Söylenilenlerle yapılanlar örtüşmediği zaman hangisi doğru diye karar vermek gerekir. Elbette bu kararı sözü ve davranışı örtüşmeyenler veremez. Kararı, bir miktar uzaktan izleyenler verecek. Böyle bir durumda geçerli olan söylenenler değil, yapılanlardır.

İşte bu nedenle kanaat oluştururken bizim politikacıların söylediklerine değil yaptıklarına bakacaksınız.
Yanılmıyorsam Ziya Paşa’nın ünlü sözüdür: “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
Yani kişin aynası yaptıklarıdır…

En tehlikeli hastalık sıralamasında popülizmi ilk sıralara koyanlardanım.
Popülizm pek çok olumsuzluğun kaynağı olduğu gibi, yanıltıcı, gizleyici perde özelliği de taşır.
***
Bunca yıldır her gün yazarım.
Makam arabaları ya da zorunlu temsiliyet harcamalarıyla ilgili bir tek yazım yoktur.
Anımsarsanız bir dönem Mercedes makam arabaları devre dışı bırakılıp ağırlıkla beyaz renkte başka marka makam araçları tercih edilmişti.
İddia ederim o operasyonun devlete getirisi olmamıştı.
***
Sorun makam arabalarının kullanılıp kullanılmaması ya da makam arabalarının olup olmaması değildir.
Makam arabası olacak.
Bütün mesele makam arabasının kullanım disiplinidir.
Makam arabası resmi ya da bulunulan görevle alakalı kullanılacaksa buna kim ne diyebilir ki?
***
Resmi Hizmet Araçları  (RHA) sanırım makam araçlarıyla kıyaslandığı zaman daha bir özenle kullanılması gereken araçlardır.
Adı üzerinde resmi amaçlarla kullanılması gereken araçlardır.
Bizde RHA kullanımı yıllardır kanayan yara gibidir.
Hiç kuşkum yok sadece RHA kullanımı disipline edilsin, devlet çok ciddi tasarruf eder.
***
Seçime kadar görev yapacak hükümetteki bakanların, bakanlıklara kendi araçlarıyla gidip gelmesi kararı alınmış.
Böyle bir karara gerek var mıydı?
Bana kalsa gereği yoktu.
Ama bu kısa sürede bakanlar, kendi yaşam tarz ve akışını değiştirmek istemiyorsa makam aracı kullanmayabilirdi.
İlle de bu konuda ortak hareket tarzı gerekiyorsa, bakanlar kendi aralarında konuşur, sessiz sedasız da uygularlardı…
***
Şimdi ne oldu…
Bayındırlık Bakanı İsmail Başarır, Mağusa’dan Lefkoşa’ya gelip gidiyor.
Başbakan Sibel Siber, uzakta olan bakanlar, sivil plakalı araç ve şoför kullanabilir, demiş.
Bayındırlık Bakanlığı’nda sivil plakalı araç olmadığı için, İsmail Başarır için makam arabasına sivil plaka takılmış ve tabii bir de şoför.
Resmen karagözlük…
Bu karagözlüğün kaynağı ne?
Makam arabası kullanılmasın, kararı.
Tabii yetişip makam arabası kullanılmasın, diye bir karar benimsenmişse, İsmail Başarır da zorluğu ya da bedeli neyse katlanıp, makam arabasına sivil yani sahte plaka taktırıp kullanmayacaktı.
***
Bu hükümet CTP’nin önderliğinde bir hükümettir.
DP-UG ve TDP de hükümet ortağıdır.
Eminim kabinenin makam arabası kullanılmaması yönündeki kararından partilerin haberi ve onayı vardır.
Bu karar, seçim döneminde seçmene iyi pazarlanılacak özellikte bulunmuştur.
Yani bu partiler makam arabasına temelde, ilke olarak karşıdır.
Eğer karşıysalar ve gerekçeleri de varsa gönülden alkışlayarak desteklerim.
Ancak, 28 Temmuz seçimlerinin ertesi günleri de var.
Seçimlerden sonra CTP, DP ya da TDP hükümet ortağı olurlarsa makam arabaları kullanımında Siber hükümetinin şimdiki uygulama prensiplerini mi uygulayacaklar?
Sorduğum soruya, ben yanıt vermeyim.

***

Sibel Siber hükümeti çok cesur ve doğru kararlar alırken, popülist kararlarla doğru kararları olumsuz etkilememeli.

***
Prensip deyince, aday belirleme sırasında partilerde yaşananların ne kadar prensiplere dayalı olduğu aklıma takıldı.
Dün akşam yemeğinde İŞAD Başkanı Metin Şadi ve Yönetim Kurulu’ndan arkadaşları HAVADİS Gazetesi’nin konuğuydular.
Yemek bahane, sohbet şahaneydi.
Son günlerde yaşananlar herkesin midesini bulandırdı…
İsmini vermeden anlattılar ama hepimiz tahmin ettik.
Bir parti başkanına, seçimlere kendi kadrolarıyla yani transferlere kapalı girme konusunu sormuşlar.
Yanıt çok net gelmiş. “Evet, kesinlikle.”
Bir daha sormuşlar.
Yanıt gene değişmemiş.
Ancak iş uygulamaya gelince ne karar kalmış ne prensip.
***
Söylenilenlerle yapılanlar örtüşmediği zaman hangisi doğru diye karar vermek gerekir. Elbette bu kararı sözü ve davranışı örtüşmeyenler veremez. Kararı, bir miktar uzaktan izleyenler verecek. Böyle bir durumda geçerli olan söylenenler değil yapılanlardır.
İşte bu nedenle kanaat oluştururken bizim politikacıların söylediklerine değil yaptıklarına bakacaksınız.
Yanılmıyorsam Ziya Paşa’nın ünlü sözüdür: “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
Yani kişin aynası yaptıklarıdır… Yaptıkları ile söyledikleri örtüşmeyen insanların söyledikleri, bir kulağınızdan girip ötekinden çıkacak kadar bile değerli değildir.

Günün sözü:

Yüz kilometre laf, bir milimetre işten değerli değildir.



(Havadis'ten)