MİHRİŞAH SAFA
LONDRA
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 42’inci yılı Londra’da da coşkuyla kutlandı.
KKTC Londra Temsilcisi Büyükelçi Aysan Mullahasan Atılgan ve eşi Tolga Atılgan’ın evsahipliğinde, Kensington’daki Royal Garden Hotel’de düzenlene davete, yüzlerce kişi katıldı. Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Osman Koray Ertaş, eşi Sevcan Ertaş, Birinci Sınıf Başkonsolos Büyükelçi Hasan Ulusoy, Muavin Konsolos Oğuzhan Gönültaş, Londra Ticaret Başmüşaviri Devlet Selim Paslı, İçişleri Müşaviri Serhan Aksu, KKTC Muavin Konsolosları Esma Eroğlu, Ali İsmail Şahinoğlu, Mehmet Tunca, Eğitim Ataşesi Deniz Özalp, diplomatlar, işinsanları, akademisyenler, politikacılar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri Cumhuriyet Bayramı davetinde bir araya geldi.

Türkiye ve KKTC Bayrakları ile Mustafa Kemal Atatürk, Rauf Raif Denktaş ve Dr. Fazıl Küçük’ün fotoğraflarının yer aldığı salondaki davet, şehitler ve gaziler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından hep birlikte İstiklal Marşı söylendi.
KKTC Büyükelçisi Aysan Mullasan Atılgan, yaptığı konuşmada konuklara “Hoşgeldiniz” diyerek, katılanlara teşekkür etti.
Sözlerine Türk Hava Kuvvetlerine bağlı askeri kargo uçağının düşmesi neticesinde 20 Mehmetçiğin şehit olmasından duyduğu üzüntüyü ifade ederek başlayan Büyükelçi, “Milletimizin başı sağolsun” dedi.

Kıbrıs Türk halkının adanın eşit sahibi olduğunu ve yüzyıllardan bu yana adada onurlu bir varoluş mücadelesi verdiğini belirten Atılgan konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Kıbrıs Türk Halkının kendi devletini ilan etmesine giden yol hiç kolay olmamıştır. Kıbrıs Türkleri, Rum/Yunan zulmü nedeniyle büyük acılar çekmişlerdir.
1963-1974 yılları arasında adanın yalnızca yüzde 3’ne tekabül eden kuşatılmış bölgelerde yaşamaya zorlanan Kıbrıs Türklerinin 103 köyü, Birleşmiş Milletler Barış Gücü de dahil olmak üzere uluslararası toplumun gözü önünde yok edilmiştir.

Kıbrıs Türk halkının 11 yıl boyunca yaşadığı mezalime son veren ve bugün hala barışı sağlayan ve koruyan tek taraf, 1960 uluslararası antlaşmalarından kaynaklanan meşru hakları çerçevesinde 1974 yılında adaya müdahele eden Anavatan Türkiye Cumhuriyetidir.”

“Kıbrıs Türk tarafı kapıyı her zaman açık bıraktı”
“Kıbrıs Türkleri, demokratik gelişimi çerçevesinde 1983 yılında kendi kendini yönetme hakkını kullanarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ilan etmiştir.
Kıbrıs Türk tarafı maruz kaldığı tüm zorluklara rağmen, Kıbrıs Rum tarafıyla yeniden bir ortaklık kurma ihtimaline kapıyı her zaman açık bırakmış ve 1968 yılı itibariyla Kıbrıs Rum tarafı ile müzakereleri sürdürmüştür.

Ancak yıllardır, uluslararası toplum tarafından Kıbrıs Rum tarafına adanın sözde meşru hükümetiymiş gibi davranılması, iki taraf arasında kalıcı bir anlaşma tesis edilmesinin önünde büyük bir engel teşkil etmiştir.
Kıbrıs Türk halkı yaşanan tüm zorluklara rağmen her zaman demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve barış içinde yaşama iradesine bağlılığını sürdürmektedir.
Ülkemizin gelişimine, Birleşik Krallık’ta yaşayan vatandaşlarımızın başarıları, ülkelerine olan bağlılıklarını koruyan yeni nesiller yetiştirmeleri de önemli katkı sunmaktadır.

Genç devletimiz kuşkusuz ki gücünü Türkiye’nin sarsılmaz desteğinden almaktadır.
Ancak ne yazık ki Kıbrıs Türk halkı, insan hakları normlarına aykırı şekilde haksız ambargolarla dünyadan tecrit edillmeye devam etmektedir. Kıbrıs Türklerinin adanın eşit sahibi olduğu, Kıbrıs Rumları gibi özden gelen hakları olduğu, egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabul edilmesi elzemdir. Ayrıca komşumuzun son dönemde artan silahlanma faaliyetleri endişe verici bir bpyuta ulaşmıştır.”

“Türkiye’nin garantisinin devamı kırmısı çizgimizdir”
“Kıbrıs Türk halkı için Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı elzemdir, hayatidir ve kırmızı çizgimizdir.
Kıbrıs meselesinde kalıcı ve surdürülebilir bir anlaşmaya varılması mümkündür. Bunun için Kıbrıs Türk tarafı, her zaman olduğu gibi iki taraf arasında işbirliği ilişkilerinin tesis edilmesi amacıyla üzerine düşeni yapmaya hazırdır.

Sözlerime son verirken, Dr. Fazıl Küçük, kurucu cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş, tüm kahramanlarımız ve şehitlerimizi rahmet ve minnetler anıyorum. Işığı ile bizi aydınlatmaya ve yol göstermeye devam eden Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.”
Çok sayıda konuk daha sonra Kuzey Kıbrıs’a has özel ikramlarla ağırlandı.





