Bugün global medyada Yunanistan halkının ve dolayısıyla bazı siyasilerin, yapılması istenen işgücü piyasası reformlarına direnmesi tartışılıyor. Bugün Yunanistan\'da en popüler spor Almanya\'ya küfretmek! Ancak benzer emek piyasası reform girişimleri İtalya ve İspanya\'da da mevcut ve pek yakında bu iki ülkenin reform yapıp yapamayacağı da gündeme gelecek.

İspanya\'da bugün genç nüfus işsizliği yüzde 47 ve genel işsizlik yüzde 23 civarında! Eski ve katı işgücü piyasası kurallarını değiştirmek, emek piyasasını daha esnek hale getirmek ve işsizlik oranının düşmesine olanak sağlamak için, 10 Şubat 2012  tarihinde işgücü piyasası reform adımları gündeme gelmişti. Bu seferki reform son iki yıldaki üçüncü reform. Euro kullanan ülkeler, kur devalüasyonu olanakları olmadığından, \'iç devalüasyon\' yapmak zorundalar. Yani euro sisteminin içinde kalabilmek için emek piyasasının kurallarını değiştirmek, zaten resesyon ortamındayken bir de ortalama ücret ve dolayısıyla ortalama geliri düşürmek gerekiyor. Ancak bu tür zor önlemlerle rekabet gücü kazanmak ve ihracatı arttırarak daha fazla istihdam sağlamak mümkün olabilecek. Yeni kanun örneğin işçilerin işten çıkarılmaları halinde maksimum 42 aylık ücretin tazminat olarak ödenmesi yerine, şimdi sadece 12 aylık tazminat ödenmesi kuralını getiriyor. Diğer taraftan da şirketler ile sendikalar arasındaki toplu sözleşme kuralları da değiştirilmeye çalışılıyor.

İspanya dört yılda 2.9 milyon kişinin işsiz kaldığı bir ortamda. Sadece 2011 yılının son çeyreğinde 300 bin iş kaybedilmiş. İspanya\'da bir iş bulabilmek için, resmi istatistiklere göre, ortalama 15 ay çabalamak gerekiyor. 2012 yılında ise 400 bin iş kaybı daha bekleniyor. Bu da genel işsizlik oranını yüzde 25 düzeyine yükseltecek.             
Benzer sorunlar İtalya\'da da var. Üstelik İtalya\'da emek piyasası kanununda değişiklik girişimi çok daha zor. 1999 yılında o günkü merkez sol çizgisindeki hükümet döneminde İtalya\'nın emek piyasası kanunlarını yeniden düzenleme konusunda çalışan Profesör Massimo D\'Antona öldürülmüştü. Öldürülen profesörün yerine göreve gelen Marco Biagi de üç yıl sonra gene aynı sol grup tarafından katledilmişti.

Şimdi Mario Monti yönetimindeki teknokrat hükümeti hem iş kanununu hem de İtalyanların işe karşı yaklaşımlarını değiştirmek, çalışma kültürü devrimi yapmak zorunda. İtalya\'da genel işsizlik yüzde 10 civarında ama genç nüfus işsizliği yüzde 30 değerinin üzerine tırmanmakta. İtalya\'da çalışmaya başlamak, iş bulmak zor. İtalya\'da iş bulabilmek için köylerden çıkıp kentte iş aramaya gelene, kimse ev bile kiralamazmış.

Silvio Berlusconi döneminde 2003 yılında ise hükümet işgücü piyasasında kısa vadeli ve daha önceki iş sözleşmelerindeki katı kurallara tabi olmayan  işlere yeni insan alınmasını sağlayan değişiklikler getirmiş ve böylece emek piyasası da iki farklı gruptan oluşmuştu.

Bu hafta İtalya yeniden resesyon ortamına girdi.  2011 üçüncü çeyreğinde yüzde 0.2 daralan İtalyan GSYİH\'sı ,  2011 yılının son çeyreğinde  de yüzde 0.7 daraldı.

15 şubat 2012 tarihinde ise sendikalar ve işverenler yeniden masaya oturdular. Şu anda hiçbir işte çalışmamış ve işsiz olan İtalyan gençleri sosyal refah sistemi yardımından faydalanamıyorlar. Teknokrat hükümet ve onu destekleyen siyasi partiler bu kuralı gevşetmeye razı ama bu değişiklikleri de mayıs ayındaki seçimden önce yapmaya çalışıyorlar. Bu nedenle de sendikalar ve hükümetin değişiklikleri yapmak, yani anlaşmak için, sadece mart sonuna kadar vakitleri var. En büyük ve güçlü ve radikal sendika CGIL ise henüz masaya oturmuyor. Bu sendika merkez sol konumlu Demokrat Parti ile işbirliği içinde. Parti, \'Sendikanın kabul ettiği her şeye varım!\' diyor, ama sendika henüz hiçbir girişimde bulunmuyor. Ne tür emek piyasası reformlarına destek vereceğini açıklamıyor.   

İtalya ve İspanya da Yunanistan gibi kilitlenme ve isyan yaşarsa bu sürpriz olmaz gibi gözüküyor!

(AKŞAM)