Türkiye’de edebiyatın çınar ağacı, eleştirmen, yazar, değerli dostum Doğan Hızlan geçen yıl Mart ayında şöyle yazıyordu; ‘Yaşadığımız kenti, semti, tarihiyle, edebiyatıyla, sanatıyla ne kadar tanıyoruz? Sınırlı bilgileri aşmak için bir çaba göstermek gerekiyor. Kenti, semti edebiyatçılardan öğrenmek, orayı daha çok sevmenizi sağlar… İlle de bilmemiz, okumamız gerekir mi diye sorarsanız. Israrla evet diyeceğim. Bilgisizliğiniz oranında zevk alıyorsanız, bunu yeterli görüyorsanız, diyeceğim yok... Hafta sonları yaşadığınız şehri kitaplardan okuyarak gezin.’

* * *
Uzun yıllardır Frankfurt’ta yaşıyorum. İlk akla gelen Avrupa finans, bankacılık merkezi oluşu…Ünlü Rothschild ailesi… 340 yıldır faaliyette özel Metzler Bankası… Uluslararası havaalanı… Avrupa’daki Türkçe basının ilk yerleştiği kent. vs. Aynı zamanda yazdığı  ‘Batı-Doğu Divanı’nda  ‘Doğu da Batı da Allah’ındır’ diyen Goethe’nin kenti…  Ünlü filozof Arthur Schopenhauer’ın de kenti… Ahmet Haşim’in tedavi için gelip yazdığı ‘Frankfurt Seyahatnamesi’…Bu özellikler uzatılabilir… Kent tarihi, Frankfurt-Osmanlı ilişkileri üzerine çok yazdım…

* * *
Dün hava yine çok güzeldi... Bir kez daha eşimle kentte küçük bir tur yaptık… ‘Bir kenti tanımak bir insanı tanımak gibidir, hiç bitmez’ demiş ya şair… İşte onun gibi bir şey… Bu kez Friedrich Stoltze’ye gittik… Kent merkezinde eski şehir diye adlandırılan bölgeye kısa bir süre önce büstü yerleştirilmişti.  Frankfurt lehçesiyle yazan şair, derlemeci ve yazar… Stoltze (1816-1891) Frankfurt’u o kadar seviyorki yerel ağızla ‘Dışarıdan gelen herkes yabancıdır’ (“E Fremder is immer von ausserhalb”) diyor. (Johannes Proelß / Günther Vogt, Friedrich Stoltze – Ein Bürger von Frankfurt, Societäts-Verlag, Frankfurt/M, 1978). Hatta daha da ileri giderek bir şiirinde ‘Aklım ermiyor, bir insan nasıl Frankfurt’lu olamaz’ (Un es will merr net in mein Kopp enei: Wie kann nor e Mensch net von Frankfort sei!) diye yazıyor. Daha fazlasını ilgilenen araştırıp bulabilir…

* * *
Bir kenti tanımak, güneşli günlerde geniş caddelerde gezmek, alışveriş etmek, sadece kentin ünlü meydanlarını ziyaret etmek değildir. Dostum Doğan Hızlan’ın dediği gibi nerede oluşanız olun yaşadığınız kenti bir de edebiyatçılardan tanırsanız orayı daha çok seveceğinizden, benimseyeceğinizden eminim…