17 Şubat 1959’daki Londra yakınlarındaki uçak kazası Kıbrıslı Türkler arasında da derin üzüntüye neden olmuştu.
Kazada yaşamını yitirenlerin isimleri Lefkoşa’da Köşklüçiftlik bölgesinde sokaklara verilerek yaşatıldı.
Ancak Ankara, rüzgarına kendini kolay kaptıran anlayışlar Adnan Menderes’in anısına yeterince saygı göstermedi.
Yakın zamanda yapılan açıklamalarda Adnan Menderes’in Kıbrıs sorunundaki yaklaşımlarına övgüler sıralansa da, bu yaklaşımlar rötarlı, günah çıkarmaya da amaçlayan saygı yansımalarından öte değer taşımaz.

Kazanın da tarihisi olur mu?
Önemli tarihi bir olayla bağlantısı varsa, elbette olur...
Kıbrıs sorunuyla bağlantılı önemli isimlerden biri olan Türkiye’nin eski başbakanlarından Adnan Menderes’in hafif yaralı olarak kurtulduğu uçak kazası tarihi bir kazadır.

***

Anadolu Ajansı Londra Bürosu, 17 Şubat 1959’daki uçak kazasının 54. yıldönümünde İngiliz gazetelerinin arşivlerini girip o dönemde İngiliz gazetelerinde öne çıkan haberleri, haberleştirdi.
İnternet gazeteciliği haberlerin bir gün önceden paylaşılmasına imkan sunuyor.
Haberi, haberkibris.com’da okudum.
Kaza yaşandığı zaman ilkokul sıralarıyla yeni buluştuğum yıllardır.
O günün şartlarında evlerimizde en yayın iletişim aracı radyoydu.
K. Kaymaklı, Lefkoşa’nın dibinde olmasına karşılık çok yaygın bir gazete okuma alışkanlığı hiç yoktu.
Kahvelerde bile gazete pek bulunmazdı.
Uçak kazası haberini detaylı anımsıyorum dersem yalan olur.
Ancak daha sonraki yıllarda okuduklarım ve dinlediklerimle uçak kazasını o kadar ayrıntısıyla öğrendim ki sanki de kazanın olduğu zaman her şeyi öğrendiğimi sanıyorum.

***

“Menderes ve beraberindeki heyet, 17 Şubat 1959 tarihinde Londra’da yapılacak Kıbrıs görüşmelerine katılmak için Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan yola çıktı. Viscount tipi dört motorlu ‘Sev’ isimli uçak, önce yakıt ikmali için İtalya’nın başkenti Roma’da mola verdi, daha sonra ise Londra’daki Heathrow Havaalanı’na hareket etti. Ancak yoğun sis nedeniyle uçağın Heathrow Havaalanı’na inişine izin verilmedi. Uçağın önce Paris’e indirilmesi planlandı, ardından ise Londra’nın 40 kilometre güneyindeki Gatwick Havaalanı’na yönlendirildi.
Ancak ‘Sev’ uçağı yine yoğun sisin etkili olduğu Gatwick Havaalanı’na yaklaşık 5 kilometre kala Surrey bölgesindeki Newdigate köyü yakınlarında ormanlık bir alana düştü. Ağaçlara çarpan uçağın iki kanadı koptu ve ters döndü. Uçakta bulunan 8 mürettebattan 5’i, 16 yolcudan ise 9’u hayatını kaybetti.
Başbakan Adnan Menderes kazadan hafif yaralanarak sağ kurtulurken ölenler şunlardı: Ali Server Somuncuoğlu (Basın-Yayın ve Turizm Bakanı), Şerif Arzık (Anadolu Ajansı Genel Müdürü), Abdullah Parla (Türk Hava Yolları Genel Müdürü), Kemal Zeytinoğlu (DP Eskişehir Milletvekili), Muzaffer Ersü (Başbakanlık Özel Kalem Müdürü), İlhan Savut (Dışişleri Bakanlığı 2. Daire Başkanı), Mehmet Ali Görmüş (Basın-Yayın ve Turizm Bakanlığı Özel Kalem Müdürü), Sedat Görmüş (Dışişleri Bakanlığı kâtibi), Burhan Tan (Akşam Gazetesi foto muhabiri), Münir Özbek (Kaptan Pilot), Sabri Kazmaoğlu (Yardımcı pilot),  Lütfi Biberoğlu (Yardımcı pilot), Gönül Uygur (Hostes), Gündüz Tezel (Telsiz operatörü).
Adnan Menderes’le birlikte kazadan yaralı kurtulanlar: Şefik Fenmen (Özel Kalem Müdür Yardımcısı), Rıfat Kadızade (Sakarya Milletvekili), Emin Kalafat (Çanakkale Milletvekili), Melih Esenbel (Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri), Arif Demirer (Afyon Milletvekili), Kazım Nefes (koruma polisi), Yurdanur Yelkovan (hostes), Kemal Itık (makinist), Türkay Erkay (kabin memuru)”

***

...Ve bilgi kaynaklarından sonrası için yazılanlardan bir kesit: “Ardından 20 Şubat 1959’da radyolarda yayınlanmak üzere Türk halkına hitaben duygusal bir konuşma yaptı. Mart başında taburcu olan Menderes’i Türkiye’ye dönüşünde İstanbul Havalimanı’nda yüz binlerce kişi karşıladı.
Yol boyunca içinde bulunduğu aracı durduruldu, Menderes için kurbanlar kesildi. İzdihamdan nedeniyle, İstanbul’a her gelişinde kaldığı Park Otel’e ancak dört saatte ulaşabildi. Menderes’i taşıyan treni de Ankara Garı’nda Celal Bayar ve İsmet İnönü‘nün de bulunduğu devlet erkanı ve yine büyük bir kalabalık coşkuyla karşıladı. 22 Şubat gününde kazada yaşamını yitirenlerin cenazeleri Türkiye’ye getirildi ve törenlerle toprağa verildi.
Kazazedelere yardım eden Tom ve Margareth Bailey çifti ile bahçıvan Peter Weller kısa bir süre sonra Türkiye’ye davet edildi ve Başbakan’ın özel konukları olarak ağırlandılar.
Kazadan önce DP ile muhalefetteki CHP’nin ilişkileri oldukça gergindi. Menderes’in kazadan sağ olarak kurtulması muhalefetle aralarında kısa süreli bir yumuşamayı sağladı.
Ancak bu durum uzun sürmedi. Başbakan Menderes, bir yıl sonra 27 Mayıs 1960‘taki askeri darbe ile devrildi. Askeri Mahkeme kararıyla 16 Eylül 1961’de Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 17 Eylül 1961‘de Adnan Menderes idam edildi.”

***

17 Şubat 1959’daki Londra yakınlarındaki uçak kazası Kıbrıslı Türkler arasında da derin üzüntüye neden olmuştu.
Kazada yaşamını yitirenlerin isimleri Lefkoşa’da Köşklüçiftlik bölgesinde sokaklara verilerek yaşatıldı.
Ancak Ankara, rüzgarına kendini kolay kaptıran anlayışlar Adnan Menderes’in anısına yeterince saygı göstermedi.
Yakın zamanda yapılan açıklamalarda Adnan Menderes’in Kıbrıs sorunundaki yaklaşımlarına övgüler sıralansa da, bu yaklaşımlar rötarlı, günah çıkarmaya da amaçlayan saygı yansımalarından öte değer taşımaz.

***

Türkiye’de durum çok daha vahim aslında.
Sudan gerekçelerle Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’la idam edildi.
Aradan yıllar geçti.
Menderes ve arkadaşlarının itibarlarını iade edecek adımlar atıldı. Ancak Türkiye bir garip ülke. Bir hava limanında ya da önemli bir caddede Menderes’in ismi yaşatılırken, biraz ötedeki bir başka caddede de onların idamları için bir anlamda kalem kıranların isimleri hala yaşatılabiliyor.
Orası Türkiye... Orada, olmaz olmaz…


Günün sözü:

Adaleti çiğneyenler mahkum edilmediği sürece adaletin yarası iyileşmez.



(Havadis gazetesinden alınmıştır)