“Özne olmak istiyoruz”... Bu dönemlerde en sık duyduğumuz söylem… Özellikle sol kültürle yoğrulmuş siyasilerimizin seçim dönemine yönelik bir argümanı oldu. Sayın Başbakan Sibel Siber de maaş krizi sonrasında Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde basının karşısına çıkmış ve ‘siz öznesiniz’ demişti. Yaptığı kabullerde de “özne halktır”diye vurguluyor. Cumhuriyetçi Türk Partililer’den de sıkça duyuyoruz bunu. ‘Özne olmak’ haklı bir talep… Bir duruşu, rüşt ispatını da beraberinde getiriyor. Özne olmak bir şeyin gerçek sorumlusu ve muhatabı olma hissi yaratıyor insanın kendisine güvenmesini sağlıyor.


Tam da bu noktadan hareketle okul sıralarıma gittim… Özne çeşitleri geldi aklıma… Biraz hafızamı zorladım biraz da sayfa karıştırdım. Bilindiği üzere 3 çeşit özne vardır ve bu özneleri sizinle irdelemek istedim…


Birinci öznemiz: Gerçek öznedir… Yani bazı cümlelerde sözcük ya da sözcük grubu olarak yer alan ve yüklemdeki kişileri belirtendir… Bu özne grubundakiler gerçekten çalışan, işi ve sorumluluğu alanladır. Siyaset sahnesine uyarlayacak olursak mutfakta çalışanlardır… ‘Şunu yaptık, bunu yaptık’diye övünmeyen ve takdiri halka bırakanlardır…


İkinci öznemiz ise Sözde öznedir… Yüklemin gösterdiği işi yapmadığı halde yapıyormuş gibi görünen özneye denir sözde özne… Yani bir işi yapmaz ama sanki o yapmış gibi o işi sahiplenir ve o iş üzerinden kazanç elde etmeye çalışır.
Üçüncü öznemiz Örtülü öznedir ki biz de en çok bu özne çeşidi vardır. Örtülü öznede genelde edilgen çatılı eylemlerle kurulur cümleler… Bir örnekle açacak olursak; “Bozuk yollar uzmanlar tarafından onarıldı…”İşte bu cümledeki ‘uzmanlar’ örtülü öznedir… Kim olduklarını bilmezsiniz. Tıpkı biz de olduğu gibi… Bir şey olduğu ve dara düştükleri zaman siyasiler kapalı kapılar ardında söylerler ya ‘Ankara böyle istedi’ diye… İşte o örtülü özne Ankara’dır. Bir de bir grup vardır biz de onlara ‘uzmanlar’ deriz… Hemen hemen her konuya görüş belirtirler, kim olduklarını, nerde olduklarını bilmeyiz… Kritik zamanlarda sadece birkaç kişiye gözükürler… Bir görünüp bir kaybolurlarmış gibi bir havaları vardır… Gelirler; müdahale ederler ve kaybolurlar…
Bir de gizli özneler vardı bir ara ama pek çok kaynak onların bir özne çeşidi olmadığını savunduğu için ben de irdelemiyorum…


Sonuç olarak konumuza dönecek olursak; yazımın başında da belirttiğim gibi özne olmak haklı bir talep ve bir duruş demek… Ancak özneler içinde de sağa sola yalpalayanlar oluyor… Bunun sözdesi var örtülüsü var… Gerçek özne olacağını savunup da örtülenleri ve sözde kalanları çok gördük siyaset sahnesinde… O nedenle sormak istiyorum: Peki sizin özneniz hangisi olacak?