Kuzey Kıbrıs, GÜNEŞİN KARANLIĞINI yaşıyor.

Nasıl ki Lefkoşa, Lefkoşa olalı böyle bir rezillik yaşamadı, aynen UBP’de UBP olalı böyle çaresiz, böyle rezil konuma düşmedi.

UBP’nin amblemi güneştir.

Yani aydınlığın, ışığın, tükenmez enerjinin kaynağı güneş...

Peki Kuzey Kıbrıs en kötü dönemini, yolları, sokakları en karanlık günlerini hangi partiyle yaşıyor?

Amblemi, simgesi GÜNEŞ olan UBP ile...

 

Dün akşam çiseleyen yağmurda eve dönüyorum...

Her tarafı zifiri karanlık...

Hem şehirlerarası yollarda, hem de sokaklarda lambalar ışığı değil, karanlığı temsil ediyor...

...Ve Lefkoşa’nın yolları çukur çukur...

Yarım asırdır Lefkoşa’yı yaşayarak biliyorum...

Hiç böylesine bir rezil tablo ile yüz yüze gelmedi.

Hiç böyle ihanetle karışık ihmal yaşamadı.

Dünyanın hangi ülkesi, hangi devleti başkentinin bu rezil haline bu kadar tahammül gösterir?

Bu tahammülün gösterildiği yerde inanın ne devlete ne de insanlara saygı var...

***

Kuzey Kıbrıs, GÜNEŞİN KARANLIĞINI yaşıyor.

Nasıl ki Lefkoşa, Lefkoşa olalı böyle bir rezillik yaşamadı, aynen UBP’de UBP olalı böyle çaresiz, böyle rezil konuma düşmedi.

UBP’nin amblemi güneştir.

Yani aydınlığın, ışığın, tükenmez enerjinin kaynağı güneş...

Peki Kuzey Kıbrıs en kötü dönemini, yolları, sokakları en karanlık günlerini hangi partiyle yaşıyor?

Amblemi, simgesi GÜNEŞ olan UBP ile...

***

El-Sen son kesinti uygulamasıyla UBP Hükümeti’ne futboldan bir benzetmeyle doksandan gol attı.

Hükümet kesintilerle ilgili gıkını çıkaramıyor.

Aslında borçlu olanların ayırımsız elektriğini kesen El-Sen değil, Kıb-Tek’e sahip çıkan çalışanlarıdır.

Hükümet neden gıkını çıkaramıyor?

Gıkını çıkarıp da, “Borcunu ödemeseler de kesmeyin” mi diyecek...

***

Hükümet bugüne kadar Kıb-Tek’in geleceğini hiç düşünmeden karar verdi.

Elektrik borcu olanların borçları ya da borç faizleri bağışlandı...

Bu tür popülist yaklaşımlar hayat bulurken Kıb-Tek’e bunların ağır bedelleri hiç düşünülmedi.

Bafra’da denizden su arıtan şirkete birileri, “Sen bize suyu şu fiyattan verin biz de sizden elektrik parası almayız” dedi ya da o anlama gelen mesaj verdi.

Peki orada tüketilen elektriğin parasını Hristofyas’mı ödeyecekti?

Yoksa Kıb-Tek elektrik üretimini bedava mı sağlıyor?

***

Bilmem hangi otelin milyonlarca liralık borcu da siyasilerin iki dudağının bir hareketiyle silindi sanıldı...

Ama orada tüketilen elektriğin de maliyet faturası Kıb-Tek’te duruyordu.

Oy hesaplarıyla, iktidarın parçaları elektrik borcu olanların elektriklerinin kesilmesini önleyecek talimatlar verdi.

Tüm bunlara özellikle Kıb-Tek çalışanı, El-Sen üyesi insanlar tanık oldu.

***

El-Sen üyesi çalışanlar bu rezilliklere tanık olurlarken ekmek kapılarının ellerinden kaymakta olduğunu da fark ettikleri an şimdi uyguladıkları kararı alma aşamasına geldiler.

Kıb-Tek’in en önemli giderlerinden biri de borçlarına ödediği faiz gideridir.

Alacaklarını tahsil edip, borç yükünü azalttığı an halkın ya da herkesin tükettiğin elektriğin fatura yükü neredeyse üçte bir azalacak.

Anlayacağınız El-Sen bu kadar hayırlı bir iş yapıyor.

***

Kem küm devri kapandı.

Düşünebilir misiniz hükümetin ilgili bakanı, öz olarak, “Biz tüketilen elektriğin parasını toplamada kendimizi güvenemeyiz” diyor.

Ya kardeşim alacağını tahsil etme organizasyonu ya da disiplininde kendine güvenin yoksa senin o makamda ne işin var?

Dünya görüşüm “Devlet başaramaz” anlayışını şiddetle reddeder.

Bostan korkuluğu gibi insanların beceriksizliği, stratejik kurumsal yapıların elden çıkarılmasının mazereti asla olamaz.

Dün KTHY’yi batıran zihniyetle, şimdi Kıb-Tek’in batırmaya çalışan zihniyetin bir milim farkı yoktur.

Hayatlarında adam gibi bakkal dükkanı idare etme becerisi olmayanlar şimdi hükümet idare etmeye çalışıyor...

Hem beceri yok hem de kafalarında “şeytanlar” koşturur...

***

Önceki gün El-Sen’e gittim.

Başkan Çağlayan Cesurer ve arkadaşlarıyla sohbet ederken orda Safiya Köster isimli bir kadınla tanıştım.

Lefkoşa’nın en yoksul mahallerinde Kızılay arkası göçmen evlerinde yaşıyor.

Sosyal yardımdan aldığı maaş 589 TL.

Başka geliri yok.

Sosyal yardımla geçinir diye birileri kendine elektrik parası ödemeyeceğini söylemiş.

Sayacı okundu, faturası kesildi ama kimse ödeme konusunda takip yapmadı.

Bir buçuk yıl önce elektriğin birikmiş borcundan dolayı kesildi. Siyasiler devreye girdi bağlandı.

Doğruya doğru kadın da “Nasıl olsa ödemeyeceğim” diyerek kontrolsüz elektrik tüketti.

Şimdi borcu 34 bin 316 TL. Bunun 14 bin 905 TL’si gecikme zammı...

Kadın, “Anladım ki bu defa durum ciddi. Geldim Çağlayan Bey’e durumumu anlatayım. Kimse bana şu kadar kullan, fazla kullanırsan ödeyeceksin demedi. Şimdi ben bu parayı imkanı yok ödeyemem” diyor.

Sendika garibanın peşinde değil.

Ancak bu ülkede herkes, tüketilen elektriğin parasının ödeneceğini bilecek.

Hükümet edenler de Kıb-Tek’in çuvalından politik hovardalık yapamayacağını öğrenecek.

El-Sen Kararlı duruşuyla daha pek çoğuna daha neler öğretecek...

Yola devam El-Sen...

Günün sözü:

Hesabını bilmeyenin başına her türlü kaza gelebilir.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)