Frigyalılar kralsız kalmıştı. Bir kahin başkente öküz arabası ile giren ilk kişinin kral ilan edilmesini buyurmuş. Şanslı kişi Gordios adlı bir köylü olmuş. Rahipler onu kral ilan etmiş. Oğlu, babasının kağnısını tanrılara adamış, arabayı Gordion’daki kraliyet sarayının önündeki bir sütuna kızılcık kabuğu ipi ile bağlamış. Karmaşık bir de düğüm atmış.
Milattan önce 333’te, Büyük İskender, kışı Gordion’da geçirirken birkaç defa düğümü çözmeye çalışmış. Beceremeyince kılıcını çekmiş ve bir darbeyle ikiye ayırmış.
O gün bu gündür zor sorunları kestirmeden çözmek için bulunan formüllere “Gordion düğümünü çözmek” denir.
AKP’nin de böyle bir düğümü var. Bu düğüm parti tüzüğünün 132’inci maddesidir. Buna göre: “Ak Parti listelerinden aday gösterilip seçilmiş olan milletvekilleri en fazla üç dönem aday gösterilebilir.”
Bu madde uygulanırsa AKP’nin önde gelen hemen hemen bütün simaları gelecek seçimlerde aday olamayacak.
Erdoğan için bu bir daha geri dönmemek üzere, başbakanlığı terk etmek demektir. Ama o siyaset sahnesinden ayrılmaya hazır değil. Gül, 2014’de, cumhurbaşkanlığını bıraktığında, o mevkiye seçilmek ve Çankaya’dan Türkiye’yi yönetmek istiyor.
Gül’ün de arzusu Erdoğan’ın yerine geçmek.
Bu değiş tokuş İskender’in kılıcına gerek göstermeden AKP’nin tepesindeki iki kişinin ihtiraslarını sade ve temiz bir biçimde tatmin edecek bir formül gibi görünüyor.
Ama bu görüntü aldatıcıdır.
Türkiye’yi çelik bilekle tek başına yönetmeye alışmış olan Erdoğan, Çankaya’da, Gül gibi ulu uslu oturamaz.  Orada başbakanmış gibi otorite kullanmak isteyecek.

Muhtemel senaryolar
Muhtemelen büyük bir halk desteği ile seçileceği için kendini bu şekilde davranmak üzere yetkilendirilmiş addedecek.
Ama, AKP de muhtemelen, gelecek seçimlerde büyük bir çoğunluk kazanacak. Başbakan olacak kişi de (yani Gül),  kendini, cumhurbaşkanı gibi (yani Erdoğan), halk tarafından güçlü bir şekilde yetkilendirmiş sayacak.
Bu kaçınılmaz çatışmalara yol açacak. Bir mutfakta iki aşçı olamaz. Cumhurbaşkanı olduklarında Turgut Özal da Rauf Denktaş da başbakanlarını itip kakmaya çalışmışlardı. Ama sonunda kazanan başbakanlar oldu.
Her ne kadar Gül, pür tebessüm, Erdoğan’la “Arkadaşlığımız kardeşlik hukukunun da ötesindedir” dese de çatışma kaçınılmazdır. Bu açmazdan biri pratik diğeri olmayan iki çıkış yolu var.
Pratik olmayan, Erdoğan’ın isteğini yerine getirip, anayasayı değiştirirken yeni anayasa ile güçlü cumhurbaşkanlık sistemi getirmektir. Ama bu mümkün değil. Meclis’te bu projeye kafi destek yok.
Pratik olan, kılıcı kullanıp AKP içtüzüğünün 132’inci maddesini iptal etmektir. O zaman Erdoğan başbakan olarak, Gül cumhurbaşkanı olarak hayatlarına devam ederler.  AKP kodamanları da Meclis’te kalır.
Üç dönem milletvekilliği kısıtlaması seçim kazanamayan ama emekli olmak istemeyen milletvekilleriyle dolu partiler için yararlıdır. CHP ve MHP, örneğin.
AKP’nin seçimlerde zaferden zafere koşan  liderlik kadrosunu kendi eliyle emekliye sevk etmesi büyük bir akılsızlık olur.

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)