Hristofyas’ın görev süresinin tamamlanmasına neredeyse sayılı günler kaldı...
Daha önce de vurgu yaptım.
Hristofyas, müzakere sürecinde yeterince cesur olmadı belki ama şoven, iki toplum arasındaki ilişiklere yaralayıcı darbeler de vurmadı.
Başkanlık seçiminde favori gösterilen DİSİ Başkanı Anastasiadis’i daha gelmeden gördük. Sandıktan çıkarsa esas o zaman gerçek yüzünü görüp, Hristofyas’ı çok arayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Dimitris Hristofyas’ın yeni yıl mesajı nitelikli konuşmasının yazılı metnini dikkatle okudum.
Dikkatle okurken asla dudak bükmedim.
Mesajın önemli saydığım bölümlerini sizlerle paylaşıp sonra değerlendirmemi toparlamak isterim:
“... 2012 yılı ne yazık ki gerek Kıbrıs’ta, gerekse Avrupa ve tüm dünyada önemli ekonomik ve sosyal sorunların yoğunlaştığı bir yıl olarak nitelenmektedir. Sistemin çok yönlü ekonomik ve sosyal krizinin kurumları ve değerleri yıkmakla tehdit edecek derecede derinleşmesi tüm Avrupa’da işsizlik, yokluk ve yoksulluk gibi sorunları daha da artırmıştır. Avrupa çapında bugüne kadar uygulanan politikaların, krizin yol açtığı ekonomik sorunlara çözümler sunmayı başaramadığı, bilakis ekonomik ve sosyal adaletsizliklerin daha da artmasına yol açtığı en nihayet kabul edilmelidir.
... Küresel ekonomik krizin etkileri ve özellikle Kıbrıs bankalarının Yunan tahvillerine ve genel olarak Yunan ekonomisine yaptıkları yatırımlar Kıbrıs ekonomisini kurtarmak için kapatmamız gereken ciddi bir ekonomik açık yarattılar ve Destek Mekanizması’na başvurmak zorunda kaldık. Mekanizmaya başvurmadan çok önce, Troyka ile ön anlaşmaya varmadan daha önce başka kaynaklardan finansman bulmak için büyük çabalarda bulunduk. Çünkü Troyka ile müzakerelerde karşılaşacağımız sorunlar hakkında en azından biz yanılsama içerisinde değildik. Ne yazık ki bu çabalardan arzu edilen sonuç elde edilemedi.
Troyka ile görüşmelerde, Kıbrıs’ın ve halkımızın çıkarlarını korumak için ısrarla çetin müzakerelerde bulunduk. Varılacak olan sonucun acı verici olacağını peşinen biliyorduk. Ancak bazı temel hedefler koyduk, büyük bir gayretle bu hedefleri öne çıkardık ve başardık.
... Doğal gazın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yönetimi altında olmasını güvence altına almayı başardık. Bu, halkımız için büyük bir umudu teşkil etmektedir. Troyka yarı kamusal teşekküllerin özelleştirilmesini hedefliyordu, bunu önledik. Binlerce yurttaşımızın birkaç gün önce aldıkları 13. maaş ve eşelmobil sistemi gibi bazı temel hakları koruduk. Kooperatifçilik için kurtarıcı bir düzenlemenin yapılmasını başardık. Ücretlilerin katkısının her şeyi yerle bir edici bir biçimde değil, basamaklı bir şekilde olmasını başardık.
... Ne Troyka ile ön anlaşmayı, ne de mevcut ekonomik durumu ideal göstermeye çalışmamız asla söz konusu değildir. Daha kötü durumların önüne geçebilmek için, Kıbrıs halkının fedakarlıklarda bulunmak zorunda kalacağı açıkça görülmektedir. Kıbrıs ekonomisi, kısa sürede kalkınma sürecine girmesini sağlayacak perspektifler yaratılarak kurtarılabilir.
... Müzakere masasında bazı görüş birlikleri sağlandı ve bunların bütünü, geçmişte dayatılmaya çalışılan ve Kıbrıs halkı tarafından reddedilen daha önceki planlarla karşılaştırıldığında, önemli iyileştirmeleri teşkil etmektedir. Referandumların ardından uluslararası alanda ve özellikle de Avrupa’da var olan kabul edilemez, cezalandırıcı ortamı tarafımızın iyi niyetini ve Türkiye’nin uzlaşmaz tutumunu göstererek tersine çevirdik. Uluslararası alandaki olumlu hava Türk tehditlerine ve tahriklerine rağmen, doğal gazın bulunması gibi önemli ulusal hedeflerimizi yaşama geçirmemize izin verdi.
... Önümüzdeki zaman sürecinde Kıbrıs sorununda tehlikeli akrobasilerden kaçınılacağına inanmak istiyoruz, çünkü böylesi akrobasiler taksimin kalıcılaşmasının yanı sıra, Kıbrıs ve halkımız açısından yeni acılara yol açacak yeni tehlikeler yaratacaktır.
... 2012 sadece sorunlar ve zorluklar getirmedi, aynı zamanda Kıbrıs halkına sadece umut vermekle kalmayıp, daha iyi bir gelecek için somut perspektifler yaratan bazı olumlu gelişmeleri de getirdi. 2012 yılı içerisinde, Türk tepkilerine ve tehditlerine rağmen, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesindeki parsellere ilişkin izinlerin verilmesinin ikinci turu yönünde kararlı bir şekilde ilerledik. Bakanlar Kurulu’nun kararıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti münhasır ekonomik bölgemizdeki beş parselin değerlendirilmesi için somut şirketlerle doğrudan müzakerelere şimdiden başlamıştır.
... Doğal gazın bulunması Kıbrıs ve halkımız için bağımsızlık sonrasında en önemli ekonomik, siyasal ve sosyal perspektifleri yaratmaktadır. Hiç şüphem yok ki, bu beş yıl, doğal gaz perspektifini ete ve kemiğe büründüren ve bizim için, çocuklarımız ve torunlarımız için umut ve somut bir perspektif yaratan beş yıl olarak tarihe geçecektir.
... AB Dönem Başkanlığı’na ilişkin olarak ortaya konulan birlik, Dönem Başkanlığı’nın başarısı için tüm çalışanların gösterdikleri çalışkanlık ve bağlılık, doğru planlama ve uygulama, yakın gelecekte değerlendirebildiğimiz takdirde, pek çok şeyi başarabilmemize yardımcı olacak karakteristik öğelerden sadece bazılarıdır.
... Cumhuriyetimizin var olduğu 52 yıl boyunca başardıklarımızı değerlendirerek, Kıbrıs halkının sorunlara ve güçlüklere rağmen tekrardan ayağa kalkmayı başaracağına dair umudumuzu ve aynı zamanda inancımızı dile getiriyoruz. Yurdumuzu ve halkımızı kurtarıp yeniden birleştirebiliriz. Ekonomik krizi aşıp, kısa zamanda ekonomik kalkınma sürecine girebiliriz. Doğal zenginliklerimizi değerlendirip, Kıbrıs’ı bir refah ve mutluluk ülkesi haline getirebiliriz. Büyük vizyonların başarılabilmesi için hepimizin, siyasi liderliğin, sosyal ortakların, halkın tümünün katkısı şarttır. Başarabiliriz ve başaracağız!”
***
Hristofyas, komünist AKEL’in Genel Sekreterliğinden Cumhurbaşkanlığı görevine seçilmiştir.
AKEL’in ideolojik temeldeki politikaları Hristofyas’ın yol haritasında pusula görevi yerine getirmiştir.
AB üyesi bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Brüksel’den farklı, temel politikalar geliştirip uygulamak asla mümkün değildir.
Kıbrıs’ın kendi para birimine sahip olmayıp EURO bölgesinde olması alınacak tedbirler sürecinde mutlaka dezavantaj olmuştur.
***
Tüm sıkıntılara karşılık Hristofyas ve AKEL, alınacak ekonomik önlemlerin ağırlıkla çalışanların sırtına yüklenmemesi için ciddi çaba harcayıp başarılı da olmuştur.
Sol bir parti ve sol bir siyasi liderin iktidarda olması alınan tedbirlerde çalışanların boyunlarının altta kalmasını engellemiştir.
“Güney’de alınacak tedbirlerle ilgili sendikal örgütlerin tepkileri neden o zaman?” diye sorabilirsiniz.
Çalışanların örgütlerinin eylemleri doğaldır.
Ancak adım gibi eminim ki o eylem yapan örgütler de iktidarda AKEL olmamış olsaydı durumun çok daha vahim olacağını biliyordur.
***
Aslında Güney’de bu kriz döneminde yaşananları çok detaylı bilme çabası içinde olmadık.
Bizi en çok güneydeki krizden etkilenip işini kaybeden Kıbrıslı Türkler oldu. İşini kaybeden binlerce insanımızın Güney’de kazanıp, Kuzey’de harcaması Kuzey ekonomisi için ciddi bir getiriydi.
***
Hristofyas’ın yeni yıl mesajında ayırım yaparak bir seslenme yok.
Ancak mesajın ağırlıkla bölünmüş adanın güneyinde yaşayanlara yönelik olduğu da çok açık.
Hristofyas bile bölünmüşlüğe teslim olmuş ya da bölünmüşlüğü kabul etmiştir.
Hristofyas’ın görev süresinin tamamlanmasına neredeyse sayılı günler kaldı...
Daha önce de vurgu yaptım.
Hristofyas, müzakere sürecinde yeterince cesur olmadı belki ama şoven, iki toplum arasındaki ilişiklere yaralayıcı darbeler de vurmadı.
Başkanlık seçiminde favori gösterilen DİSİ Başkanı Anastasiadis’i daha gelmeden gördük. Sandıktan çıkarsa esas o zaman gerçek yüzünü görüp, Hristofyas’ı çok arayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Günün sözü:
Düşünce, eyleme dönüştüğü oranda değerlidir.
(Havadis gazetesinden alınmıştır)