"Yeni Türkiye"yi kavrayamayanlar AK Parti'nin bir, bilemediniz iki seçimde tasfiye edileceğini, CHP Genel Başkanı'nın ömrünün de çok kısa olacağını söylüyorlardı.

Eski Türkiye'nin siyasi kehanetleri de eskimiş olsa gerek! Artık kehanette de bulunamayacak.

Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl

1987 model otomobilinin başında "Biz de eskiyiz" esprisini yapan Bahçeli, zaten safını ve duracağı yeri çok önceden ilan etmişti. Kılıçdaroğlu ile görüşmemesinde hiçbir sürpriz yok. Kürt mahallesinde durum karışık. Eski ve yeni Türkiye o mahallede henüz bir galip ilan edebilmiş değil.

"Eski"de kalmak isteyenler "eski"de kalma direnci gösteredursunlar, bugün zihinleri tırmalamaya başlayan soru şu: Yeni Türkiye 10 yılda eskidi mi? "Evet"çiler, kürtaj ve Uludere tartışmalarını, buna mukabil "hayır"cılar Ekonomik Form'un Türkiye'de toplanmasını yahut farklı birçok argümanı tezlerini ispatta kullanabilirler!

Heyhat! Hepsinden azade, "Yeni Türkiye"nin nereye evrileceğinde ister "Kürt meselesi" ister "terör meselesi" denilsin, hangi jargon kullanılırsa kullanılsın, bunlarla ne kastediliyorsa o belirleyici olacak.

Zira "Yeni Türkiye" Kürtler ile imtihanını kaybederse, dönülecek yer asla eski Türkiye de olmayacaktır. Dönülecek olanı Said-i Nursi tarif ediyor: Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl.

İşte, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün yaptığı görüşme, "Yeni Türkiye"ye dair bir görüşme. "Yeni Türkiye" CHP'ye bir istikamet tayin etti.

Demokratik açılımın ihyası!

Yeni Türkiye, "eski Türkiye"nin en habis tümörüyle birlikte yaşamak istemiyor. Kılıçdaroğlu bu talebin farkında.

Açılım sürecinde CHP'nin gösterdiği "eski Türkiye"ye has siyasi tavrından pişman, pişman değilse bile siyaset üretememenin sıkışmışlığını yaşıyor.

CHP, kendi katılımı olmadan denenenlerin kendisi ile tekrar denenmesinden ibaret yöntem önerisi ile adeta AK Parti'nin başlattığı demokratik açılım sürecini ihya etme girişiminde bulunuyor!

Bütün yalpalamalarına ve genel başkanının ifadelerindeki tutarsızlıklarına rağmen, "Yeni Türkiye" CHP'yi buna icbar ediyor.

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a Meclis'te bütün partilerin eşit sayıda katılımı ile 8 kişilik bir mutabakat komisyonu kurulmasını teklif etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin böyle bir komisyona üye vermeyeceğini açık açık söylüyor.

Dolayısıyla zaten şu an için Meclis'te böyle bir komisyonun kurulması mümkün gözükmüyor. MHP'yi kim, nasıl ikna eder bilinmez ama ayrıca bu komisyonun hükümetin üzerinde sanki bir vesayet makamı olarak kurgulanmış olması da bir rahatsızlık kaynağı.

CHP'nin bir diğer teklifi Meclis dışında 12 kişilik bir "akil adamlar" komisyonu kurulması. CHP, bu teklifinde akil adamlara, "önerileri toplama" misyonu biçiyor.

Oysa "Akil adamlardan ne yapması bekleniyor" sorusunun cevabını CHP söylemese de herkes biliyor:

Akil adamlar, PKK ile Türkiye Cumhuriyeti arasında arabuluculuk yapsın, bir anlaşma zemini oluştursun, PKK'nın silah bırakmasının yol haritasını ortaya koysun. (Yani, bu Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasında dolaylı görüşmelerin başlaması anlamına gelecek.)

Üzüntü de utanç da duymaz

Başbakan Erdoğan, açılım sürecinde ve Habur tecrübesinde kendisini yalnız bırakan CHP'nin açılımın başlangıçtaki kastına uygun bir teklif getireceğini umdu.

CHP'ye sorunun çözümüne katkı sunma imkânı verdi. Önyargısız, şartsız kapısını açtı, dinledi ve üstüne CHP'ye "kimse olmasa da biz devam edelim" dedi.

Şimdilerde, eski Türkiye'nin AK Parti'de tecessüm edeceğinden korkanların yüreğine su serpmek istedi. Unutulmamalı ki Tayyip Erdoğan, "Yeni Türkiye"nin en kıdemli temsilcisi.

Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nun metotları aynı olmasa da maksatları müşterek olabilir, "Yeni Türkiye"nin açılıma yüklediği manayı birlikte sahiplenebilirler.

Mana şu: İnkâr yok, asimilasyon yok, eşit vatandaşların mutabık kalacakları, razı olacakları bir idare ile birlikte yaşaması.

Bu ne demek mi? Hiçbir şey candan daha aziz olamayacağı için oradan başlayalım. Asker veya PKK'lı yahut sadece geçim derdinde bir şantiye işçisi... Bu ölüm haberlerinden Türkiye kurtulacak.

Ölüm haberlerinin kararttığı ufuklar açıldığında Batmanlı çocuklar da Yozgatlı çocuklar da Diyarbakırlı, Hakkârili, Şırnaklı çocuklar da Edirneli, Trabzonlu, Antalyalı çocuklar da yeni rüyalar görecek, yeni tahayyüller peşine düşecekler.

Kimbilir belki bir gün silahı bırakıp dağdan inecek çocukları Habur'da, "Cumhuriyet, silah bırakmış çocuklarının bunu bir zafer gibi algılamalarından üzüntü de utanç da duymaz" diye karşılayacak Yeni Türkiye!

(Bugün gazetesinden alınmıştır)