Kıbrıs\'ı bir yıl süren zorlu bir seferden sonra fethetmiş, ancak İnebahtı\'da donanmamızı ve tecrübeli denizcilerimizi kaybetmişti...

Kıbrıs, en zor fethettiğimiz ve en kolay kaybettiğimiz yerlerden biridir. Bir yıl kadar süren bir seferden sonra fethettiğimiz adayı savaşmadan İngiltere\'ye kaptırmıştık.

Kıbrıs seferi

Osmanlı İmparatorluğu\'nun Akdeniz\'de hâkimiyet kurmasıyla birlikte Doğu Akdeniz\'de Kıbrıs\'ın fethedilmesi kaçınılmaz hale gelmişti. 1569\'da Fransa\'yla çok kapsamlı bir kapitülasyon ant­laşması imzalanarak Kıbrıs\'a sefer açıldığında, Batı\'da Os­manlılar aleyhine yürütülecek bir ittifakın gücü azaltıldı. Böylece Kıbrıs\'a açılacak seferin altyapısı hazırlanmaya başlamıştı. 1570 yılında Mısır\'dan şeker ve pirinç getiren bir geminin Kıbrıs\'ta barınan korsanlar tarafından zaptedilmesi üzerine, Kıbrıs seferine karar verildi.

Osmanlı İmparatorluğu, Fransa\'nın yanı sıra Kıbrıs seferi sırasında cephenin genişlememesi için Avusturya ve İran ile ilişkilerini iyi tutmaya gayret gösterdi. Venedik Osmanlılar\'ın donanmayı hazırlama­sından, kendi üzerine bir sefer hazırlığına giriştiğinden şüphe­lenmekteydi. 13 Ekim 1569 gecesi Venedik\'teki barut deposu infilak etti ve çıkan yangın tersaneye de zarar verdi. Batılı tarihçiler bu hadiseyi Türk casuslarının işi olduğunu söylerler. Venedikliler, Türkler\'in hazırlıklarının kendi üzerlerine ol­duğunu anlayınca, papanın aracılığıyla müttefik bulmak için harekete geçtiler. Ancak Venedik\'le ittifaka sadece İs­panya, Papalık, Malta şövalyeleri ve bazı İtalyan prenslikleri destek verdi.

Venedik\'e savaş ilan edilmeden bir elçi gönde­rildi. Osmanlı elçisi Kubad Çavuş, Kıbrıs ve Dalmaçya kıyıla­rında meydana gelen korsan saldırılarından devletinin şikâye­tini dile getirerek sulhun devamı için Kıbrıs\'ın kendilerine verilmesini istedi. Venedikliler\'in bunu reddetmesi üzerine Osmanlı kuvvet­leri harekete geçti.

Kıbrıs\'ın fethi


Kıbrıs\'ın fethi için Lala Mustafa Paşa serdar, Piyale Paşa ise donanma komutanı tayin edildi. 1570 yılının bahar ayla­rında 300 gemi ile 60 bin asker, üç grup halinde Kıbrıs üzerine hareket etti. Osmanlı donanması temmuz ayının başında Limasol koyuna demirledi. İlk olarak fethedilen yer bu koydaki Leftari kalesiydi.
Adaya ayak basılmasının ikinci haftası Girne fethedildi. Ardından adanın önemli merkezlerinden Lefkoşa kuşatıldı. Lefko­şa\'nın 50 günlük bir kuşatmanın ardından ele geçirilmesi üzerine, Baf ve Limasol kaleleri teslim oldu. Bunla­rın ardından Larnaka fethedildi. Adada ele geçirilemeyen tek önemli yer olarak Magosa kalmıştı.
Adanın son önemli mevkii olan Magosa kuşatıldığında kış yaklaşmıştı. Kale bir tarafı deniz olduğu için Lefkoşa derece­sinde sıkıştırılamıyordu. Muhasara sürerken Venedik ge­mileri, Magosa\'ya mühimmat ve asker ikmalinde bulunmayı ba­şardılar. Bahar geldiğinde Türk kuvvetleri şehri tekrar sıkıştır­maya başladı. Bir taraftan topçu ateşi sürerken, bir taraftan da kazı­lan lağımlarla kalenin surları tahrip edilmeye çalışılıyordu. Türk kuvvetlerinin bütün uğraşlarına rağmen kale komutanı Marco-Antonio Bra­gandino\'nun çabaları ve kahramanlığı şeh­rin düşmesini engellemekteydi. Magosa\'nın ikmal yollarının kesilmesi, şehrin daha fazla direnmesini ortadan kaldı­rınca, kale 1 Ağustos 1571\'de teslim olmaya karar verdi. On bir aydan beri muhasara edilen Magosa\'nın zaptıyla Kıbrıs\'ın fethi tamamlanıyordu.

Fetihten sonra, Kıbrıs\'ta fethi daimi kılmak için bir iskân siyaseti takip edilerek binlerce Türk, Anadolu\'dan getirilerek adaya yerleştirildi.

Donanmamız yok oldu

Venedik ve müttefikleri Kıbrıs\'ın alınmasına engel olama­mışlardı. Ancak Türkler\'in elinde bulunan Afrika kıyılarına veya Osmanlı donanmasına saldırmak için fırsat kollamaktaydılar. Kıbrıs\'ın fethinin tamamlanmasının ardından Osmanlı donanmasına, düşman gemilerinin vurulması emri veril­mişti. İki donanma 7 Ekim 1571\'de İnebahtı önlerinde karşı­laştı. Savaş, Osmanlı donanmasının büyük bir mağlubiyetiyle sonuçlandı. Uluç Ali Paşa\'nın kurtardığı çok az sayıdaki geminin dı­şındaki bütün donanma mahvolmuştu. Ancak müt­tefik donan­ması zaferlerinin meyvelerini toplayamadı. Kendi insan zayiatının fazlalığından ve Osmanlı kıyılarında güvenli bir liman ele geçiremediklerinden dolayı İtalya\'ya geri döndü­ler. İtalya\'da bu zafer büyük kutlamalara sebep oldu. Zafer anısına heykeller ve resimler yapıldı, Venedik\'te 7 Ekim günü bayram ilan edildi.

Savaşta, 190 Osmanlı gemisi ya batmış ya da Haçlılar\'ın eline geçmişti. Kaptanıderya Müezzinzade Ali Paşa ve yüzlerce Osmanlı amirali ve komutanı muharebede şehit olmuştu. Donanmamızdan 20 bin asker şehit olmuş, 3845 kişi de Haçlılar\'a esir düşmüştü.

İtalya\'da kutlamalar sürerken Osmanlılar, yaraları sar­mak için süratle harekete geçti. Bu mağlubiyet sıra­sında ayakta kalabilmiş tek denizci olan Uluç Ali Paşa, kaptanıderyalığa getirilerek, dağılmış donanmayı toplamakla görevlendirildi. Ali Paşa, İstan­bul\'a geldiğinde lâkabı \"Kılıç\"a çevrilmişti. Osmanlı kıyılarının muhafazası için süratle yeni bir donanmanın inşa edilmesi gerekliydi. İstanbul\'dan Alanya\'ya kadar bütün Osmanlı tersaneleri yeni gemileri inşa etmek için hummalı bir faaliyete girişti. Kılıç Ali Paşa bahara kadar ha­zırlanması istenen 200 geminin inşası için yoğun bir gayret gösterdi.

13 Haziran 1572\'de, 250 kadır­ga ve 20 bin askerden müteşekkil Osmanlı donanması Kılıç Ali Paşa\'nın komutasında denize açıldı. Osmanlı donanmasının tamamen yok olduğu İnebahtı Mu­harebesi\'nden sonra beş altı ay içinde, 250 gemilik bir donanma ortaya çıkınca Hristiyanlar şaşkına dönmüşlerdi.
Donanma hazırlanmıştı. Ancak en önemli eksiklik mürettebattı. Yetenekli denizciler İnebahtı\'da kaybedilmişti ve bu durum telafi edilememişti.

Hala Sultan Tekkesi

Üçüncü Halife Hazreti Os­man zamanında Müslüman Araplar, Kıbrıs\'a bir sefer düzenlemişlerdi. Ada fethedilemedi, ancak vergiye bağlandı. Bu se­ferde Hazreti Muhammed\'in süt halası Ümmü Haram da şehit düşmüştü. Tür­besi bugün Kıbrıs Rum kesiminde, Larnaka şehrinin dışın­da­dır ve Hala Sultan Tekkesi diye anılır.

Şeyhülislamın fetvası

Şeyhülislam Ebussuud Efendi Kıbrıs seferine çıkılacağı zaman, bir zamanlar İslam toprağı olan Kıbrıs\'ın Hristiyanlar\'ın eline geçmesiyle buradaki mescit ve medreselerin harap olduğunu; bu beldenin tekrar Müslümanlar\'ın hâkimiyetine alınmasının İslam âleminin lideri olan Osmanlılar\'a düştüğü yönünde bir fetva vermişti.