KKTC Erken Genel Seçim döneminde de olsak bazı konular seçime rağmen ele alınması gereken konular..


Mısır'da demokrasiyi ayaklar altına alan darbe KKTC için bu ülkenin yakınlığı ve Doğu Akdeniz'deki konumu göz önünde tutulduğunda kayıtsız kalınamayacak kadar önemli bir konu.


Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve tüm diğer ilgili bakanlar Türkiye'nin askeri darbe ile haksız bir şekilde devrilen demokratik seçimle iş başına gelmiş Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin yanında olduğunu tüm dünyayaya duyurdular.


AK Parti'nin son Kurultayı'nın konuğu olan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi tanıma olnağı da bulmuştum. Yaşamı Mısır'daki Nasır ve ardından Sedat ve de son olarak Mübarek Oligarşisi'ne karşı mücadele ile geçmiş bir şahsiyet. Halkı onu Cumhurbaşkanı olarak seçtikten sonra dünyadaki İslam Dini ile sorunlu çevrelerin en çok uğraştığı isimlerden biri oldu.


Sonunda da 12 Eylül'ün antidemokratik tüm uygulamalarının başkomutanı olan Evren benzeri bir Mısırlı General olan Sisi'nin dış destekli darbesi karşısında "dik durdu" ve "dik durmaya da" devam etmekte.


Mısır halkı, milyonlar sokağa çıktı ve seçtikleri cumhurbaşkanlarını savunmaktalar. Daha doğrusu onlarca yıllık İslam Dini ile de had safhada sorunlu diktatörlük dönemlerinin ardından binbir güçlükle kurdukları demokrasiyi yaşatmaya çalışmaktalar.


İşte Mısır Halkı'nın bu onurlu kavgasının desteklenmesi söz konusu olduğunda Türkiye neredeyse tek başına bu onurlu kavgaya sahip çıkarak onurlu bir duruş sergiledi.


KKTC'den ilk başlarda pek ses çıkmamıştı.


Örneğin KKTC Cumhurbaşkanı bildiğim kadarıyla "ayakkabı dükkanı" açılışlarına bile katılır ve bir çok konuda açıklamalar yaparken Mısır'da demokratik seçimle seçilen bir Cumhurbaşkanı'nın darbe yapılarak makamının gasp edilmesine yönelikl bir açıklaöa yapmadı. Yaptıysa ben okumadım ve duymadım.


Nihayet KKTC Dış İşleri Bakanı Kutlay Erk bence gecikmeli de olsa bir açıklama yaptı ve "Mısır'da demokratik yollarla oluşan bir halk iradesini sandığa başvurmadan başka bir yöntemle değiştirmenin adının "darbe" olduğunu söyledi.


"Mısır'da halkın kendi iradesiyle demokratik yolla seçtiği bir iradeyi aynı yöntemle değiştirmek değil de, hiç sandığa başvurmadan başka bir yöntemle değiştirmenin adı darbedir. Buna nasıl bakarsanız bakın. Sandıkla, demokratik bir seçimle iş başına gelmiş bir yönetim eğer farklı bir yöntemle görevden uzaklaştırılırsa bu bir darbedir. İster ilerici darbe dersiniz, ister gerici darbe dersiniz ama bu bir darbedir." diyen Kutlay Erk bu açıklaması ile KKTC'nin Türkiye Cumhuriyeti ile aynı çizgide olduğunu da sergilermiş gibi gözükürken nedense birden AB'deki "İslam Dini ile sorunlu kesimlerin" ve Türkiye'de CHP gibi ulusalcı-kemalist çizgideki partilerin genel olarak ağızlarından düşürmedikleri "Buradaki rejim değişikliği elbette bir darbeyle olan rejim değişikliğidir ama seçimle gelenin elde ettiği gücü yanlış kullanması sonucunda ürettiği bir rejim değişikliği olarakta görmek gerekir" ifadelerini de kullanıverdi.


Şimdi ister istemez sormadan edemeyeceğim: "KKTC, Mısır konusunda darbeye darbe derken diğer yandan "Mısır Cumhurbaşkanı'nın bu darbeyi hak ettiği tarzındaki İslam Dini ile sorunlu çevrelerin dile getirdiği şekilde" bir politik açıklama ile Türkiye Cumhuriyeti Dış Politikası'yla çelişmekteyse bu artık yeni ve Türkiye'den bağımsız bir Dış Politika izleneceğinin işareti mi olmakta?


Eğer KKTC Türkiye ile ahenk içinde olmayan ve Türkiye ile çelişen bir Dış Politika izleme niyetinde ise hükümeti oluşturan koalisyon partileri bunu seçmene dobra, dobra duyurmak zorunda değiller mi? Etik olanı bu değil mi?


Elbette Türkiye ile çelişen Dış Politika izleyenleri seçmenin desteklemeyeceği apaçık ortada iken o zaman "bu Mısır açıklamasının" amacı nedir? Kime "şirin gözükmek" amaçlanmakta?