Hükümet programıyla değil pamuk ipliğiyle birbirine bağlı olan CTP ve DP-UG koalisyon hükümeti uzatmaları oynuyor. 

“Durun yargıya varmayın yüz günü bekleyin” dediler… 

Bekledik.


‘Yüz’ü çıkan hükümet, 3 krizde de farklı telden çalmayı başardı. 
Hükümet arasındaki ilk krizi hatırlayacaksınız. 

 

Bakanlar Kurulu’nun ilk toplantısıydı. Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş bakanlar kurulundaki yerleşim düzenini beğenmemiş ve koltuğunun Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun yanına çekilmesini istemişti.


 

 

Başbakan Yorgancıoğlu’nu besmele ile karşılayacak olan Denktaş; “Hayırlısı olsun” demiş ancak Başbakan Yorgancıoğlu; “Bu gidişle pek hayırlı olmayacak be Serdar” diyerek ilk krizi özetlemişti. 

İkinci en belirgin kriz ise Ulusal Birlik Partisi’nin kurultayı döneminde kamuya istihdam edilen 366 kişinin durumuyla alakalıydı.


Seçim öncesinde yapmış olduğu açıklamalarda bu kişilerin işten durdurulacağını ifade eden CTP’li vekiller ve Başbakan Yorgancıoğlu bu adımı atmak istediğinde karşısında ilk olarak ortağını buldu.


İddialara göre hükümet programı görüşmeleri esnasında hemen hemen aynı görüşe sahip olan Demokrat Parti Ulusal Güçler daha sonra çark etmişti.


Bu durum öyle bir hal aldı ki DP-UG’li bazı vekiller “bu kişiler işten çıkarsa hükümet bozulur” deme hakkını dahi kendilerinde gördüler. 

366 kişi ve aileleri Meclis önünde protestolar yaparken de sahneye Başbakan Yardımcısı Sayın Serdar Denktaş çıkmış eylemcilere yaptığı konuşmada; “İçeride bu konunun çözümü için bir uğraş veriyoruz, siz böyle tepki yaptıkça karşı taraf da işi inada bindirir” demişti.


Denktaş bunun üzerine “Başbakan Denktaş ve yaşşa başkan” tezahüratları arasında alkışlanmıştı. 

İki ortağın karşılaştıkları en büyük ikinci kriz, 3 ay sonra bu kişilerin işten çıkarılması ve bir sınav yapılıp yeterlilikleri olanların başka mevkilere münhal edilmesi kararıyla son bulmuştu. 
Ancak koalisyon hükümetinin yaşadığı deprem bununla da sınırlı kalmadı.

Üçüncü ve bir diğer büyük kriz hafta başında Meclis’te yaşandı. 

Demokrat Parti Ulusal Güçler vekilleri Kamu Görevlileri (Değişiklik) Yasa Önerisi” ile “Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi (Değişiklik) Yasa Önerisi”nin ivedilik isteminde bulundu. 
Konu Meclis’in onayına sunulurken hükümetin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler, Meclis’e sunmak üzere oldukları “Kamu Görevlileri Yasa Tasarısı”yla benzer içerik taşıdığı ve birlikte değerlendirilebilecekleri gerekçesiyle tasarıya ret oyu verdi.


Ancak Meclis’teki diğer üç parti; “UBP, TDP ve DP-UG bu tasarıya “evet” diyerek ivedilik isteminin oy çokluğuyla kabul edilmesini sağladı. 

Yani hükümetin büyük ortağı bir kez daha yalnız kalmış ve ortağından darbe yemiş, görüş farklılıkları gün yüzüne çıkmıştır. 

Karşılaştığı üç sorunun üçünde de ayrı telden çalan koalisyon hükümeti geleceğe dair ümitleri her gün biraz daha törpülemektedir ve toplumun karamsarlığının artmasına sebep olmaktadır. 

Artık ya tek ses olup aynı telden çalmak ya da yollara ayrı ayrı devam etmek gerekmektedir. 

CTP, koalisyonun büyük ortağından ziyade koalisyon hükümetine ucundan kıyısından tutunmuş, sinmiş bir parti izlenimi vermektedir. 
Bu benim şahsi görüşüm… 

Ancak sayın Başbakan’a yaşanılan 3 kriz sonrasında şunu hatırlatmak isterim: 
Bir futbol maçında hükmen mağlupsanız karşılaşmayı zaten 3-0 kaybetmişsiniz demektir. 
Şimdi lütfen bir skor tabelasına bakın… 

Siz göremiyorsanız da biz hatırlatalım: 
DP-UG: 3 CTP: 0 ( Uzatmalar sürüyor)