Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “YDÜ ile tüm münasebetlerimiz bitmiştir” dedi.

Bence Ertuğrul Hasipoğlu eksik bıraktı.

Tamamlayıp ne demeliydi?

“YDÜ Hastanesi’yle ilişkimiz bitmiştir. Bunun ardından atacağımız adım, uzman mühendislerle konuşup uygun yerlerine yerleştirilecek patlayıcılarla yıkılıp, yerle bir edilmesi ve ortadan kaldırılması olacaktır!!!”

Bizim siyasilerin kültürüne yakışan bu değil mi?

 

 

Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, “YDÜ ile tüm münasebetlerimiz bitmiştir” dedi.

Bence Ertuğrul Hasipoğlu eksik bıraktı.

Tamamlayıp ne demeliydi?

“YDÜ Hastanesi’yle ilişkimiz bitmiştir. Bunun ardından atacağımız adım, uzman mühendislerle konuşup uygun yerlerine yerleştirilecek patlayıcılarla yıkılıp, yerle bir edilmesi ve ortadan kaldırılması olacaktır!!!”

Bizim siyasilerin kültürüne yakışan bu değil mi?

***

Bir söz var... ADAM OLMAK İÇİN YÜZ FIRIN EKMEK GEREKİR.

Bu sanırım gelişme yolundaki normal bir ülke içindir.

Bizde sanırım bin fırın da yetmez.

***

YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel de insandır.

Her insan gibi Suat Hoca’nın da büyüklü küçüklü hataları var.

Suat Hoca’nın en büyük hatası, kırk metrekarelik sağlık ocağı ya da muhtar odasını sekiz bakanın kurdele keserek açılış yaptığı bu toprak parçasında bizi yönetenlerin hayal sınırlarının ötesinde yatırımlara hayat vermesidir.

Suat Hoca, YDÜ’yü büyüttükçe, toplumla değil ama yönetenlerle arasındaki mesafeyi açtı.

Yatırımların boyut hızı dev adımlara ulaşınca iletişimler aksamaya başladı.

***

Suat Hoca için her yaptığını “Emrivaki, oldubitti ile yapıyor” denildi.

Bu yaklaşım büyük ölçüde doğrudur da.

Ama kimse bunun nedenini çok sorgulamıyor.

Neden?

Çünkü yaptıklarını, hem Ankara hem de buradakilere anlatıp, onay alıp sonra yapmaya kalksaydı şimdiki YDÜ’nün dörtte biri gerçekleşmezdi.

Yapacakları yönetenlerin hayal sınırları dışında olduğu için zaten, “olabilir” görüp ciddiye alma olasılıkları da çok zayıftı…

***

Suat Hoca, KKTC değerler bütünüyle kıyaslandığı zaman orantısız işlere girişti ve başardı.

Bunları yaparken etrafındaki samimiyet çemberi daraldı mı?

Evet daraldı.

Bunda Hoca’nın da hata payı olabilir mi?
Elbette olabilir.

Ancak bu topluma kazandırdıklarını düşündüğüm zaman hatalarını hep düzeltilebilir boyutta algıladım.

***

Suat Hoca’nın günün çok büyük bölümünü geçirdiği üniversitedeki çalışma odasının en çok üç beş yüz metre uzağında hepimizin son durak adresi var.

Allah olabildiğince gecinden versin ama Suat Hoca da giderken götürmeyecek.

Yaratılan tüm değerler bu topraklarındır.

Kimse yanlış anlayıp, alınganlık göstermesin ama şu vurguyu yapacağım. YDÜ’de hem de özellikli, nitelikli yaratılan kapalı alanın toplamı, 1974’ten günümüze Kuzey Kıbrıs’ta devletin yarattığı toplam alandan fazladır.

***

Bu yazı kimseyle polemik amaçlı değildir.

Ancak Hemşire Yüksek Okulu’nun YDÜ çatısı altına kayma sürecinin en büyük “suçlusu, bu büyük suçun tetikleyicisi” bu satırların yazarı olarak benim.

BRT’de program yaptığım dönemde hemşirelik okulunun sorunları ve sıkıntıları gündeme geldiği zaman Suat Hoca, YDÜ çatısı altında yerleri olduğunu söylemiş ve süreç başlamıştı.

Bugün bazı sıkıntılar olabilir…

Bu sıkıntıları işaret edenleri YDÜ öncesi koşulları da anımsamaya davet ederim.

Geçmişin zor ve olumsuz koşulları bugünün düzeltilmesi gerekenler varsa görmezliği mi gerektirir?

Asla.

Ancak doğru olan kesip atmak değil, konuşarak sürdürülebilir adil bir sonuca varıp yola devam etmektir.

Kestirip atmak kolaycılıktır.

***

YDÜ Hastanesi’yle ilişkilerin kesilmesi de farklı değildir.

Detayı bilmiyorum.

Olaya ilkesel yaklaşacağım için detay çok da önemli değildir.

YDÜ ile Sağlık Bakanlığı arasında Ahmet Kaşif döneminde bir protokol imzalandı.

Eğer o protokolle YDÜ’ye haksız kazanç sağlanmışsa, yanlış yapılmıştır.

Bugüne, Hasipoğlu dönemine gelelim. Geçmişte yapılan protokol içerik olarak yanlışsa, kestirip atmak daha da yanlıştır.

Nasıl ki Eğitim Bakanı sadece devlet okullarının Eğitim Bakanı değildir, Sağlık Bakanı da devlet sağlık altyapısı dahil ülkedeki tüm sağlık altyapısının, tüm klinik, eczane, laboratuvar ve hastanelerin Sağlık Bakanı’dır...

Sağlıkta hiçbir yapı devre dışı bırakılmamalıdır.

YDÜ Hastanesi gibi dünya ölçeklerinde çok büyük sayılacak bir yatırım asla devre dışı, menzil dışı tutulamaz.

Bir daha altını çizeyim, bu yazdıklarım asla haksız kazanca göz yumulsun yazısı değildir.

Oturulur sabırlı bir şekilde görüşülür, veriler masaya yatırılır ve sonunda toplumsal kazanım için anlaşılır.

***

YDÜ ile ilişkiler uzun süredir sorunlu ya da sıkıntılı olarak yansıyor topluma.

Geçenlerde bir TV programıma konuk olan genç bir öğretmen adayının YDÜ’ye abartılı karşı yaklaşımı dikkatimi çekti.

Program sonrası öteki üniversiteleri soyutlayıp neden YDÜ’yü hedef aldığını sorduğumda söyledikleri çok önemliydi.

“Öteki üniversitelerin de eleştirilecek yanı çok. Ama onların hiçbiri YDÜ kadar güçlü değil. Devlete borç veren YDÜ’ye kimse söz geçiremez. YDÜ her istediğini yaptırabilecek güçte olduğu için YDÜ’ye karşıyım.”

Kelimeler bire bir aynı olmasa da söylediklerinin özü kesinlikle buydu.

***

Basında en çok YDÜ ve DAÜ ile ilgili haber çıkar.

Buna rağmen YDÜ karşıtlığına destek bulmak kolaydır.

Hiç gecikmeden YDÜ ile devlet arasındaki her türlü anlaşma, masaya yatırılıp, sorun yaratıcı içerik varsa düzeltilmelidir.

En yalın tanımlamayla alacak-verecek olayı da temizlensin, sıfırlansın...

Bir an önce sıfırlansın ve bir daha ne alacak biriksin ne verecek.

 

Günün sözü:

Aşırı keskinlik, eşittir pasifizm.



(Havadis gazetesinden alınmıştır)