Hem klinik, hem de akademik olarak, psikolojik ve psikiyatri dallarında maalesef insan davranışı tekli yada çoklu faktörler diye değerlendirilir.

Diğer makalemde de olduğu gibi, niyetim travma konusunu da 3 farklı – kısa ve kapsamlı – bölümlere ayırıp, daha okunabilir hale getirmektir. İyi okumalar dilerim.

“Travma” kelimesi, tam anlamıyla “yara” ya da “yaralanmak” anlamına gelir – ve genel olarak, içsel beklenti ve mücadele kabiliyetimizin üstünde yaşadığımız bir olaya travma unvanı verilir. Anlaşıldığı üzere travma, bizi yaralayan durumdan ortaya çıkan bir sonuçtur/neticedir. Kaynağı duygusal olan bu tür yaralar, ortaya çıkan sonuçları da duygusal dünyamızda görebiliriz.

Konuyu daha da açalım; travma güvenlik duygumuzu parçalayan – tehlikeli bir dünyada kendimizi çaresiz hissetmemize neden olan – olağanüstü stresli olayların sonucudur. Travma bizi bir türlü bitmek bilmeyen keder, girdap, anılar, ve kaygılar ile boğuşmaya zorlayabilir, ve bu düzeyde de, kendi dünyamızdan kopuk hissetmemize, ve diğer insanlara karşı güvenimizi yitirmeye neden olabiliri.

Hem klinik, hem de akademik olarak, psikolojik ve psikiyatri dallarında maalesef insan davranışı tekli yada çoklu faktörler diye değerlendirilir. Lakin, hiç bir davranış ya da vaka, tek faktörlü olamaz, böylece tek faktörlü travma diye bir şey yoktur – travmanın sebebi sadece bir tane olumsuz tecrübe olsa bile.

 

Travma’nın Sınıfları

Travma genel olarak 3 farklı sınıflara ayrılır – bunların ciddiyetlik, şiddeti, ve tehlikeyle alakası yoktur. Tamamen nasıl yaşandığı ve kimin yaşandığıyla alakalıdır.

§  Birincil Travma

Birincil travma kişinin direkt olarak kendi yaşadığı olağanüstü stresli durumlar, ve akabinde elde ettiği semptomlardır.

§  İkincil Travma

İkincil travma başkasının yaşadığı travmatik durumlara şahit olup, akabinde kendi yaşadığı semptomlardır.

§  Dolaylı Travma

İkincil travmaya benzesede, dolaylı travma farklı bir sisteme sahiptir. Nasıl ki ikincil travma başkasının travmasına şahit olmaksa, dolaylı travma da yavaşça kendi zihninde zeminsel farklılıklar ve değişikliklerin gerçekleşmesidir. Yani, total biçimde hayata bakış açısının olumsuz şekilde değişmesidir. Bu tür travma genellikle psikolog, psikiyatrist, sosyal hizmet, polis, tıp ve sağlık, asker gibi mesleklerde sıklıkla görünen bir durumdur. Zaman aşımında birçok insanın kaderine ve kederine şahit olmak, bu meslek sahibine olumsuz yansıması gayet normaldir. Aksisi de düşünülemez.

 

Travma’nın Türleri

Kimi klinisyen ve pratisyene göre, travma bazen 3, bazen 4, bazen 5 ya da 6 farklı türlere ayrılır. Buradaki tür ayrımı tamamen travmanın özellikleri ve fonksiyonları ile alakalıdır.

§  Hafif Travma

Hafif travma diğer travmatik olaylara nazaran biraz daha “hafif” ve etkileri daha kısa sürdüğü için bu tanım koyulmuştur. Lakin, psikoloji’nin her konusunda olduğu gibi, “hafif” diye adlandırılan travma ağırlık kazanabilir, şekil bile değiştirebilir.

§  Aküt Travma

“Hafif travmaya” nazaran, daha ciddi ve haşin hissedilen semptomları taşır. Aküt travmaya yol açan durumlarda ciddi bir duygusal, bazen spiritüel yaralanmaya yol açabilir. Ek olarak belirtilmesi gerekir ki; hafif travma, aküt travmaya dönüşebilme riski de taşır. Eğer, 1) iyileşirken gerekli yol kaydedilemezse, ve 2) akabinde yeni travmatik tecrübeler yaşanılırsa – ikinci bi travma “ilaveli” öldüğü için, hem yeni hem de eski travmanın etkisini büyütür, ve kronik hale dönüşebilir.

§  Tükenmişlik Sendromu

Basit bi tabir ile “yorulmak” anlamı taşıyan türkenmişlik sendromu, stresli ortamda uzun dönem kalmanın getirisidir. “Hafif travma” tipi olasada, birincil, ikincil, ve dolaylı sınıflarında tecelli edebildiği için kendi kategorisine sahip olması gerekir.

§  Ahlaki Yaralanma

Diğer makalem’den alıntı olarak “Bir insanın ahlaki kuralları çiğnendiğinde, akabinde kişinin iç dünyasında yaşadığı çelişki ve ayrışmaya “Ahlaki Yaralanma” – yada – “Ahlaki Zedelenme” ismi verilir. En önemlisi, semptomları PTSD gibi görünsede, çok farklı bir sisteme sahiptir.”

§  Merhamet Tükenmişliği

Merhamet tükenmişliği “dolaylı travma” şeklidir, ve kelime anlamıyla kişinin artık merhamet ya da “başkası için kaygı” hissedebilme kabiliyetinde düşüklük anlamına gelir. Tükenmişlik Sendromuna benzetilebilir – lakin merhamet tükenmişliği başkalarına yardım ettiği için merhamet tükenmesi yaşanmış olması, bu farkı belirginleştirir.

 

İleriki bölümlerde işleyeceğim konular:

§  Travma II: Tezahürü ve Tecellisi

§  Travma III: Tedavi ve Gelişim

 

Saglıcakla kalın,

 

Psk. Akın Gürsoy

Insta: @akin.resmi