Barış sürecinin başlaması, kanın durması ve toplumsal barış duygularının egemen olmasıyla birlikte, şarkıda söylenen “ne sevdiğin belli, ne de sevmediğin belli, oy oy” sözü gibi bir türlü kendini bir yere oturtamayan, kafa karışıklığı yaşayan ve ulusalcıların hegemonyası altına giren CHP ve lideri Kılıçdaroğlu giderek kan kaybediyor.

Eğer CHP acilen bir politika değişikliğine gitmez ise Doğu ve Güneydoğu illerinde tarihe karışır, tabela partisine döner ve Batı bölgelerimizde de havlu atmak zorunda kalır.

Türkiye demokrasisinin gelişmesi ve olgunlaşması için güçlü bir muhalefet kaçınılmazken, Ana muhalefet konumunda olan CHP’nin bir türlü rasyonel politika yürütememesi de hüzün vericidir.

Cunta rejimiyle bir türlü organik bağını koparamayan, rejimin hakimiyet ve hegemonyası hayali peşinde koşan CHP, tıpkı rejimin yalanlarını sürdürmek için yeni yalanları söylemesi ve bu yalanların rejimi rehin aldığı gibi CHP’de yalan ve rasyonel olmayan argümanları illeri sürmeye devam etmektedir.

Yalan rejimin ve CHP’nin yalanıysa ve hele hele Kürtleri ilgilendiriyorsa, yalanın sürdürülmesi ve inkarın devamı, inkarcıların ve yalancıların seferber edilmesi lazım.

Tıpkı son günlerde ulusalcı Muharrem İnce gibilerin, rasyonel olmayan ve kamuoyunu yalanlarla kandırmaya çalıştıkları gibi.

İnce, hükümeti ve Akil İnsanlar Grubunu kastederek “sen daha dağdaki 2 bin insanı ikna edemiyorsan, 76 milyon insanı nasıl ikna edeceksin? Önce git dağda 2 bini teröristi ikna et” diye sorması ve yol göstermesi, İnce’nin Kürt sorununda ne kadar acemi ve inkarcı olduğunun açık göstergesidir.

PKK örgütünün sadece dağda bulunan 2 bin kişiden ibaret olduğunu söylemek tek kelimeyle körlük ve cehaletin daniskasıdır. BDP’ye oy veren 2,5 milyon ve Newroz alanlarında toplanan milyonlarca insan “PKK halktır, halk buradadır” demektedir ve kendini PKK’li olarak tanımlamaktadır.

Türkiye’de, Ortadoğu’da ve Avrupa ülkelerinde PKK’nin sempatizan sayısı, arkasındaki emperyalist devletlerin desteği ve 30 yıl boyunca verdiği mücadeleyi görmezlikten gelip PKK’nin sadece 2 bin kişiden ibaret olduğunu söylemek, körlük olmakla beraber, şimdiye kadar Kürt halkının en masum taleplerini katliam ve kurşunla karşılayan CHP’nin inkarcı ve baskıcı politikasının da bir sonucudur.

Buradan İnce’ye seslenmek lazım: Gücün yetiyorsa hadi git kendini PKK’li olarak tanımlayan 2,5 milyon insanı yok et. Bak bakalım sorunu çözebilecek misin?

Bugüne kadar ipine sarıldığın cunta rejimin onca katliamlarına rağmen bu halkı yok edebildi mi?

Sonunda bir milyon insanda ölse barış olmak ve çözüm olmak zorunda değil midir?

Senin terörist dediğin insanın cenazesinde yüz binlerce insan toplanıyor. Bunu da mı görmüyorsun?

Ben CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın Malatya’daki açıklamasını okuyunca, inanın kendi kendime ‘Kılıçdaroğlu bu kadını gönderecek’ dedim.

Onanç’ın suçu neydi?

Doğu, Güneydoğu ve her bölgeyi gezerek gerçekleri görmek, içselleştirmek ve bunu kamuoyuyla paylaşmaktı.

Ne söylemişti?

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin tabanının yani ‘CHP’ye oy verdim’ diyenlerin yüzde 65′i barış sürecini destekliyor. Bu, çok önemli bir orandır. Sürecin neler içerdiğini bilmediği halde, bu sürecin barışa evrilmesi gerektiğine inanan bir CHP var”.demişti.

Gel gelelim olayın püf noktasına. Geçen CHP’li bir dostumla telefonla konuşurken bana şu ilginç bilgiyi verdi.

Eğer bilgi doğruysa –ki arkadaşın kaynağı sağlam olan bir arkadaş ve yüzde yüz doğru olduğuna da inanıyorum. O zaman CHP, bölgede bu gidişle tabela partisi olacak ve önümüzdeki seçimlerde yerlerde paspas olacaktır.

Doğu ve Güneydoğu’da 16 CHP’li il başkanları bir toplantı yapıyorlar.

Bu toplantıda bir metin yazılıyor ve metnin altına imza atılarak CHP Lideri Kılıçdaroğluna iletilmek üzere CHP Genel Başkanlığı’na faks çekiyorlar.

Özetle 16 CHP İl Başkanının sıraladığı maddeler şunlar:

 

“1-Barış süreci başladığı günden bu yana halk büyük destek veriyor.

2-Partimizin destek vermiyor algısı ve yürütülen tartışmalar bizi çok zor duruma sokuyor.

3-Halkın içine çıkmaya yüzümüz yok.

4-Halkın içinde gezemiyoruz…

5-Gittiğimiz her yerde tepki ve eleştiriyle karşı karşıya kalıyoruz.

6-Biran önce bu politikanın değiştirilmesi ve bölge halkını kazanmamız gerekir.

7-Şimdiye kadar bize daha çok destek veren Alevi Kürtlerde bu sürece destek veriyor.

8-CHP’ye gönül verenler de barış sürecine destek veriyor…” diyorlar.

Eğer CHP söz konusu il başkanlarının taleplerini, kamuoyunun tepkisini, yaşanan istifaları ve kamuoyu yoklamalarını dikkate almazsa, daha önce dediğim gibi CHP kendi ocağına incir dikecektir.