Meclis’te seçim sistemi, siyasal partiler yasası konuşuluyor...

Dıştan bakıldığı zaman herkes bu yapıdan şikayetçi.

Şikayet etmek çok önemli değil.

Önemli olan toplumsal kazanım amaçlı, kısa sürede Meclis’in kalitesini yukarılara çekecek adımları yasal düzenlemelerle atılması.

Bu yapılmadığı sürece siyaset kalite erozyonu yaşamayı sürdürecek... Kalite erozyonu, Meclis’in itibarının kalanını da süpürüp götürecek.

 

 

Akşam görüşlerine değer verdiğim bir okur aradı.

“Seçim sisteminin yanlışlığını neden yazmıyorsun? Tek bölge olmasını neden desteklemiyorsun?”

Kısa bir yanıt verdim.

Yıllardır hem yazarım hem söylerim...

Önce şunun altını çizeyim... SEÇİMDE BARAJA KESİNLİKLE KARŞIYIM.

Seçimlerde baraj, oy hırsızlığının kılıfıdır.

Yazının devamını kolaylaştırmak için tüm Kuzey Kıbrıs’ın tek seçim bölgesi olmasını desteklediğimi de belirteyim.

Meclis’te elli milletvekili olduğuna göre geçerli oyların toplamını elliye bölerek her milletvekili için yeterli sayıyı bulacaksınız.

O sayı ve katlarında oy alanlar o kadar milletvekili çıkaracak.

***

Yıllarca Lefkoşa, Mağusa ve Girne seçim bölgelerine göre seçim yaptık.

Urup avuçluk ülkede uzaklık mevhumumu olur Allah aşkına?

İskele ve Güzelyurt ayrı seçim bölgesi yapıldı.

Ülkenin beş seçim bölgesine ayrılması siyasete ne getirdi?

“Ne getirdi?” sorusunu sorarken kalite temelinde ne getirdiğini sordum elbette.

***

Siyasetin, politik ve kültürel bağlamda daha yüksek kapasitesi olan insanlara acil gereksinimi var.

Meclis ciddi anlamda bir kalite sorunu yaşıyor.

Aman kimse kaliteyi İskele ve Güzelyurt’tan gelen vekiller olumsuz etkiliyor dediğimi sanmasın. Hiç öyle bir yaklaşım ya da iddiam yok.

Mevcut yapıda milletvekili hesabıyla yaşayanlar İskele ya da Lefkoşa fark etmez, kendi bölgelerinden seçilmelerine yetecek ilişkiyi bir biçimde çantadaki kekliğe dönüştürüyor.

Çok bölgeli yapıda, sistem kirletilmeye çok açık.

Seçilmek isteyenin midesi kaldırdıktan sonra her türlü kirlilik için koşullar uygun.

Futbolda şike neyse seçimde seçmenin iradesini çeşitli vaatlerle teslim alınması da odur.

***

Bunları yapanlar belli mi?

Elbette bellidir.

Hatta farklı partilerden bazı isimlerin her seçimde ortak bir harcama havuzu yaratıp kendi bölgelerinde parti içi yarıştan sıyrılmaya yetecek kadar karma oyu organize ettikleri de biliniyor.

Son birkaç seçim sonuçları dikkatle incelensin bu isimlerin kimler olduğu anında su yüzüne çıkar.

Ancak itibar kaybeden, güven erozyonu devam eden politikada bu tür isimler için asıl olan kendilerinin seçilmesidir.

...Onlara göre seçimde seçilenler arasında olmaktır önemli olan... Nasıl seçildiği çok erken unutulur.

***

Politika ya da politikacı düşmanlığı, demokrasiye zarar verir.

Hatalar, yanlışlar, günahlar, kirletmeler ne düzeyde olursa olsun politikacı düşmanlığı üzerinden demokrasiye zarar vermemeye özen gösterilmeli.

***

Meclis oy kullananların iradelerini dengeli bir şekilde yansımasından oluşurken, seçilenler aynı zamanda toplumun çeşitli yaklaşımlardan tüm kesimleri de kucaklamalı.

Doktorlar yıllardır Meclis’te en çok temsil edilen meslek grubudur.

Meclise siyasal anlamda çok değerli katkı koyan doktorlarımız gelmedi mi?

Elbette geldi.

Ancak seçilmiş olmanın ötesinde Meclis’te hiçbir varlık göstermeyen doktorlar da çok olmuştur.

Neredeyse hiç kürsüye çıkmadan birden fazla seçimde seçilenleri de gördük.

Milletvekili seçilecek olanların mesleki başarısı kadar politik kapasitesi de önemli olmalı.

Doktorlar da bu durum, ciddi anlamda sorgulanıyor mu?

Sorgulanmadığı ortada.

Politik kapasite nedir? Milletvekilliğine aday olmadan bir partide ya da sivil toplum örgütlerinde ne kadar katkı konuldu?

Bu sorular çoğaltılabilir.

Doktorlar, hastası arasında çok farklı neredeyse kalıcı minnet duygusuna dönüşen bir bağ vardır.

Doktor, insanın yaşam bağının sağlamlaştırandır.

Hasta ile doktor arasında bu nedenle çok farklı, çok özel, bir bağ, bir iletişim var.

Bu iletişimin siyasi bir yolculukta “işe yaratılması” ne kadar etiktir?

***

Meclis’te seçim sistemi, Siyasal Partiler Yasası konuşuluyor...

Dıştan bakıldığı zaman herkes bu yapıdan şikayetçi.

Şikayet etmek çok önemli değil.

Önemli olan toplumsal kazanım amaçlı, kısa sürede Meclis’in kalitesini yukarılara çekecek adımları yasal düzenlemelerle atılması.

Bu yapılmadığı sürece siyaset kalite erozyonu yaşamayı sürdürecek... Kalite erozyonu, Meclis’in itibarının kalanını da süpürüp götürecek.

 

Günün sözü:

 

Kendinden öteyi temsil edemeyen, milletin vekili olamaz.

(Havadis gazetesinden alınmıştır)