Rusya’nın, Çin’in Avrupa’da casusluk yaptığı haberlerini günlerdir, okumaktayız. Bu yönde, geçen hafta, Almanya'da bir Avrupa Parlamentosu üyesi çalışanının, Çin adına casusluk şüphesiyle tutuklandığı da bilinmektedir. İşte bu çerçevede, Hollanda Temsilciler Meclisinin 24 Nisan 2024 tarihli toplantısında, “Hollanda’da casusluk faaliyetlerinin cezalandırılmasının genişletilmesi” ile ilgili bir yasa tasarısı görüşüldü.

Görüşmelere, meclisin 150 üyesinden, 136’sı katıldı. Temsilciler Meclisinde sabah saat 10.15’te başlayan ve gece saat 00.34’e tamamlanan görüşmelerin bir bölümünde, “Hollanda Diyanet Vakfı”, gündeme geldi. Farklı siyasi partilerden altı milletvekilinin söz aldığı “Casusluk faaliyetlerinin cezalandırılmasının genişletilmesi” ile ilgili yasa görüşmelerinde, Adalet ve Güvenlik Bakanı Yeşilgöz-Zegerius'a cevaplaması için onlarca soru yöneltildi.

Söz alanlar arasında Wilders’in partisi PVV milletvekili Faber-van de Klashorst, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Hollanda’daki Türkleri, Hollanda Diyanet Vakfı aracılığıyla kontrol etmeye ve etkilemeye çalıştığını belirtti. İmamların maaşlarını, talimatları ve Cuma hutbelerini Ankara’daki Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan aldıklarını da söyleyen Faber-van de Klashorst, Hollanda’da camiye gitmezseniz, evinize Erdoğan’ın AK Parti’sinden birinin gelme olasılığı vardır. Erdoğan’ı eleştirenlerin doğrudan Türk polisine ihbar edildiği bir uygulamanın olduğundan bahseden bu milletvekili, yasa tasarısının onaylanması halinde Hollanda Diyanet Vakfı’nın kapatılmasının mümkün olup olmadığını, sayın bakana sordu.

Bakan Yeşilgöz-Zegerius, herhangi bir Vakıf hakkında konuşma yetkisinin olmadığını, konuşulan yasa tasarısının vakıfları kapatmak değil, casusluk faaliyetlerinin cezalandırılmasını içerdiğini belirterek, bir kuruluşun suç işleyip işlemediğini ancak savcıların soruşturacağına dikkat çekti.

Ancak uzun tartışmalardan sonra, yukarıdaki konuşmasında belirttiği gerekçelerle, bayan Faber-van de Klashorst, Hollanda Diyanet Vakfı’nın kapatılması yönündeki önergeyi Temsilciler Meclisine sundu.

Hollanda Türkleri kurumsal hafızasına sahip olanlar hatırlayacaklardır. Hollanda Diyanet Vakfı ile ilgili sunulan önerge ne ilk ne de sondur. Geçmişte olduğu gibi, geçen hafta gündeme getirilen iddialar abesle iştigalden başka bir şey değildir.

Sadece, Cuma hutbelerinin Ankara’da hazırlanması bilgisizliğine verilecek cevap bile yeterli olacaktır. Sağır Sultan bile, 2016 yılından bu yana Hollanda Diyanet Vakfı Camilerinde okunan cuma hutbelerinin bir komisyon tarafından hazırlandığını ve üç ayrı dilde Vakfı’n internet sitesinde yayınlandığını, bilir. Diğer iddialara girmeye gerek yoktur…

Elbette, Hollanda Diyanet Vakfı, gereken cevabı verecektir. Vermelidir de.

Ancak, geçmişe şöyle bir göz attığımızda, bu tür, bilgisizlik ya da maksatlı olabilecek suçlamaların devam edeceği söylenebilir. Bu ve benzeri gelişmelerin en aza çekilmesi için, Vakfın stratejik çalışmalar yapmaktan başka çaresi yok.

İki ay önce, bir vesileyle ifade ettiğimiz iki öneriden birisini hatırlatalım: Hollanda Diyanet Vakfı, kuruluş yıllarının akabinde olduğu gibi, Hollanda karar vericileriyle ilişkilerini ivedilikle iyileştirmeli, geliştirmeli ve sürdürülebilir ortak çalışmalar başlatmalıdır.

Hollanda Türk sivil toplum tarihçesinde örnekleri var olan, örneğin Hacı Karacaer müdürlüğü döneminde Milli Görüş’ün altın çağı gibi, Hollanda Diyanet Vakfını tüm sivil ve resmi kurumlarda temsil edecek, Vakfın sosyal katılım ve iletişim sürecini yöneterek profesyonel bir kişi ve onu destekleyecek grup oluşturulmalıdır.

Akli selim herkes bilir ki, ırkçı bir partinin PVV milletvekili olan Faber-van de Klashorst’un verdiği önergeyle, Hollanda Diyanet Vakfı kapatılmaz…

Veyis Güngör

1 Mayıs 2024