Mustafa Çelik: Unutmayın özrünüzle değil, kişiliğinizle tanınmak ve her şeye rağmen yaşamı eksiksiz yaşamak emek ister. Kıpırdayın ve yaşamla küsüştüğünüzü düşündüğünüz noktadan yeniden başlayın. Yalnız değilsiniz.

 

2012 yılını geride bırakıyoruz.

Yarın son gün...

Sekiz yıl önce böyle bir günde “Yaşam her şeye rağmen güzeldir” başlığıyla bir yazım okurlarla buluşmuştu.

2011 Kasım’ında bedenen aramızdan ayrılana Mustafa Çelik’in anısına o yazımı bir kez daha sizlerle paylaşmak istedim.

Azıcık dikkatle okursak, neden yazıyı sizlerle buluşturduğumu mutlaka çok rahat anlarsınız...

***

“Bir yanda yaşamın günlük akışı içerisinde küçük basit hesapların kirletmeleri, öte yanda her türlü olumsuzluğa rağmen canlı olmanın, yaşamanın hakkını inadını vermek isteyenlerin savaşı.

Hiç bir zaman Poliyannacılık oynamadım. Hayatı tüm gerçekleriyle kabul ettim.

Bardağa baktığım zaman dolu kısmı gördüğüm gibi boş kısımları da gördüm.

Yaşamın zorlukları karşısında bir an bile pes etmedim.

En çok nankör insanlardan tiksindim. Ama sonuçta onları bile oldukları gibi kabul ettim. Ne yapacaksınız ki? Tüm insanlar bir değil. Hele işin içine bir de siyasi hırs girdi mi adamın gözü kendi çıkarları dışında hiç bir şeyi görmez. Böyle insanlara söyleyeceklerinizi söyledikten sonra bırakacaksınız kendi hallerine, yüz yüze geldiğiniz zamanda şöyle bir gülümseyecekseniz. O kadar.

Bu tip insanlar aslında özürlü insanlardır. Biz hep fiziki özrü olanlara özürlü deriniz. Ciddi bir uyum programı aldığı zaman böyle insanlarımız yaşama uyumu sağlarlar. Özürlerini teknik yardımla, en önemlisi beyinlerinde, gönüllerinde, ruhlarında, yaşama bakış açılarında yaptıkları devrimle yenerler.

Toplumsal yaşamda esas sorun sevgi özürlü, normal görünümlü gerçek özürlülerdir. Onları topluma kazandırmak çok zor. Hele bir de hasbelkader önemli bir konuma gelmişlerse bunlar toplumun en önemli derdidir.

Bunları aklımdan geçmesini tetikleyen dün akşam (29 Aralık 2004) KT Ortopedik Özürlüler Derneği Başkanı Mustafa Çelik’ten aldığım mektup oldu.

Telefonla ulaştığımda saat 23.00’ü geçmişti. Gecenin o saatinde hala dernek çalışmalarıyla ilgiliydi ve evinde değildi.

Mektubun kimlere gönderildiğini sordum. Tek sözcüklü bir yanıt verdi. “Dostlarımıza.”

Mustafa Çelik ve arkadaşları tarafından dost görülmek benim için ciddi bir onur ve mutluluk nedenidir.

Mustafa Çelik’in mektubu yazılış nedenini çok iyi anlatıyor.

İşte Mustafa Çelik’in mektubu:

“ Merhaba,

Ben Mustafa Çelik. 1982 yılında geçirdiğim trafik kazası 18. yaşımda kendimi tekerlekli sandalyede bulmamı sağladıktan sonra önce bocaladım, sonra kendimi buldum ve yaşama bıraktığım yerden yeniden başladım.

Bu yeniden başlamada ‘Özrümle değil, kişiliğimle tanınma arzusu’ her zaman yol göstericim olmuştur. 1990 yılında bireysel olarak başlatıp yön verdiğim ve bugün başkanı olduğum KT Ortopedik Özürlüler Derneği’nce yürütülmekte olan ‘özürlü kişilerin özürsüz kişilerle şanslarının eşitlenmesi çalışmaları’ tamamen bu arzuya ve bu temel hedefe dayanmaktadır.

Özrümüz bazı hareketlerimizi kısıtlıyor olabilir. Ama her zaman bu eksikliği gidermenin yolları vardır. Önemli olan bedenin biçimi, eksiği, fazlası veya hangi vücut parçamızla hangi işi yaptığımız değil, o eksik kalan, yitirdiğimiz fonksiyonlarımızdan arta kalanlarla, onlara yükleyeceğimiz yeni fonksiyonlarla gereksinimlerimizi karşılayabilmek ve yaşamı eksiksiz sürdürebilmektir.

Vücudumuzdan eksilenler, uzuvlarımızın yitirdiği fonksiyonlar yaşamı eksiltmemeli, eksiltememelidir. Bunun için eksilen uzuvlarımızın yerine aklımızı ve yüreğimizi koyabilmeliyiz. Aklımız ve yüreğimizle, yitirdiğimiz uzuvlarımızın yerine getirmekle yükümlü olduğu işlevleri yerine getirmeyi başka uzuvlara öğretmeli ve böylelikle kendimize yetmeliyiz.

Gerçek özür insanın beyninde ve yüreğindedir. Bunlar ise yaşama sevgisizlik ve düşüncesizlik olarak yansır. Düşünen insan üretkendir. Seven insan paylaşandır. Paylaşıldığı zaman azalmak yerine, çoğalan tek şey sevgi ve bilgidir. Sevgimizi ve bilgimizi birleştirerek üstesinden gelemeyeceğimiz hiç bir sorun yoktur.

Yaşamınızı eksiltmeyin. Kendinize acıyarak başkalarının da size acımasına fırsat vermeyin. Sevginizi ve bilginizi paylaşın, çoğaltın. Yaşam her şeye rağmen güzeldir. Yaşamınıza başkalarından önce kendiniz sahip çıkın. Ve asla korkmayın. Sevgi her engeli aşar.

Sıkıntılarınızın aşılması, sorunlarınızın paylaşılması ve destek için “ALO Özürlü Hattı”nı arayın. Sabah 08.00 akşam 20.00 saatleri arasında her gün (0533) 8601020 ve (0542) 882 10 20 mesai saatleri dahilinde ise 223 84 36 – 223 84 37 no’lu sabit telefondan bize ulaşabilirsiniz. Fax numaramız 223 84 35 e-mail adresimiz [email protected]’tir.

Unutmayın ‘özrünüzle değil, kişiliğinizle tanınmak ve her şeye rağmen yaşamı eksiksiz yaşamak’ emek ister. Kıpırdayın ve yaşamla küsüştüğünüzü düşündüğünüz noktadan yeniden başlayın. Yalnız değilsiniz.

Günlük yaşam aktivitelerinizin önündeki sorunların aşılmasında sizlere yepyeni bir imkan sunuyoruz. Büyük bir emek, büyük bir sabır ve özverinin eseri ‘Mehmet Reis Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’ 2 Ocak 2005’ten itibaren hizmetinizdedir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesi, kütüphane ve eğitim birimi, Fitness Center’ı (Spor Ünitesi) mükemmel (yazlık ve kışlık) kafeteryası ve eğlence birimi ile bu mükemmel alanı sizler için kurduk. Kader deyip teslim olmayın. Eksiksiz bir yaşam hepimizin hakkı. Bizi arayınız.”

Günün sözü:

Hayatın hakkını en çok hisseden verir.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)