İşçi Partisi liderliğindeki İngiltere hükümeti, sığınma sistemi reformu kapsamında, çocuklu ailelerin sınır dışı edilmesine yönelik tartışmalı bir yaklaşım benimsedi. İçişleri Bakanı Shabana Mahmood tarafından sunulan reform paketinde, başvuruları reddedilen ailelerin çocuklarıyla birlikte geri gönderilmesi ya da devlet desteğinin kesilmesi gibi önlemler yer alıyor.
REFORMUN ANA HATLARI
Red edilen iltica başvurusu sahiplerine, “gönüllü geri dönüş” için finansal teşvik teklif edilmesi planlanıyor.
Teşvikleri reddeden ailelere “zorla sınır dışı edilme” yolu açılması gündemde.
Devlet tarafından sağlanan barınma ve mali yardım, iltica başvurusu reddedilen ve yasal engeli olmayan ailelerden geri çekilebilme olasılığı tartışılıyor.
Mülteci statüsü “kalıcı” olmaktan çıkarılıyor: Yeni düzenlemeye göre, sığınmacı statüsüne sahip kişiler 30 ayda bir statü değerlendirmesine tabi olacak.
Kalıcı oturum hakkı kazanma süresi de uzatılıyor; 5 yıldan 20 yıla çıkarılması planlanıyor.
İÇ MUHALEFET VE ELEŞTİRİLER
Bu sert göç politikası, İşçi Partisi içinde bile tepkiyle karşılanıyor:
Parti içinden bazı milletvekilleri, özellikle Sağlık Bakanı Wes Streeting, “çocuklu ailelerin zorla sınır dışı edilmesi” konusunun içlerinde rahat hissettirmediğini açıkladı. Streeting, “Dürüst olmak gerekirse? Rahat değilim. Ama ülke için doğru olan bu mu? Evet.” Diyerek yine de parti politikasını onayladığını belirtti.
İşçi Partisi’nin kıdemli üyelerinden ve eski sığınmacı olan Lord Alf Dubs, Bakan Mahmood’un politikalarını “çocukları bir silah gibi kullandığını” söyleyerek sert biçimde eleştirdi.
Eleştirmenler, bu yaklaşımın insanlık dışı olduğunu, entegrasyon çabalarını baltalayabileceğini ve aile birliğini ihlal edebileceğini savunuyor.
İŞÇİ PARTİSİ HÜKÛMETİNİN GEREKÇESİ
Hükûmet cephesi ise reformların “göç sistemine güveni yeniden tesis etmek” amacıyla yapıldığını savunuyor:
İçişleri Bakanlığı, mevcut sistemin “çoğu reddedilen iltica başvurusu sahiplerinin yıllarca devlet desteği almasına” yol açtığını; bu durumun “tehlikeli küçük bot yolculukları” için bir teşvik oluşturduğunu öne sürüyor.
Eğitim Bakanı Bridget Phillipson, yapılan reformların “adil bir sistem” kurma gayretiyle, kuralları netleştirme ve uygulama mekanizmasını güçlendirme amacı taşıdığını belirtiyor.
Bakanlardan biri, “aileler birbirinden ayrılmayacak; ne aile birleşimi ne de çocukların ebeveynlerinden kopartılması gibi bir hedefimiz yok” şeklinde konuştu.
UZMANLAR NASIL YORUMLUYOR?
Bazı uzmanlar, İşçi Partisi’nin göç konusundaki bu sertleşmesinin, yükselen sağ kanat partisi Reform UK’nin göç karşıtı söylemi nedeniyle politik bir manevra olduğunu öne sürüyor.
Eleştirmenler, çocukların “teşvik aracı” olarak kullanılması riskine dikkat çekiyor.
Ayrıca, sığınmacı ve göçmen hakları savunucuları, aileleri bir arada tutmak yerine caydırıcı stratejilere dayanan bir yaklaşımın uzun vadede toplumsal dışlanma ve gerilim yaratabileceği konusunda uyarıyor.
İşçi Partisi liderliğindeki İngiltere hükûmeti, iltica ve göç alanında daha katı bir tutum alarak, çocuklu ailelerin sınır dışı edilmesini meşrulaştıran reformlar öneriyor. Bu yaklaşım, hem parti içinde hem de toplum genelinde derin tartışmalara yol açmış durumda. Karşıt görüşler, politikayı insanî ve etik açılardan sorgularken; destekçiler, reformların göç sisteminde daha fazla denetim ve sorumluluk getireceğini savunuyor.









