Bir süreden bu yana köşe yazmaya niyetleniyorum. Ne zaman bir şeyler yazmaya oturacak olsam bir köşe yazısı ya da bir yorum görüyorum ve bütün hevesim kaçıyor. Herkesin her işin uzmanı olduğu bir dönemdeyiz. Daha kendi parasının idaresini yapamayan insanlar milyonlarca nüfusu olan ülkelerin ekonomilerine yönelik tavsiyelerde bulunuyorlar. Yan komşusuna ‘merhaba’ bile demeden geçenler hatta yan komşusunun kim olduğundan bihaber olanlar aynı zamanda uluslararası ilişkiler, sosyoloji ve siyaset bilimi uzmanı kesildiler. Herkes konuşuyor herkes yazıyor. Kimisi doğruları kimiyse işine geleni…

Aşağıda okuyacağınız satırlarda bende bilmişlik taslayacağım size… Amacım kesinlikle ahkam kesmek değil sadece bu toplumun bir bireyi olarak artık uçlarda gidip gelmekten yorulduğumuzu belirtmek istiyorum…
Öncelikle bir süredir merak içerisinde beklediğim bir konu nihayet sonucuna ulaştı. 28 Temmuz’daki erken seçim için muhalefet partileri hükümeti kurma görevini CTP Milletvekili Dr. Sibel Siber’e verdi. Ne yalan söyleyeyim daha ilk günden bu yana gönlümden geçen bir kadındı… Aklıma ilk olarak Afet Hanım gelmişti. UBP’den ayrılan Sekizler’inen dik duruşlularından biri… Üslubu, sözünü sakınmaması ve duruşuyla siyasetimizdeki en önemli kadın figürlerinden biri olarak duruyordu. Belki de bu nedenle kendisini bu göreve biraz daha yakın bulmuştum. Ama Sibel Siber ismi de beni mutlu etti.

Cumhuriyet Meclisi’ne gittiğim dönemlerde özellikle kadın vekilleri, duruşlarını ve olaylara müdahalelerini izlerdim. Sibel Hanım’ın hiçbir zaman eğri oturduğunu görmedim. Sesini çok yükseltmezdi de konuşmalarda…Bilgisi olsun/olmasın öyle her konuya yorum yapan biri de değildi. Ama konu sağlık yani kendi uzmanlık alanı olunca özellikle kanser konusunda yaptığı konuşma hala aklımızdadır. Velhasıl kelam, ülkemiz ama öyle ama böyle ilk kadın Başbakanı’nı belirledi. Tabii ki de sevindim. ‘Geçici de olsa bir kadın başbakan!kadınsal duygularımı dürtükledi. Geçici de olsa diyorum çünkü ‘erkek egemen siyaset’ anlayışımız nedeniyle kadınlarımız hala geri planda… Geçici hükümet için TDP’den Hüseyin Angolemli, DP-UG’den de İlkay Kamil isminin telaffuz edilmesi siyasi partilerde hala erkeklerin egemen olduğu bir zihniyetin göstergesiydi benim için…Sibel Siber’le birlikte ülkemizde kadınlarımızın siyaset ve toplum alanında biraz daha aktif bir rol olmasını ümit ediyorum. Bunları ifade ettiğim için bazı arkadaşlarım ve abilerim ‘sen de amma feministmişin ha’ diyorlar… Evet, eğer toplumda kadınlarımızın hak ettiği yerleri almak konusundaki düşüncelerim beni feminist yapacaksa evet ben feministim… Eğer Meclis’te erkek vekillerin Kırkpınar Güreşleri gibi yaka paça birbirlerine girmesinden, ahlaksızca kelimeler ettikten sonra Meclis koridorlarında sarmaş dolaş olduklarını görmekten rahatsızsam ve bu beni feminist yapıyorsa evetben feministim.

Çıkmış oldukları Meclis kürsüsünde kadınların siyasal yaşamdaki yeri ve önemine dair bir elin parmaklarını geçmeyecek konuşma dahi yapılmamışsa evet ben feministim…

Eğer benim ülkemde hala devlet eliyle fuhuş yapılıyorsa, gece kulüplerindekikadınlar bir kadından öte ihtiyaç giderme ve sömürülme aracı olarak görülüyorsa ve hiçbir erkek buna ses çıkarmıyorsa evet ben feministim…
Bir anne gözü gibi baktığı evladını, yamalı bohça gibi yollarda kaybediyor, evladına çarpan kişiyi hala teminatla serbest bırakan bir düzenin devamını da 46’sını erkeklerin oluşturduğu vekiller ordusu sağlıyorsa evet ben feministim…

Kusura bakmayın beyler tüm bunlar olup biterken sizdeki kumaşı bizler gördük.

Şimdi sıra kadınlarda, kabuğu kırma zamanı geldi…

Bize biraz müsaade!