Bazı insanlar kafalarını hala çalıştırmıyorlar. Sanki beyinleri eksi 300 derecede donmuş ve tüm fonksiyonlarını kaybetmiş gibiler. Ya da mankurtlar gibiler. Mankafa olmuşlar. Türkiye bütün süper ülkeler için, bütün emperyalist, sömürgeci global çakallar için tam bir şölen sofrasıdır. Türkiye tüm tilki tüccarlar için, tüm ölü soyucular ve tabut hırsızları için muhteşem bir pazardır, harika bir tezgahtır. Türkiye tüm sosyal şarlatanlar ve insan mühendisi palyaçolar için tam bir laboratuvardır. Tiyatrodur. Sirktir.

Tarımı, ziraatı, hayvancılığı, akarsuları, nehirleri, gölleri ile, dağları ve ovaları ile, limanları ile Türkiye cennetin bir sanal tasviridir veya cennetin maddeleşmiş halidir. Türkiye’yi parçalara ayırıp lokmalar halinde yutmak için Sevr anlaşmasını Vahdettin padişaha ve Damadı Ferit hükümetine zorla imzalattılar. Mustafa Kemal Paşa’yı bu kağıt parçası bağlamadı. Çünkü tüm Türkiye adına, tüm Türk Milleti adına iki tane satılmış veya esir alınmış, rehin alınmış, sindirilmiş, bastırılmış, korkutulmuş saray maskarası imza atamazdı. Üstelik bu Türk milletinin menfaatlerini bir çırpıda yok hükmünde sayıyorsa bu imza, bu imzanın kendisi de ve imzayı atanların kendileri yok hükmünde sayılmalıydı.

Mustafa Kemal Atatürk’ü incelerseniz, analiz ederseniz, savaştan ve kan dökülmesinden, düşmanlıktan nefret  eden bir  adam olduğunu anlarsınız. Aklı başında her asker gibi yani! Barış, sevgi, dostluk, medeniyet adamıydı Mustafa Kemal Paşa! Bu yüzden, işte bu yüzden, Türk  Milletine karşı sevgisi, dostluğu çok ağır bastığından ötürü ve dünyada sulh için yurtta sulh ilkesine inandığı için bu Sevr idam fermanını yok hükmünde saydı. Düşünün! başka ülkelerden birileri gelmiş ve tapusu size ait, size babanızdan miras kalmış  bir evi, çiftliği başka ülkelerin tüccarlarına hibe ediyorlar ve içindeki çoluğunuzu çocuğunuzu da hibenin hibesi promosyon olarak  bedava köle niyetine parasız  satış yapılanlara bağışlıyorlar ve bunun için uluslararası kağıtlar, noter senetleri, sözleşmeler falan imzalamışlar. Sen ne yaparsın? Kuzu kuzu ‘’ Takdiri İlahi böyleymiş! ‘’lafını söyleyip boynunu mu bükersin yoksa ‘’ Bağımsızlık benim karakterimdir ‘’ deyip silaha mı sarılırsın?

Mustafa Kemal adalet için, milletinin bağımsızlığı için savaştı. Şan, şöhret, makam, para, rütbe, madalya, otorite, güç, saltanat  için değil! Hiçbir kuş beyinli bunu anlayamadı! Ama bu gezegenlerin içinde , evrenin içinde en soysuz yıldız olan dünya gezegeninde haksızlıklar, düşmanlıklar, pislikler, nefret, intikam, kin duyguları hiç azalmadı. Tam tersine sürekli arttı.

Küresel sömürgeci gangsterler Sevr anlaşmasının daha da fecisini, daha da küreselini hazırladılar ve Ilımlı İslam, BOP projesi , AB standartları, normları isimleri altında uygulamaya soktular. Bir taraftan da din, mezhep, etnik farklılıkları deştiler ve bu deştikleri yerleri kara deliklere çevirerek bu kara delikler içinde silahlı terör örgütleri, cemaatler kurdular. İsimlerini boş verin. Terör örgütleri, cemaatler falan hepsinin özet biyografisi ve özgeçmişi işte budur!

Vurun kahpeye filmini izlediniz mi? Türk Ordusunun muvazzaf ve emekli subayları, Atatürk sevdalısı gazetecileri, bilim adamları, akademisyenleri, işte o filmde hedef gösterilen Atatürk’ün yetiştirdiği kadın öğretmen gibi ‘’ Vurun kahpeye !’’denilerek hep hedef gösterildi.

Şimdi gelinen nokta şudur! ‘’ Vurun kahpeye!’’ diyerek ipe gönderdiğiniz, rutubetli ve fareli koğuşlarda aşağılayarak çürümeye terk ettiğiniz, sonra da ‘’kumpas kurmuşlar, pardon!’’ diyerek çıkarttığınız emekli ve muvazzaf askerlerden, aydınlık ruhlu gazetecilerden, akademisyenlerden, Mustafa Kemal’in askerlerinden medet umuyorsunuz ve ‘’ Bizi kurtarın!’’ diyerek onların gözlerinin içlerine bakıyorsunuz.

Hani onlar darbeciydi, hani onların şehitleri kelleydi, hani onlar yan gelip yatardı, hani onlar fuhuş ve casusluk çetesi kurmuşlardı, hani onlar silahlı terör örgütleriydi…

Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var. Bunlar daha çok iyi günlerimiz. Daha neler göreceğiz! Bekleyin bakalım! Daha siz Mustafa Kemal’in kemiklerinin saklandığı Anıtkabir’e gidip Ondan özür dileyeceksiniz  ve ‘’  Kıymetini  bilemedik büyük Türk! Bağışla bizi büyük  insan ! ‘’ diyerek ağlayacaksınız! Çünkü gittiğimiz yol hayırlı bir yol değil ve hala dört nala bu yolda sersem tavuklar gibi koşanlarımız var!

Vedat KUŞAKLI

k.vedat@windowslive .com