Hayat devam ederken, doğru davranış için hiç gecikme yoktur.

İşte seçim günleri… Bugüne kadar bu ülkede barış politikacılığı temelinde seçim yaşamadık.
Önce partilerin içinde kıran kırana, adını koymaktan zorlandığım rezil bir süreç yaşanıyor.
Sonrasında da partiler kendilerini anlatarak oy elde etmek yerine öteki partileri düşman yerine koyarak saldırmayı tercih ediyor.
Böyle olunca demokrasinin sınav günleri olan seçim dönemleri, demokrasinin tecavüze uğramışlık çığlıklarının duyulduğu dönemler oluyor.
Gecikmeden tüm partilerimiz bu çerçevede önlem alırsa kazanan genelde demokrasimiz özelde insani değer yargılarımız olur.


Seçimlerden her bahsettiğimde vurgu yaparım…
Seçimler tek başına demokrasinin varlığı ve göstergesi değildir…
Ancak seçim süreçleri demokrasinin her kademedeki kalitesinin ortaya çıkması bakımından önemlidir. Bu önem kavranılmalı ve öneme uygun davranılmalı.
***
Partiler aday belirleme sürecini yaşıyor.
Hiç kuşkusuz aday adayı olanların ezici çoğunluğu kendisinde, bir adayda olması gereken tüm özelliklerin olduğu inancıyla aday olur.
Bu inancının kavranılıp takdir edilmesini bekler.
Parti içinde adaylar sıralarıyla birlikte kesinleşirken sakalın ilk partisi kesilip önüne düşmüş olur.
Politikanın kaşarlanmış isimleri hariç, yeni sayılanlar ilk yüzleşme istediği gibi değilse çok derin bir şok yaşar.
O noktada kimse onunla ilgilenmez.
İlgilenir gibi olanlar da yarı buçuk ilgilenir.

***
Aslında aktif politikaya girmeye niyeti olanlara hazırlık kursları verilmeli.
Bu hazırlık kurslarında her türlü sonuca psikolojik hazırlığın alt yapısı sağlanmalı.
Uzun yıllar önce sadece CTP’de seçim dönemi disiplini vardı.
CTP’nin çıkaracağı milletvekili sayısı üç aşağı beş yukarı belliydi. O isimler hak eden isimlerdi. Hak edişlerine göre de aday listesinde yerlerini alırlardı.
Seçim sisteminde tercih olsa da o sıralamayı bozacak bir hamle yapılamazdı.
Yapmaya yeltenenler ise parti disiplinine aykırı davranmış kabul edilir ve ona göre muamele görürdü.
Bu durum CTP’nin en önemli farklarından biri ve de itibar kaynağıydı da.
Zamanla CTP’nin de öteki partilerdeki seçim davranış örneklerini sineye çektiği bir gerçek.
***
Günümüzde aday adaylığına adım atıldığı andan başlayarak, herkesin onaylamadığı ama uyguladığı yöntemlere ayak uyduramayacak olana, “Madem ötekiler gibi davranamayacaksın ne aran bu seçim işinde?” diye sormak yanlış olmaz.
Bu satırların yazarı olarak bir anlamda “gombinacılıkları” onaylıyor muyum?
Onaylamamım mümkün olmadığını beni azıcık tanıyanlar bile bilir.
Adaylık serüvenini yaşadım.
Onaylamadığım hiçbir davranış biçimi sergilemedim.
Bırakın başka adayın aleyhine konuşmayı, kendimi tanıtmanın ötesinde kendim için bile oy istemedim.
Yanlışa teşvik edici, davranış örnekleriyle yüzleştiğim zaman bile, “Tamam be ben de size gösteririm” demedim.
Sonuçta bildim ki, her seçimin bir de ertesi günü var.
Mücadele arkadaşım gördüğüm insanları arkadan hançerlemeye eşit davranış içine girersem, sonrasında o insanların yüzüne nasıl bakacaktım?
Hade hiç haberleri olmadığını varsayalım, gerçeği eksiksiz bilen vicdanıma nasıl hesap verecektim?
***
Yaşadıklarımla ilgili siyasi zeminde, parti temelinde kalıcı kırgınlık yaşamadım.
Kırgınlık yaşamadığımı da günü geldiğinde uygulamalı olarak gösterdim.
Ancak yalana gerek yok…
Seçim döneminde bir koltuk uğruna arkadaşlarını karalayarak, arkadan hançerleyenleri de asla unutmadım.
Unutmadığımı söylemesem de belli ettim.
***

Parti çatısı altında mücadele katıksız bir takım ruhunu gerektirir.
Takım ruhuna en büyük ihtiyaç seçim dönemindedir.
Seçim döneminin her kademesinde yarış olsa da o yarış asla kırıcı, incitici, yaralayıcı olmamalı.
Parti içinden başlayarak her kademede adaylar kendilerini anlatacak elbette.
Ancak aday kişi asla aday arkadaşlarının aleyhine ya da onları olumsuz etkileyecek konuşmalar yapmaz, yapmasına izin verilmemeli.
Yapmaya yeltenenin de gözünün yaşına bakılmamalı.

***

Seçim dönemleri arkadaşlığın, dostluğa, dostluktan öte kardeşliğe, yoldaşlığa dönüştüğü dönemler olmalı.
Bütün mesele bunu başarmaktır.
Adayların, seçim sonunda kazanan ya da kaybeden ayırımı olmaksızın aynı duyguları taşımasıdır önemli olan.

***

Dün öğle saatlerinde Bandabuliya’daydım.
Sırf partili olarak seçim döneminde yaşayıp, tanık olduklarını anlatmak istediği bir insanımız.
Ben ısrarlar sakinleştirmeye çalıştım o ise tepkisini, öfkeye dönüştürerek konuşmakta ısrarcı oldu.
Dinlerken gerçekten üzüldüm.

***

Hayat devam ederken, doğru davranış için hiç gecikme yoktur.
İşte seçim günleri…
Bugüne kadar bu ülkede barış politikacılığı temelinde seçim yaşamadık.
Önce partilerin içinde kıran kırana, adını koymaktan zorlandığım rezil bir süreç yaşanıyor.
Sonrasında da partiler kendilerini anlatarak oy elde etmek yerine öteki partileri düşman yerine koyarak saldırmayı tercih ediyor.
Böyle olunca demokrasinin sınav günleri olan seçim dönemleri, demokrasinin tecavüze uğramışlık çığlıklarının duyulduğu dönemler oluyor.
Gecikmeden tüm partilerimiz bu çerçevede önlem alırsa kazanan genelde demokrasimiz özelde insani değer yargılarımız olur.

***

Kimse toplumun balık hafızalılığına güvenip, rezil davranış biçimlerine yönelmesin…
Nasıl olsa bugünler geçer, unutulur da demesin kimse…
Evet, mutlaka geçer, ama deler de geçer!!!


***

SİBEL SİBER VE ARKADAŞLARINA BAŞARILAR DİLERİM…
Erken seçim sonrası yeni hükümet göreve gelene kadar hükümet görevini yürütecek olan Sibel Siber’in Başbakanlığı’nda hükümet oluştu. Oluşum biçimi ve üyeler için hiç yorum yapmaya gerek yok. Yeni tartışmalara neden olmadan hükümet görevini yürütmeleri yeter. Sibel Hanım’a ve kabinedeki isimlere bu bağlamda güveniyorum.


Günün sözü:


Kötü düşünce, kaliteli ürün vermez.


(Havadis'ten)