasım ayındaki seçimleri bitene kadar pek bir şey yapılmayacağı da düşünülüyor.
Diğer taraftan pazartesi günü Avrupa Merkez Bankası adına konuşan Mario Draghi 2 veya 3 yıl vadeli kamusal tahvilleri ikincil piyasadan alabileceğini, bunun kurallara aykırı olmadığını açıkladı.
Ama en son açıklanan verilerde işlerin çok zor olduğu görünüyor. ABD daha iyi durumda ama örneğin son yıllarda dünyayı taşıyan Çin ve diğer Asya ülkelerinde, Kore ve Avustralya gibi istikraralı gözüken ülkelerde bile istatistikler durgunluğa işaret ediyor. Benzer şekilde Euro Bölgesi'nin de resesyonda olduğu sık sık konuşuluyor. Bu arada kafalardaki eski soru da şu: Avrupa siyasileri kıpırdanana kadar yıllar geçti ve şimdi, acaba Almanya mı euroyu terk etse veya  Yunanistan mı? Ama medyaya düşenlere göre çıkış için 'silahı en önce çeken' galiba Bulgaristan oluyor.
Bulgaristan Avrupa Birliği'nin en fakir üyesi idi ama euro tek para sistemine girişi en ciddiye alıp, gereken adımları atarak Avrupa Birliği'nin yere en sağlam basan ülkesi haline gelmişti.
Ancak dün medyaya yansıyan haberlerde Bulgaristan'ın yaptığı tüm hazırlıklara rağmen euro sistemine geçme fikrini ve takvimini dondurduğu ilan ediliyordu.

NEDEN DONDURDULAR?

Sofya'da, ülke vatandaşları üçüncü kemer sıkma yılını yaşamaya hazırlanırken, Başbakan Boyko Borisov ve Maliye Bakanı Simeon Djankov yaptıkları açıklamada tek para birliğine girme planlarını rafa kaldırmaya karar verdiklerini, AB ekonomik gelişmelerinin onları bu karara zorladığını, blokun geleceği konusunda ciddi endişeleri olduğunu söyleyerek kamu oyunu farklı bir yaklaşıma hazır olmaya davet ediyorlardı. Artık  euro tek para sistemine girmeyi faydalı olarak görmediklerinin altını çiziyorlardı. Bulgaristan yöneticilerine göre bugün euro tek para sisteminde olmanın faydası pek yoktu ama yüksek maliyetleri vardı ve kuralların ne olduğu da pek belli değil idi.
Halbuki Bulgaristan euroya girebilmek için ücretleri ve emekli maaşlarını 2011 yılında düşürmüş ve bütçe açığını GSMH oranı olarak yüzde 2.1 düzeyine indirmişti. Bir yandan 1997 yılından bu yana kullanılan 'para kurulu' veya currency board denen yaklaşım döviz kurunu sabit tutarken ve Lev adlı mahalli parayı euroya sabitlerken, kemer sıkma vatandaştan büyük fedakarlıklar talep etmişti. Sonuçta aslında bugün Bulgaristan euroya girmek için tüm şartları yerine getirmiş durumda idi ama bu sefer kendisi girme kararını donduruyordu.

YAVAŞLAMA ETKİSİ
Maliye Bakanı Djankov ülkenin bu yıl sadece yüzde 1.5 civarında büyüme yaşayacağını ama Euro Bölgesi'nin beş yıl kadar bir süre için sıfır büyüme ile yaşayamak zorunda kalacağını düşündüklerini söylüyordu. Bu kötümser değerlendirmenin, Almanya'nın kemer sıkma konusundaki ısrarını değiştirmeyeceği inançlarından kaynaklandığını da alenen vurguluyordı. Bulgaristan geçen yıl yüzde 1.7 hızla büyümüştü, Avrupa Kalkınma Bankası ise bu yıl Bulgaristan'ın ancak yüzde 1.2 büyüme yaşayabileceğini tahmin ediyordu. Bulgaristan'da işsizlik de şu anda yüzde 12 düzeyine yükselmiş bulunuyor. Bulgaristan daha temmuz ayında 1.2 milyar dolarlık bir Eurobond tahvil ihracı yapmış ve bonoya düşünülenden çok fazla talep gelmişti. Ancak Bulgaristan sadece Avrupa'nın genel gidişatından değil, kendi komşularının sorunları nedeniyle de endişeli idi. Örneğin Romanya bir türlü siyasi krizden çıkamıyordu, Sırbistan ve Makedonya gibi komşuları ise kurtarma fonu desteğiyle yaşıyorlar. Türkiye'nin yavaşlaması da Bulgaristan'ı etkiler!


(Akşam gazetesinden alınmıştır)