Aslında Kıbrıs’a ciddi anlamda ilgi duyan herkes gerçeği bir müddet sonra anlar ya da algılar.
Ancak gerçeğin algılanması, eyleme dönüşmediği sürece çok bir mana taşımaz.
AB’nin yüksek insani değer yargılarına karşılık, Kıbrıslı Türkler siyasi çözümsüzlüğünün tek yanlı mağdurudur.


Avrupa Komisyonu Kıbrıs Türk Masası Şefi Michaela Di Bucci, dün öğle saatlerinden Kıbrıs Türk basınından bir grup gazeteci ile bir araya geldi.
Di Bucci, yapılan projeleri özetledi.
Bundan sonra nelerin hedeflendiğinden bahsetti.
Yapılan çalışmalar bir kitapçık haline getirildi.
Orada yapılanlar yer alıyor.
***
Sunuş sonrası bizden fazla Di Bucci, soru sormayı tercih etti.
Soru kadar değerlendirmelerimiz de dinlenmek istendi diyebilirim.
Orda söylediğimi burada da yinelemek isterim.
Kim ne derse desin bizim toprak parçamızda devlet ihalelerinde yaşananlar yıllarca iyi örnek olmadı.
İhaleye çıkılırken keşif bedelinin ne kadar gerçekçi olduğundan kimse emin olmadı.
İhale birilerine kaldıktan sonra çeşitli yöntemlerle işin sonuçlanma aşamasında ihale bedeli birkaç katına kadar çıkabilmiştir.
İşin acı yanı bunun böyle olacağını herkes bilmiştir her zaman.
İşin sözleşme ve teknik şartnameye ne kadar uygun olup olmadığı da ayrı konu.
***
Avrupa Birliği (AB) kaynaklı ihalelerde durum farklı olmuştur.
AB kuralları sözleşmede kendini hissettirmektedir.
İhale kazanan firma kurallara her bakımdan uymak zorunda olduğunun bilinci ile kendi disiplinini gözden geçirmek zorunda olduğunu bilerek teklif vermiştir.
AB kaynaklı ihalelerle ilgili iş dünyamıza farklı bir disiplin geldiğini kimse inkar edemez.
AB kaynaklı projelerin ihalesine katılanlar, para kazanma yanında batı ölçeklerinde deneyim sahibi de olmuştur.
Bu satırların yazarı olarak bu tür ihaleleri alıp başarıyla tamamlayan firmalara ayrı bir değer verdiğimi açıklıkla yazabilirim.
***
Şunun da altını çizmek isterim.
Ülkemizde yapılan her türlü yatırım bir biçimde ülkemiz insanına yönelik yatırımdır.
AB kaynaklı projeler azıcık dikkatle incelendiği zaman parasal boyutu Türkiye yardımlarıyla kıyaslandığı zaman daha düşük düzeyde olsa bile farklı bakış açılarında özel değer taşıdığı kolay anlaşılır.
***
Di Bucci’nin aktardığı bilgiler arasında haberleşme alanında yapılan 10 milyon EURO’luk yardımla ilgili verdiği şu bilgi önemliydi.
AB kaynaklarıyla yapılan yatırımlar kamuya yönelik yatırımlardır ve hiç bir şekilde özelleştirme kapsamında olamaz.
Telekomünikasyon altyapısına AB kaynaklı yatırımların olası bir özelleştirmenin dışında kalacağına dair güvence aldıklarını da ifade etti.
***
Di Bucci’ye aktarılan değerlendirmelerde Kıbrıslı Türklerin, Avrupa Birliğine bakış açıları da çok samimi olarak aktarılmıştır.
Özellikle Başaran Düzgün arkadaşımın, bir zamanlar Avrupa Birliği’ne duyulan heyecan ve güvenin yerinde yeller estiğine vurgu yapıp, yapılan sınırlı yardımlarım bu kırgınlık giderilmediği sürece asla heyecan verici olmayacağına söylemesi AB yetkilileri tarafından not edildi...
***
Aslında Kıbrıs’a ciddi anlamda ilgi duyan herkes gerçeği bir müddet sonra anlar ya da algılar.
Ancak gerçeğin algılanması, eyleme dönüşmediği sürece çok bir mana taşımaz.
AB’nin yüksek insani değer yargılarına karşılık, Kıbrıslı Türkler siyasi çözümsüzlüğünün tek yanlı mağdurudur.
Brüksel’in Kıbrıslı Türklere bakış açısı ya da uygulamaları öncelikle Kıbrıslı Rumların süzgecinden geçmek durumundadır.
***
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dili olmasına karşılık Türkçe, AB’nin resmi dilleri arasında yoktur.
Neden yoktur?
Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti üye olurken Anayasası’nda var olan bu gerçeği AB’ye taşımak istememiştir.
Her yeni dilin maliyet getireceğini bilen AB üyesi ülkeler de, “Kıbrıslı Türkleri dilinin Türkçe olduğunu” akıllarının ucuna bile getirmemiştir.
Bizim gençlerimiz de AB vatandaşıdır...
Ama AB’de çalışmak istedikleri zaman Türkçe’nin resmi diller arasında olmaması nedeniyle dezavantajlı konuma düşmektedir.
Sağduyu sahibi Kıbrıslı Türkler, AB yardımlarının değerini ya da değerinden öte anlamını bilmektedir.
Bunun bilinmesi AB’ye sıcak duyguların derinlik kazanmasına yetmiyor.
Özellikle Annan Planı’na Rumların HAYIR’ına karşılık, Kıbrıslı Türklerin % 65’lik bir oranla EVET demesinin ardından Avrupa’nın edilgenliği Kıbrıslı Türklerin AB’ye güvenini de yönelişini de ters yönde etkilemiştir.
***
Di Bucci’ye özetle aktarılmaya çalışanların özü buydu.
Söylenilenler yerine ulaşacak mı?
Ulaşacağından hiç kuşkum yok.
Ancak önemli olan ulaşması değil, bazı değişimler için işe yaramasıdır.


Günün sözü:

Yardım, gönüllere de dokunduğu oranda benimsenir.



(Havadis gazetesinden alınmıştır)