İngiltere’de İşçi Partisi hükümet, yayımladığı yeni güvenlik belgesinde, ülkenin karşı karşıya olduğu tehditler çarpıcı bir dille ortaya konulurken, topraklarında bir saldırıya uğrama olasılığına karşı hazırlıklı olması gerektiği kaydedildi.
İncelemeye göre, Rusya’nın askeri yığınağı ve İran’ın yurt dışındaki muhaliflere yönelik saldırılarındaki artış, İngiltere’nin iç savaşa benzer bir duruma sürüklenme riskini doğuruyor.
Bu uyarı, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin savunma harcamalarında ciddi artış olmazsa “İngilizler Rusça öğrenmeye başlasa iyi olur” sözlerini hatırlatıyor. Lahey’deki NATO zirvesine katılan Başbakan Keir Starmer, 2035 yılına kadar GSYİH’nin %5’ini savunmaya ayırma sözü verdi.
Yeni Strateji Güvenlik Belgesi’nde şu ifadelere yer verildi:
“Bazı düşmanlar, gelecekteki çatışmaların zeminini hazırlıyor; enerji ve tedarik zincirlerimize büyük zararlar vererek agresif eylemlerimize karşı bizi caydırmayı hedefliyorlar. Uzun yıllar sonra ilk kez, Birleşik Krallık’ın doğrudan tehdit altında kalabileceği bir savaş senaryosuna karşı aktif şekilde hazırlık yapmalıyız.”
Starmer, rapora yazdığı önsözde şu değerlendirmede bulundu:
"Dünya değişti. Rus saldırganlığı kıtamız için tehdit oluşturuyor. Stratejik rekabet artıyor. Aşırılık yanlısı ideolojiler yükselişte. Teknoloji, savaşın ve iç güvenliğin doğasını dönüştürüyor. Düşmanca devlet faaliyetleri Britanya topraklarında gerçekleşiyor.”
Salı günü yayımlanan belge, İngiltere’nin savunma sanayisini büyütmeyi öneren stratejik savunma incelemesinin ardından geldi. Rapor, özellikle drone, denizaltı ve yapay zeka kapasitesinin artırılması gerektiğini vurguluyor.
Güvenlik stratejisi, karşı karşıya kalınan tehditleri detaylandırarak, Rusya’yı siber saldırılar ve sabotaj girişimleri nedeniyle başlıca tehdit olarak gösteriyor. Ayrıca, ülkenin dijital verilerinin %99’unu taşıyan deniz altı fiber optik kabloların, Rus denizaltıları tarafından sürekli artan bir şekilde hedef alındığı ifade ediliyor.
İran da, Moskova ile olan ittifakı ve sürgündeki muhaliflere yönelik saldırılar nedeniyle önemli bir tehdit olarak tanımlanıyor: “İran rejimi, yurtdışındaki eleştirmenlerini susturma çabasının parçası olarak İngiltere topraklarındaki düşmanca faaliyetlerini artırıyor ve doğrudan tehdit oluşturuyor.”
Bu yılki rapor, Boris Johnson hükümetinin dört yıl önce yayımladığı güvenlik incelemesinden çok farklı bir ton taşıyor. O dönem yayımlanan belge pandemi dönemine denk gelmiş ve aşı üretimi ile pandemi hazırlığına odaklanmıştı.
Yeni inceleme, hükümetin Çin’e yönelik “denetim raporunu” tamamlamasına rağmen Çin’in oluşturduğu tehdide dair detaylara pek yer vermiyor. Çin’i “gelişmiş yabancı etki kaydı sistemine” dahil etmeme kararı da dikkat çekiyor.
Raporda, “Daha çalkantılı bir dünyada, yanlış anlaşılmaları ve iletişim eksikliklerini azaltmak için Çin ile daha fazla angajmana ihtiyaç var” deniliyor. Çin’in istihbarat faaliyetleri, demokrasiyi etkileme çabaları ve ekonomik güvenliği zayıflatma girişimleri artarken, Çin bir tehdit değil, “zorluk” olarak tanımlanıyor.
Ancak Dışişleri Bakanı David Lammy, Salı günü parlamentoda yaptığı açıklamada Çin’i “sofistike ve sürekli bir tehdit” olarak tanımladı. Downing Street sözcüsü ise bu ifadeyi tekrarlamaktan kaçınarak, rapordaki resmî tanıma işaret etti.
Gölge Dışişleri Bakanı Priti Patel ise hükümeti, “ekonomiyi kurtarmak için Çin’in kapısını çalmakla” suçladı.